Seramikten karikatürler

Güncelleme Tarihi:

Seramikten karikatürler
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 17, 2003 20:47

En sevdiğimiz çizgi kahramanlar, üç boyuta, renkli giysilere ve anlamlı bakışlarına bürünerek İstanbul sokaklarına çıkıyor. Hayır, henüz ete kemiğe bürünmediler, ama onların ruhu var, yeter... Ne mi yapacaklar sokaklarda?

Başta Oğuz Aral'ın Avni'si, Turhan Selçuk'un Abdülcanbaz'ı, Latif Demirci'nin Güllü'sü, İrfan Sayar'ın Zihni Sinir'i, Selçuk Erdem'in penguenleri, Metin Üstündağ'ın Pazar Sevişgenleri olmak üzere, 70 civarında ‘‘seramik karikatür’’, 9 Haziran'dan itibaren ‘‘İstanbul sokaklarında komik bir şeyler olduğunu’’ bizzat gelerek söyleyecekler bize. Kimi durakta otobüs bekleyerek, kimi yolda herkesle birlikte yürüyerek... Mesela Güllü yerleri silerek, Piyale Madra'nın Korkuluk'u kuşlarla sohbet ederek, Feridun Oral'ın kuşları kafesteki kediyi bekleyerek... Eczacıbaşı Vitra Seramik Sanat Atölyesi'nin 18 çizerle birlikte bir yıldır üzerine çalıştığı proje tamamlandı ve çizgi kahramanlar insanlarla buluşmaya hazır. İstanbul Resim Heykel Müzesi ve bahçesinde açılacak sergide yer alacak ve İstanbul sokaklarına yerleştirilecek eserler, sadece sergilenmekle kalmayacak, 12 Haziran'da yapılacak bir müzayede ile satışa çıkarılacaklar. Satıştan elde edilen gelir de Türkiye Eğitim Gönüllüleri ve İstanbul Kültür Sanat Vakfı'na bağışlanacak.

Eczacıbaşı Vitra Seramik Sanat Atölyesi, 1950'lerin sonları '60'ların başlarında şimdi bulunduğu Kartal'daki fabrika alanında faaliyetteydi. Nejat Eczacıbaşı tarafından kurulan atölye, o zamanlar Alev Ebuzziya, Candeğer Furtun, Nasip İyem, Füreya Koral, Atilla Galatalı gibi pek çok seramik sanatçısına kapılarını açmıştı. 1964-66 yıllarında atölyede farklı şeyler deneyen sanatçılar arasında karikatürist Semih Balcıoğlu da vardı ve Türkiye'nin ilk seramik karikatürlerini orada yapmıştı. Atölye, 40 yıla yakın bir süre sonra, 1997'de, eskiden orada çalışmış sanatçıların katılımıyla hazırlanan ‘‘40 Yıl Sonra Yeniden’’ sergisiyle canlandırılmış; sanatçıların kullanımına açılmıştı.

Yıl boyunca yapılan çalışmalarla sergiler açan, workshop'lar, dia gösterileri, konferanslar düzenleyen Uluslararası Seramik Akademisi üyesi atölye, üç yıl önce seramik sanatını daha geniş kitlelere ulaştırmak amacıyla, farklı disiplinlerden sanatçılarla çalışmaya başladı. Bu girişimin ilk örneği, 2000 yılında, ressamların yaptığı seramik eserlerden meydana gelen ‘‘Tuvalden Toprağa’’ adlı sergiydi. İkincisi ise bu yıl geliyor: Seramik karikatürler...

ÖNCE İŞÇİLER GEZDİ

Yapılmak istenen, başlangıçta zor görünüyordu: Bir kere seramik zor bir alandı, karikatürlerin seramiğe dönüştürülmesi ise ‘‘uçuk’’ bir şey, her karikatürün seramiğini yapmaksa imkansız. Karikatürcüler küçük boyutlarda çizmeye alışık oldukları için onları büyütmek... Büyük parçaları seramik fırınına sokmak... Mesela çizgide kocaman gövdeli çırpı bacaklı bir kuşu, seramikte dik tutmayı başarmak... Hepsi halloldu. Ortaya çıkan eserler, karikatürcülerin kendisinin bile beklediğinin ötesindeydi. Sergiyi ilk gezenler, Eczacıbaşı Fabrikası'nın işçileri oldu. Haftasonu çoluğunu çocuğunu, bahçede sergi gününü bekleyen karikatür kahramanlarını görmeye getiren işçiler, sergiyle ilgili ilk izlenimleri vermiş oldular.

Sergiye kimler mi katılıyor? Turhan Selçuk'un Abdülcanbaz'ı, kalkık bıyıkları ve filinta boyuyla arz-ı endam ediyor: Onu kimi yerde bisiklete binerken, kimi yerde vitrin bakarken göreceksiniz.

Oğuz Aral'ın Avni'si, en sevimli haliyle sanki eski Gırgır'dan fırlamışçasına gerçek duruyor. Sergide Aral'ın lüplüp makinesi de yer alacak. Latif Demirci'nin sosyete temizlikçisi Güllü, caddeleri siliyor olacak, yanında gerçek kovası ve deterjanıyla.

Semih Balcıoğlu'nun belli bir karakteri olmadığı için, sergide bir balığı, üzerine kendi karikatür diliyle yazılar yazdığı bir dikilitaşı yer alacak. Bedri Koraman'ın ise yarım insanlarından biri; bedeninin üst yarısı siperde kahramanca savaşan, alt yarısı ödlekçe kaçan bir asker. Selçuk Erdem, malum, penguenleriyle dolduracak sokakları. Birol Bayram kuşları, Salih Memecan, Zeytin ve Limon'la.

