Sera gazı değerleri en yüksek seviyesinde
Güncelleme Tarihi:
Yeni bir araştırmanın sonuçlarına göre sera gazlarının yoğunluğu son 650 bin yılın değerlerine göre çok daha fazla bir durumda bulunuyor. Yeni araştırmayla elde edilen verilere göre, karbon dioksit seviyesi bahsi geçen zaman diliminde yüzde 27, daha tehlikeli bir gaz olan metan seviyesi ise yüzde 130 değerinde artmış bulunuyor.
Science dergisinde yayınlanan yeni bir rapor, sera gazlarının sanıldığından daha hızlı bir şekilde artarak daha büyük bir tehlike arz ettiğini gösteriyor. Binlerce yıldır Antarktika buzlunda sıkışmış bir şekilde duran hava kabarcıklarını inceleyen bilim adamları, elde ettikleri sonuçları şu an soluduğumuz havayla karşılaştırdılar. Elde edilen sonuçlar ise havadaki zararlı gazların binlerce yıl içinde ne derece artmış olduğunu gösterdi.
Bilim adamları yaptıkları karşılaştırma sonucunda, atmosferin, bundan 650 bin yıl öncesine nazaran çok daha ‘kötü’ bir durumda olduğunu ortaya çıkardılar. 8 buz çağını içine alan bir zaman diliminin atmosfer örneklerini teşkil eden hava kabarcıkları sayesinde, son 650 bin yıl içinde atmosferdeki karbon dioksit miktarının yüzde 27; ve çok daha tehlikeli bir gaz olan metanın ise yüzde 130 oranında artmış olduğu ortaya çıktı.
Neden doğal mı, yapay mı?
İsviçre’de bulunan Bern Üniversitesi’nden araştırmanın başını çeken Thomas Stocker, 650 bin yıllık bu zaman diliminin son 50 yılında karbon dioksit düzeyinin 200 kat daha hızlı arttığını belirtti. Stocker’a göre endüstriyel alanlarda yakılan fosil yakıtlar, sera gazı seviyelerinin doğal iklim döngülerinin ötesine geçmesine neden oluyor.
Bazı şüpheci iklim araştırmacıları tarafından sera gazlarının bu kadar yoğun olmasının nedeni olarak doğa döngüsü gösterilse de, Stocker gibi pek çok bilim adamı bunun aksini iddia ederek süreçte yapay nedenlerin daha etkili olduğunu iddia ediyor. Stocker ve onun gibi aynı şekilde düşünen bilim adamlarına göre “şimdilerde açığa çıkan CO2 (karbon dioksit) artışı kesinlikle doğal döngünün bir parçası değil”.
Stocker’in başını çektiği araştırmacılar, sahip oldukları verileri European Project for Ice Coring in Antarctica (EPICA) isimli bir proje dahilinde Antarktika buzulunu delerek elde ettiler.