Güncelleme Tarihi:
YALOVA Lisesi birinci sınıf öğrencisi ve aynı zamanda tiyatro kulübü üyesi 16 yaşındaki Y.B., ders arasında kendi yazdığı ‘Şizofrenin cinayeti’ adlı senaryoyu arkadaşlarına bırakıp, Müdür Yardımcısı Ertuğrul Şengün’ün odasında girdi. Belindeki kuru sıkı tabancayı çıkaran Y.B., kendisine engel olmak isteyen Müdür yardımcısını Şengün’ü parmağından hafif yaralarken, bıraktığı senaryoda, bu eylem sonrası yaşanacak olayları kaleme aldığı ortaya çıktı.
Yalova Lisesi’nde bu sabah saatlerinde meydana gelen olay iddiaya göre şöyle gelişti: Birinci sınıf öğrencisi olan aynı zamanda Tiyatro Kulübü üyesi olarak senaryo yazıp oyunlarda rol alan Y.B., ders arasında kendi el yazısı ile yazdığı ‘Şizofrenin Cinayeti’ ve ‘Prova’ başlıklı iki senaryoyu arkadaşlarına bırakıp, ‘Ertuğrul Hocamla konuşmaya gidiyorum” diyerek sınıftan
OYUNDA SALDIRININ SONRASINI ANLATMIŞ
Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatılırken, Y.B.’nin okul arkadaşlarına bıraktığı ‘Şizofrenin Cinayeti’ ve ‘Prova’ başlıklı senaryolar incelemeye alındı. Y.B.’nin kendi el yazısı ile kaleme aldığı ‘Prova’ adlı oyun yazısında, “Sen ve senin gibileri kaldırmamak elde değil. Ancak kaldırmaya kalksan memlekette adam kalmaz” sözlerinin yer alması dikkat çekti. Y.B.’nin yaptığı eylemin ardından yaşanması muhtemel olayları ise ‘Şizofrenin cinayeti’ adlı yazısında kaleme aldığı görüldü. Bu yazıda şu ifadeler yer aldı:
“Yani şansım yaver gitmeyebilir. Ben senin düşünce yapını öldürmek isterken, bazıları düşüncelerinin yanında benliğini de yok etmek isteyebilir. Aman dikkat. Öldürerek ele bir şey geçilmediği gibi, öldürttürerek de ele bir şey geçilmeyeceğinin farkına varmalısın. Şimdi düşünüyorum da benim bu yaptıklarıma ne derler. Uzman psikolog ve yazar Mücahit Gültekin, depresyonda mı der. Yoksa Polat mağdurlarından biri
Ne sorsunlar isterim ne de değişiklik beklerim. Çünkü bu soruları bize bayağı uzak. Biz seyri takip etmeyiz, geri çekim yap geri sar deriz. Biz ders vermeyiz biz ceza veririz. (Ben değil bunu yapan sizsiniz)
Artık ne yapacak ne de söylenecek bir şey kaldı. Kalan sadece görevin tamamlanması. Kim bilir belki de bu görevden sonra güneş daha parlak doğar, aydınlatır belki de kirli yüzleri. Cidden böyle olur mu ya, hani biz mum yakanları tokatlıyoruz ya. Aydınlansın şu bilmem hangi yüzler diye savaşalım mı. Onu bunu bilmem de, ben tahammül edemem tokatlayan aydınlığa ihtiyacı olsa dahi ben geri dönmem. Bize geçmiş, geride aydınlığa muhtaç kalanlara sabır selamet olsun.
Sitem!!!
Neye? göre düzen
Bilinmediğinden.”