Güncelleme Tarihi:
Topkapı Sarayı’ndaki en kıymetli eserler, büyük çoğunluğu Yavuz Sultan Selim’in 1517’de Mısır’ı fethinden sonra İstanbul’a getirilen Hz. Muhammed, sahabeler ve peygamberlere ait olan eşyalardır. Kutsal emanetler, Topkapı Sarayı içerisinde bulunan Has Oda’nın Mukaddes Emanetler Dairesi’nde yer alır. Osmanlı döneminde kutsal emanetler özellikle ramazan aylarında halkın da ziyaretine açılır ancak kimsenin dokunmasına izin verilmezdi.
ALTIN SANDIKTAKİ HIRKA
İçlerinde en kıymetlisi ise, altından bir sandığın içerisinde saklanan Hz. Muhammed’in Hırka-i Saadet denilen hırkasıdır. Geniş kollu, siyaha çalan yünlü kumaştan, iç kısmı krem renkli yünden kaba bir kumaşla kaplı olan hırkanın boyu 1.24 metredir. Önünde sağ tarafında 23x30 cm ebadında bir parçası noksandır. Sağ kolunda da eksiklikler olan hırka, üsten açılan, çifte kapaklı altın bir çekmece içinde, bohçalara sarılmış olarak muhafaza edilir. Hz. Muhammed bu hırkayı sırtından çıkartarak şair Kâ’b Bin Züheyr’e bağışlamıştı. Sırasıyla Emeviler ve Abbasiler’e geçen hırka, Mısır’ın fethinden sonra İstanbul’a getirilmişti.
RAMAZANIN 15. GÜNÜ
Yavuz Sultan Selim’den başlayarak 1922 yılına kadar ramazan ayının her 15. günü bu hırka çıkartılır, aynı zamanda İslam halifesi de olan sultan hırkaya yüzünü sürerdi. Törenin davetlileri Hz. Muhammed’in hırkasını öperken, hırkanın üzerine ‘destimal’ denen mendiller serilirdi. Bu mendiller de törene katılanlara hediye edilirdi. Pamuk, keten ve ham ipekten olan mendillerin özelliği çok sık olarak dokunmalarıydı.
Topkapı Sarayı’ndaki en kıymetli eserler, büyük çoğunluğu Yavuz Sultan Selim’in 1517’de Mısır’ı fethinden sonra İstanbul’a getirilen Hz. Muhammed, sahabeler ve peygamberlere ait olan eşyalardır. Kutsal emanetler, Topkapı Sarayı içerisinde bulunan Has Oda’nın Mukaddes Emanetler Dairesi’nde yer alır. Osmanlı döneminde kutsal emanetler özellikle ramazan aylarında halkın da ziyaretine açılır ancak kimsenin dokunmasına izin verilmezdi.
ALTIN SANDIKTAKİ HIRKA
İçlerinde en kıymetlisi ise, altından bir sandığın içerisinde saklanan Hz. Muhammed’in Hırka-i Saadet denilen hırkasıdır. Geniş kollu, siyaha çalan yünlü kumaştan, iç kısmı krem renkli yünden kaba bir kumaşla kaplı olan hırkanın boyu 1.24 metredir. Önünde sağ tarafında 23x30 cm ebadında bir parçası noksandır. Sağ kolunda da eksiklikler olan hırka, üsten açılan, çifte kapaklı altın bir çekmece içinde, bohçalara sarılmış olarak muhafaza edilir. Hz. Muhammed bu hırkayı sırtından çıkartarak şair Kâ’b Bin Züheyr’e bağışlamıştı. Sırasıyla Emeviler ve Abbasiler’e geçen hırka, Mısır’ın fethinden sonra İstanbul’a getirilmişti.
RAMAZANIN 15. GÜNÜ
Yavuz Sultan Selim’den başlayarak 1922 yılına kadar ramazan ayının her 15. günü bu hırka çıkartılır, aynı zamanda İslam halifesi de olan sultan hırkaya yüzünü sürerdi. Törenin davetlileri Hz. Muhammed’in hırkasını öperken, hırkanın üzerine ‘destimal’ denen mendiller serilirdi. Bu mendiller de törene katılanlara hediye edilirdi. Pamuk, keten ve ham ipekten olan mendillerin özelliği çok sık olarak dokunmalarıydı.
ELDİVENLER GİYİLDİ BOHÇALAR AÇILDI
- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve beraberindekiler önceki gün önce Ayasofya Camisi’ni ziyaret etti ve cuma namazını kıldı. Daha sonra da topluca Topkapı Sarayı’na geçildi. Ramazan’ın 15’i değildi ancak Kuran-ı Kerim Hz. Muhammed’e inmeye başladığı gece olarak kabul edilen Kadir Gecesi’ydi. Hz. Muhammed’in Hırka-i Şerif’i bir kez daha altından muhafazasından dualarla çıkartıldı. Üzerindeki bohçalar açıldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da dahil olmak üzere konukların tümü kutsal hırkaya herhangi bir zarar gelmesin diye beyaz eldivenler giymişti. Destimal-i Şerif’ler Hazret-i Muhammed’in hırkasına sürüldü ve törene katılanlara hediye edildi.
DAVET EDİLMEK İÇİN HANLAR HAMAMLAR YAPTIRILIRDI
- Destimal törenine, imparatorluğun dört bir yanındaki hayırseverler, yoksulları doyuranlar, öğrencilere burs verenler, okullar, hanlar, kervansaraylar yaptıranlar da davet edilirdi. Saraydan davet alanlar memleketlerinden adeta Hac vazifesine gidiyormuşçasına uğurlanır ve Destimal-i Şerif’le dönerken de aynı coşkuyla karşılanırdı.
DESTİMALDE NE YAZIYOR
- Tarihte, Destimal-i Şeriflerin üzerine çoğunlukla şu satırlar yazılıyordu: “Hırka-i Hazret-i Fahr-i Rüsül’e, Atlas-ı çerh olamaz pây-endâz, Yüz sürüb zeyline takbîl iderek, Kıl Şefî-i Ümem’e arz-ı niyâz.” Bu dörtlüğün Türkçe’deki karşılığı ise şöyle: “Peygamberlerin kendisiyle iftihar ettiği Hazret-i Peygamber’in hırkasına, feleğin mavi atlası (gökyüzü) paspas bile olamaz. Eteğine yüz sürüp öperek, yalvar ümmetlerin Şefaatçisi’ne.
DAVETLİLERE MENDİL VERİLİRDİ
- Mendillerin üzerlerine, Hz. Muhammed’i öven yazılar yazılırdı. Hırka-i Saadet’i taşıma ve destimalleri üretme görevi ise Enderun öğrencilerine verilirdi. Destimal-i Şerif’e sahip olanlar çoğunlukla onunla birlikte defnedilmeyi vasiyet ederdi.