Güncelleme Tarihi:
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Habertürk'te gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Şentop'un açıklamalarından satır başları şöyle:
SEÇİM HANGİ TARİHTE YAPILACAK?
18 Haziran hac mevsimine denk geliyor. 18 Haziran'da on binlerce hacı oy kullanamayacak. Bunun dışında okulların tatili meselesi var. Bazı vatandaşlarımızın büyükşehirlerden memlekete gitmeleri söz konusu olabiliyor. Hac mevsimi her sene 10 gün öne geliyor. Bu sene de böyle bir tarihe denk geldi. Hacca gidecek olan 100 bine yakın bir toplam nüfus var. Bu bir ayarlama gibi. Kanuna göre, mevzuata göre söylerseniz, belirlenmiş tarihten 1 gün önce de yapsanız teknik olarak erken seçim denilebilir.
Siyaseten erken seçimin anlamlı bir vakit aralığında olması lazım. Bunun bazı siyasi açıklamaların olabilmesi lazım. Burada o kadarlık ayarlamanın hem siyasi anlamı yok; hem de teknik gerekçelere dayanıyor. İki türlü karar alınabiliyor. Bir Cumhurbaşkanı bir de TBMM tarafından alınabiliyor. TBMM nitelikli oyla, beşte üçle alması lazım. Bu da 301 oy demektir. TBMM seçimin tarihini de belirleyebilir. Cumhurbaşkanı tarafından alındığı zaman, kararı aldığı ilan ettiği günden 60 gün sonrası ilk pazar günü oluyor. 90 gün 60 gün meselesi, milletvekili seçim kanuna göre 90 gün diyor. Cumhurbaşkanı kanununa göre 60 gün diyor. Hukukta kural çatışması olduğu takdirde çözüm üç temel prensip var. Sonraki kanun önceki kanunu ilga eder. Bu konuda hukukçuların teknik olarak tartışacağı bir husus yok.
'ADAY OLMA HAKKI' TARTIŞMALARI
Cumhurbaşkanımızın adaylığı hususla ilgili olarak, bunun seçimin öne alınmasıyla alakası yok. 101. madde ile ilgili önceki 101. madde kaldırılmıştır, yeni 101. madde yürürlüğe girmiştir. 30 Nisan itibariyle yürürlüğe girdi. Oradaki bazı arkadaşlar iki maddeyi yan yana koyup bakarlar. Cümle aynı olduğu zaman hüküm, madde değişmemiş gibi zannederler. O cümlenin yeni hükümle yürürlüğe ne zaman koyulduğu önemli. 'Cumhurbaşkanı en fazla 2 defa seçilebilir' cümlesi, Nisan 2018'de yürürlüğe konmuş. Recep Tayyip Erdoğan 2014'de Cumhurbaşkanı seçildi, parlamenter sistemin Cumhurbaşkanıydı. Onun seçilmiş olduğu madde yürürlükten kalktı. Nisan 18'de yeni madde yürürlüğe girdi. Bu hükmün yenilenmesi tüm vatandaşlara olduğu gibi sayın Cumhurbaşkanına yeniden aday hakkı olmayı tanımıştır. Meclis tarafından seçim kararı alındığında tekrar aday olabilir. Arkadaşların yanıldıkları husus, iki maddeyi yan yana koyarak bakmaları. Anayasa değişikliği yapan kanun var orada. Aynı hüküm olmakla beraber tekrar yürürlüğe koyuyor ve herkese iki kez seçilme hakkı tanıyor. Daha önce de bütün Cumhurbaşkanları adayları için YSK'ya itiraz başvurusu yapılmıştır. Bu seçimde Cumhurbaşkanının ikinci dönemi olacağı için, ikinci dönemde Meclis tarafından seçim kararı alınması dahilinde bir daha aday olma hakkı var. Taraflar pozisyonlarını net olarak ifade ettikleri için burada uzlaşma arayışına gerek yok. Kararın parlamento tarafından alınmasıyla, Cumhurbaşkanı alınması arasında bir fark yok. Parlamento tarafından hukuken sonucu etkileyecek bir tarafı yok. Bizde parlamentonun devamlılığı esastır. Yeni parlamento göreve başlayana kadar parlamento devam eder. Parlamento faaliyetleri seçim gününe kadar devam eder. Belki parlamento çalışmaları tatil edilebilir; ama icap ederse parlamento çalışabilir, çalışmalarının durdurulması diye bir şey söz konusu olamaz.
