Güncelleme Tarihi:
KONYA KOMUTANI KAÇIRMIŞ
“Bir ara ben emir subayım olan Piyade Yarbay Murat Yılmaz’ın koşarak yanıma geldiğini gördüm, sivil giysiliydi, çünkü ben düğüne emir subayımla değil emir astsubayımla geldiğim için çok şaşırdım. ‘Genelkurmay 2. Başkanımın beni karargahta beklediğini’ söyledi. Ben düğüne geldiğim arabama bindikten hemen sonra birden aracın sol arka kapısı açıldı, Konya Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Timurcan Ermiş arabaya bindi, üzerinde eğitim elbisesi ve tabancası vardı, tabanca da elindeydi.
SİZ EŞKIYA MISINIZ
Ben kendisine ‘Benden habersiz Konya’dan niye buraya geldin’ diye sordum, bu arada da araba hareket etti. ‘Akıncılar kışlasında size tebliğ edilecek’ diye bana Timurcan Ermiş cevap verdi. Arabanın ön tarafında da emir subayım Yarbay Murat Yılmaz vardı. Arabanın hızla Akıncılar Kışlası’na gideceği söylenince ben hem Murat Yılmaz’a hem de Timurcan Ermiş’e ‘Hani bu araba Genelkurmay Başkanlığına gidecekti’ diye bağırdım.
Timurcan Ermiş bana tekrardan ‘Akıncılar Kışlası’nda, yani üssünde size iletilecek’ diye söyledi. Ben işin içinde başka bir iş olduğunu anladım ve kendilerine bağırarak kendilerine ‘siz eşkıya mısınız, çete misiniz’ diye bağırdım. Bunun üzerine Timurcan Ermiş bana, ‘Sizi de aramızda görmek istiyoruz’ dedi. Ben buna şiddetle karşı cevap verdim ve bende ‘Sizin adamların yanında niye olayım, Allah hepinizin belasını versin’ dedim.
Akıncılar Kışlasına gelip durduğumuzda arkamızdan gelen koruma ekibimden Jandarma Astsubay Halil Gözalıcı hemen bizim arabanın şoför mahallindeki eri, arkadaki koruma arabasına gönderdi. Kendisi de bizim aracın şoför mahalline oturdu. Bu esnada Timurcan Ermiş arabadan indi. Beni dehliz gibi bir yolu olan bir odaya soktular. Bina müstakil binaydı, ancak binada hiç cam yoktu, düz duvardı. Binanın içinde ‘sorgu merkezi’ yazan bir tabela gördüm. Ben bizi sorgulayacaklarını düşündüm. Bir süre sonra bir yüzbaşı şu anda hatırlayamadığım, kurdukları teşkilatın adını söyleyerek, ‘sizi tutukluyorum’ diye bana söyledi.
KAFAMA BERE GEÇİRDİLER
Ben buna şiddetle karşı çıktım. Yanda duranlar iki kolumu birleştirerek bu plastik kelepçeyi bana taktılar, inanılmaz kin ve nefretle bileklerimi sıktı, bu esnada ‘Ben Yunanlılara esir olsaydım, bu muameleyi görmezdim’ dedim. Daha sonra yan tarafta duran iki kişi ile beraber yüzbaşı da iki ayaklarımı birleştirip ayaklarımı da kelepçelediler, ben yine aynı şekilde tepki verdim.
Daha sonra kafama gözlerimi de kapatacak şekilde siyah bir bere geçirdiler. Ağzıma da bir bant yapıştırdılar.
KAMİL SEN MİSİN
Yaklaşık 30 dakika sonra ayak sesleri duymaya başladım. Birisini benim yanımdaki sandalyeye oturttuklarını hissettim. Yanıma getirdiler, o arkadaş bu kişilere benim gözlüklerim vardı sizde mi diye sordu. Onlar da evet dediler, sesinden bu arkadaşın Kara Kuvvetleri Eğitim Doktrin Komutanı Orgeneral Kamil Başoğlu olduğunu anladım ve kendisine ‘Kamil sen misin evladım?’ diye söyledim. Kamil, ‘Evet komutanım, benim’ diye cevap verdi.
BAŞARISIZ OLDUK DEDİ
Odada kimse olmayınca Kamil ile rahat hareket etmeye başladık. Bir süre sonra Halil Astsubay bana ‘Komutanım duydum, sizi vuracaklar, süratli bir şekilde derhal burayı terk etmemiz lazım’ diye bağırdı. Eskişehir’den kalkan uçakların bombalanması sonucunda başımızda duran ve jandarma olduğunu iddia eden kişinin ‘Başarısız olduk’ şekilde mırıldanmasını duydum.
Halil Astsubay dışarı çıkalım deyince Kamil ve ben arabanın yanına koştuk. Genelkurmay Başkanının yerini öğrendikten sonra Köşk’te, Başbakanlık’ta olduğunu öğrendim ve oraya gittim.
Bu olayların olmasına yönelik olay tarih ve saatinden önce hiçbir şey hissetmedik. Ancak olaylardan sonra öğrendiğime göre Kurmay Albay Erkan Öktem’in cuma günü yani darbeye kalkıştıkları gün biri iki saat önce karargahtaki muhtemelen arama yapacakları odaların anahtarlarını aldığını beyan ettiler. Bu olaydan dolayı mağdur oldum, bunu yapanlardan şikayetçiyim.”
VURACAKSAN ŞİMDİ VUR
“Timurcan Ermiş belindeki tabancasını çıkartıp bana doğrulttu. Ben ‘Siz de çetenin içindeymişsiniz’, arabanın önünde oturan emir subayım Murat Yılmaz’a ‘Sen 8 yıldan beri benimle çalışıyorsun, sen de çetenin içindeymişsin, yazıklar olsun sana’ diye söyledim. Aynı şekilde Ermiş’e de söyledim. Ermiş Akıncılar Kışlasına gidinceye kadar hep bana silahını doğrulttu, bu esnada ben sürekli bağırarak ‘Siz çetesiniz, Allah belanızı versin, vuracaksan şimdi vur’ diye sürekli söylendim.”