Bahadır Baruter'in, Mahçup, Bedbaht, Küstah, Yalancı, Arsız, Kayıtsız adını verdiği büstleri; Metin Üstündağ'ın Pazar Şevişgenleri ile üzerinde özdeyişlerinin yer alacağı pankartlar taşıyan elleri var. Piyale Madra ise Korkuluk'uyla katılıyor sergiye. Kamil Masaracı da Gülliver misali, çok sayıda küçük insan tiplemeleriyle.

ÖZÜR DİLERİM SERİSİ

Tan Oral, kendi çizgileri ve seramik sanatını düşününce, ‘‘Bu sert bir madde, ama ben buna dokunsam ve eğsem büksem, elimin izi kalsa, ne olur’’ gibi bir soru gelmiş aklına. Yaptığını görünce de, ‘‘Ah, özür dilerim’’ demiş. Onun parmaklarıyla yamulttuğu, gereksiz izler bıraktığı seramik objeler, ‘‘Özür Dilerim Serisi’’ adı altında sergilenecek. Gürbüz Doğan Ekşioğlu ise daha önce yaptığı seramik fincanlarla ilgili esprileri kullanmış sergide; delik çaydanlık, kilitli fincanlar, kedi fare oyunları ile yer alıyor. Necati Abacı ise, seramik portreleri ve ressam mağara adamı tiplemesiyle.

Gelelim İrfan Sayar'ın Zihni Sinir'ine... Serginin en büyük boyutlu eserlerinden biri olan Zihni Bey, bu kez tasarımcı. Üstelik tasarımları, Eczacıbaşı'nın yaptığı işe çok uygun. Kendisi, tasarımlarıyla birlikte sergide olacak. Feridun Oral, kedi kuş tiplemeleriyle, Kenan Yarar da şeytana dönüşen kahramanı Hilal'le.

SANAT VE EĞİTİM YARARINA MÜZAYEDEDE SATILACAKLAR

Bütün bu kahramanlar, sadece 9-22 Haziran tarihlerinde İstanbul Resim Heykel Müzesi ve bahçesinde sergilenmeyecek; kimileri İstiklal Caddesi'nde, Nişantaşı'nda, Teşvikiye'de, Bağdat Caddesi'nde olacak. Bu nedenle kopyaları da yapıldı. Sergi ise sadece form ve objelerin yeraldığı bir etkinlik olmayacak, atölyenin sorumlusu Reyhan Gürses'e göre, ‘‘mekanlar yaratılacak, kahramanlar bir nevi sahneye çıkacak.’’

Sergi sürerken 12 Haziran günü Resim Heykel Müzesi'nde, Rafi Portakal'ın yöneteceği bir müzayede düzenlenecek. Müzayedede eserlerin satılmasından elde edilecek gelir, Türkiye Eğitim Gönüllüleri ve İstanbul Kültür Sanat Vakfı'na bağışlanacak. Müzayede Kanal D'den canlı yayımlanacak.

BİR DE 'GÖNÜLLÜ KAHRAMANLAR' VAR

Tasarımını Levent Çalıkoğlu'nun yaptığı sergide yer alacak seramiklerin konseptini, bizzat çizerler belirledi. Kimisi atölyeye gelip çalıştı. Ama asıl işi atölyenin ‘‘gönüllüleri’’ yaptı. Bunlardan biri Toygan Eren (üstte). Anadolu Üniversitesi Heykel Bölümü mezunu olan Eren, TRT'den ödüllü.

GÜLLÜ TRANSFER Mİ OLUYOR?

Oya Eczacıbaşı ‘‘Ben bu çalışmalar sırasında çok eğlendim. Seramik sanatıyla karikatür sanatı bir araya geldiğinde bu kadar güzel bir sonuç ortaya çıkacağını önceden düşünememiştim’’ derken, Güllü Hanım'ın yukarıda görüldüğü üzre, bir transfer hazırlığı içinde olduğundan kuşkulanılıyor. Kim bilir belki de Press Bey az para verdiğinden, Eczacıbaşılar'a ek işe gidiyordur kadıncağız...

BURADA KALMAYACAK, DEVAMI GELECEK

1960'ların ortalarında Türkiye'nin ilk seramik karikatürlerini gerçekleştiren Semih Balcıoğlu, ‘‘Bunun devamının gelmesinden çok mutlu oldum. Üstelik çok başarılı oldu. Eğer başarılı olmasaydı, ilk seramik karikatürleri yapan kişi olarak ucu bana dokunurdu değil mi?’’ diyor. Balcıoğlu, herkesin gazetelerde tek boyutlu olarak gördüğü karikatürlerin üç boyutlu hale gelmesinin, hem seramik, hem de karikatür sanatına çok şey kazandıracağına, ayrıca bu sergilerin devamının geleceğine inanıyor.

BİR KLOZETİN GEÇTİĞİ AŞAMALARDAN GEÇTİLER

Vitra Seramik Atölyesi'nin sorumlusu, seramik sanatçısı Reyhan Gürses, bir süre sonra atölyeye sığmaz olduklarını, Abdülcanbaz, Avni gibi kimi kahramanların, lavaboların, klozetlerin, küvetlerin üretildiği yere taşınıp orada mesela bir klozetin geçtiği aşamalardan geçerek üretildiğini anlatıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!