BAŞÖRTÜSÜ DÜZENLEMESİ
Anayasa Komisyonu'nda görüşülmeye başlanacaktır. Bu konuda bazı hususlarda mutabakatlar sağlanabilir, değişiklikler yapılabilir. Malumunuz bu konu eski bir konu. 80'li yılların başlarına kadar gidiyor. İlk kamu görevlileriyle ilgili, ilkokul, ortaokul, lise öğrencileriyle ilgili düzenlemelerin tarihi darbe dönemindedir. Kenan Evren'in Üniversiteler Arası Kurul'a başkanlık ettiği bir toplantı vardır. Rahmetli Özal'ın yapmış olduğu düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. 28 Şubat'ta yeniden başladı. Bunu yakın ailemde yaşamış birisiyim. Bu sorun 2021'den itibaren toplumsal bir uzlaşmayla çözüldü. Türkiye yeni bir anlayış seviyesine geldi. Siyaset de bir mutabakat sağlamış oldu. Konu yeniden sayın Kılıçdaroğlu'nun kanun teklifiyle gündeme geldi. 'Kanuni düzenleme yapılmalıdır.' dendi. Bunun üzerine sorunun kalıcı olarak çözülmesinde mutabakat var. Kanunla mı yapılmalı, anayasa değişikliği ile mi? Kanunla daha önce yapılmış. Kanunla bir serbestlik, özgürlük verilmez, bu anayasa ile yapılır. Kanunla ilgili serbestliği tanıdığınız zaman bir başka Meclis kompozisyonunda kaldırılabilir. O zaman anayasa değişikliği devreye girmiştir. Buna genel olarak sıcak bakıldığını görüyorum. Ben bunun Meclis'ten geçebileceğini görüyorum. 360 ile 400 arasında kaldığı takdirde o zaman referanduma gitmesi gerekiyor. İkisiyle ilgili farklı bir yaklaşım ortaya koymadı partiler. Aileyle ve başörtüsüyle ilgili olarak da. Kurumsal görüş olarak farklı bir açıklama yok. Aileyle ilgili olana prensipte karşı çıkmadılar, bunun içeriğini görelim demişler.
MAHİR BAŞARIR VE LÜTFÜ TÜRKKAN'IN DOKUNULMAZLIĞI
Fezlekelerle ilgili birlikte hepsine işlem yapmak gerekir mi, gerekmez mi meselesi önceden beri tartışıldı. Ben Karma Komisyon başkanlığı da yaptım. Bu tür dokunulmazlığın kaldırılması dosyaları olmuştu. Devamsızlık sebebiyle milletvekilliği düşürülen milletvekilleri de oldu. Burada konuyla ilgili detaylar, daha önceki düzenlemeler, dosyaların neye göre ele alındığına dair anayasa mahkemesi kararları var. Farklı düzenlemeler var. Burada konu komisyon başkanının takdirindedir. Böyle bir durumda komisyon başkanı belli kriterlerle hareket etmiş olmalıdır. Fezlekelerde iddia edilen suçların konuları farklı. Bunların arasından hangileri, hangi kriterlere seçileceğine dair görüşlerini söylediler. Burada şehit ailesine dönük küfür ve hakaretler mevzubahis olduğu için bir düşünce olduğu söylendi. Dokunulmazlığın kaldırılmasıyla ilgili diğerlerinden farklı olarak öne çekildiği şeklinde. HDP'liyle ilgili müessif bir dosya vardı, polise tokat attığı için.
6'LI MASANIN 'ORTAK YETKİ' TARTIŞMALARI
Parlamenter sistemde bir kabine vardı. Başbakan ve Bakanlar Kurulu bir de Cumhurbaşkanı vardı. Birçok kararı Başbakan ve Bakanlar beraber alıyorlardı. Bakanlar Kurulu kararı vardı. Cumhurbaşkanına gidiyor ve Cumhurbaşkanı bunu imzalıyordu. Yeni sistemde kabine ve kolektif sorumluluk söz konusu değil. Yürütme görevi Başkan tarafından yerine getirilir. Cumhurbaşkanı isterse kendisi birkaç bakana imza yetkisi verebilir, isterse geri de alabilir. ABD'de bizdeki gibi bakan vermiyor, o görevlerle ilgili sekreter deniyor. Burada Cumhurbaşkanının hazırlayacağı kararname ile birilerine imza yetkisi daha sonra geri alması söz konusu olabilir. Anayasa'ya göre bütün yetkiler Cumhurbaşkanında toplanmıştır. Kendi aralarında protokol imzalayabilirler. Burada Cumhurbaşkanının buna karar vermesi gerekiyor. Diyelim ki, halk tarafından seçildi. Yetkilerini kullanmaya başladı, buna ne diyeceksiniz? Anayasa'da ve bağlı olarak mevzuatta bir devlet mimari, bir devlet yapısı oluşturulmuş. Bu olursa Anayasa ve mevzuat dışında ayrı bir devlet yapılanması çalıştırılıyor demektir. Bunun hukuken bir kıymeti, anlamı yok. Uygulanabilirliği meselesi ayrı tabii. Önerilen sisteme baktığımızda Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek ama bu Cumhurbaşkanının dedikleri olmayacak. Bu şekilde devlet yönetimi söz konusu olamaz. Parlamenter sisteminde bile olmayacak şekildir, pratiği de yoktur.