Şentop'a virüs çağrısı: Vekillere düzenli test yapılsın

Hatta bu konunun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a da iletildiği ve kendisinin “Henüz kamu kurumları ve bakanlıkları resmen tatil etmeden, Meclis’i tatile sokmayı izah edemeyiz” dediği aktarılıyor. Sonuçta TBMM’nin en iyi ihtimalle infaz düzenlemesi yasalaşana kadar açık kalacağı kesin gibi.

Bu süreçte çalışmak zorunda olan milletvekillerinin, riski azaltmak için önerileri var. Bunlardan biri, İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ahat Andican’dan geldi. Andican, “Koronavirüsle mücadele edilen bir dönemde Meclis’i çalıştıracaksak, ülkenin her tarafından gelen seçmenlerle birebir temas kuran ve uçakla yolculuk yapan milletvekilleri periyodik teste tabi tutulmalı” önerisini getirdi.

Andican, Cumhurbaşkanlığı’ndaki herkesin koronavirüs testinden geçirilmesini de buna örnek olarak aktardı. Andican, Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un, Sağlık Bakanı ile görüşerek tüm vekillere test yapılmasını sağlamasını istedi.

Şimdilik TBMM yönetimi, aldığı önlemlerle çalışmayı sürdürüyor. Meclis personeline nöbet sistemi getirildiği için çalışan sayısı epey azaltıldı. Genel Kurul’a katılan vekil sayısı bile sınırlı. Ancak bu yasama fabrikasını çalıştırmak için çok sayıda insan geri planda görev yapıyor. Şimdilik, Meclis çatısında virüs tanısı konulmuş kimse yok. Umarız böyle devam eder.

KENT GÜVERCİNLERE KALDI

Koronavirüsle etkin mücadele için “Evde kal” kampanyasına yeterince uyulmadığına ilişkin şikâyetler arasında, Ankara sokaklarında bir daha rastlayamayacağınız manzaralar fotoğraf karelerine takılıyor.

Ankara geleneksel olarak kurallara uyma konusunda, İstanbul’dan daha iyi sınav veriyor. Kuralları koyan şehir olduğu için midir, yoksa denize kıyısı olmadığı için midir bilinmez, “Evde kal” kuralı daha az ihlal ediliyor.

Bunu, Ankara’ya damgasını vuran mekânlardaki insan sayısına bakarak da anlayabilirsiniz. Kentin simgesi olana Ulus Atatürk heykelinin bulunduğu meydana baktığınızda artık kimseyi göremiyorsunuz. Gün boyu yüzlerce insanın oturduğu, buluşma yeri olarak kullandığı koca mekândan az sayıda insan geçiyor artık.

Rıza Özel’in fotoğraf karelerine yansıdığı gibi, Kızılay’da Güvenpark artık sadece güvercinlere hizmet veriyor. Ulus’tan farklı olarak daha çok gençlerin buluşma yeri olan Güvenpark Anıtı da iki haftadır sadece kuşlar tarafından ziyaret ediliyor.

Şehri bir uçtan bir uca bağlayan ve atardamarı olan Atatürk Bulvarı da gönüllü ev hapsinden nasibini alıyor. Zorunlu işe gidenlerin dışında hiç olmadığı kadar ıssız. Günün her saatinde trafiği olan bu şehrin en ünlü bulvarında, sadece trafik polisleri dikkat çekiyor.

Başkentin baharı güzeldir, herkesi şaşırtır. Atatürk Bulvarı’nda erguvanlar açtığını sadece Ankaralılar bilir. Ancak bu kez bahar, sessiz ve sakin bir Ankara buldu karşısında.

KORONANIN GÖLGESİNDE KALANLAR

SU STRESİNİ ÖNLEME RAPORU

Koronavirüs, gündem önceliklerini bir bir değiştirirken, aslında en az onun kadar önemli ve hayati konulara dikkat çekmekten vazgeçmemeliyiz. “Su stresi ve su güvenliği” konusu da bunlardan biri. Zaten virüsle baş etmenin en önemli yolu temizlik olduğuna göre, bu konuda rapor hazırlayan CHP’li Gülizar Biçer Karaca’ya kulak verelim.

22 Mart Dünya Su günüydü. CHP’nin Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca bir rapor hazırlayarak, önemli başlıklar sıraladı. Karaca, “Susuzluk stresiyle baş edebilmek için erişilebilir, adil ve katılımcı su yönetimi geliştirmemiz gerekiyor. Halen bu soruna çözüm getirecek Su Kanunumuzun olmaması, büyük bir eksiklik” diyor.

Rapora göz attığınızda, “su ve susuzluk stresini” önlemenin yolunun “Su Kanunu” çıkarılması ve “Su Planlaması” yapılması olduğunu görüyorsunuz. Çünkü Türkiye’nin bütün bunları içeren tek bir kanunu yok.

Karaca, raporunda iklim ve kuraklık krizlerine de dikkat çekerek, Türkiye’nin yakın bir gelecekte su sorunu yaşamaması için acilen eylem planı hazırlaması gerektiğini dile getiriyor. “Gerekli önlemler alınmazsa Türkiye, su fakirliğini ve su stresini aşamayacaktır” diyen Karaca’nın raporundaki öneriler şöyle:

“Kişi başına düşen kullanılabilir su oranındaki eşitsizlik giderilmeli, su politikası şeffaf ve güncel verilere dayanmalı, su havzalarını, sulak alanları koruyan ve varlığını sürdürmesini sağlayan Su Kanunu çıkartılmalı, Türkiye’deki bölgeler arasındaki farklılık, iklim değişikliği, nüfus artışı gibi etkenler de hesaplanarak planlama yapılmalıdır.”