Güncelleme Tarihi:
Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde 9 Kasım 2005'te meydana gelen olayların ardından Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Şemdinli davasının 2. duruşmasında, mahkeme heyeti, başkan İlhan Kaya, hakimler Ferhat Erbaş ile Muammer Ballı ve Savcı Metin Dikeç'ten oluştu.
Van 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde Şemdinli duruşmasına yazı gönderen Jandarma Genel Komutanlığı, mahkemeye sunduğu gizlilik derecesi olan belge ve bilgilere yayın yasağı getirilmesi istemi, müdahil avukatların itirazına rağmen mahkeme tarafından kabul edildi. Duruşmada dinlenen PKK itirafçısı Veysel Ateş, itirafçı olduktan sonra bir süre kaldığı cezaevinden alınıp operasyonlara götürülüp götürülmediği yönündeki soruyu, “hatırlamıyorum” diye yanıtladı.
3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki bugünkü duruşmayı İngiltere'nin Ankara Büyükelçiliği Siyasi İşlerden Sorumlu 2’nci Katibi Cris Bradley’ın yanı sıra Alman Yeşiller Partisi’nden Renate Ruff, İngiltere Dışişleri Bakanlığı temsilciliğinden Emili Maltman ile İHD Doğu ve Güneydoğu Bölge Temsilcisi Mehdi Perinçek, DTP İl Başkanı İbrahim Sungur da izledi.
Duruşmaya geçilmeden önce mahkeme başkanı İlhan Kaya, Jandarma Genel Komutanlığı’ndan bir yazı geldiğini ve bu yazıda mahkeme gönderilen gizlilik derecesi olan belge ve bilgilere yayın yasağı getirilmesi talebinin bulunduğunu açıkladı. Bunun üzerine müdahil avukatları, Türkiye’de gizlilik derecesini kapsayacak herhangi bir yasanın bulunmadığını belirterek, “Ayrıca suç ve suçun aydınlanmasına yarayacak belgeler mahkemede tartışılmalıdır. Hukukun gereği budur” diye belge ve bilgilere yayın yasağı getirilmemesini istedi. Ancak başkan Kaya, bu itiraza rağmen, Jandarma Genel Komutanlığı’nın mahkemeye gönderdiği belge ve bilgilere yayın yasağı getirdi.
Duruşmada PKK itirafçısı Veysel Ateş’in savunması alınmadan önce astsubay sanıklar Ali Kaya, Özcan İldeniz ile kitabevi bombalanan eski PKK hükümlüsü Seferi Yılmaz, salondan dışarıya çıkarıldı. Mahkeme başkanı Kaya, Ateş’e “Bölgede 16 patlama oldu, ama daha sonra birden bire kesildi. Buna ne diyeceksin?” sorusuna Ateş, “Zaten PKK kış aylarında çekilir, ilkbahar aylarıyla birlikte eyleme başlar” yanıtın verdi.
Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinin talebi üzerine Jandarma Genel Komutanlığı tarafından mahkeme heyetine ulaşan belgede, sanık Ali Kaya'ya 15 Kasım 2005 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt tarafından görevinde gösterdiği üstün başarıdan dolayı “Şerit Rozet Beratı” verildiği bildirildi.
Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden Şemdinli davasının öğleden sonraki oturumunda, olay sırasında Umut kitabevinde bulunan ve yaralanan Metin Korkmaz dinlendi. Korkmaz'ın ifadesinin ardından Seferi Yılmaz bir sayfalık yazılı beyanını okudu. Sanık avukatları Seferi Yılmaz'a Van Cumhuriyet Savcılığında herhangi bir soruşturmaya muhatap olup olmadığını ve bu soruşturmanın neden açıldığını sordu.
Müdahil avukatları soruşturmanın dava ile ilgili olmadığını, söz konusu soruşturma üzerinde gizlilik kararı bulunduğunu dolayısıyla konuya yönelik soruların yanıtlanmayacağını belirttiler.
Sanık avukatları Seferi Yılmaz'a Umut kitabevinin fiziki koşullarını sordu. Olay sırasında kitabevinin kapısının açık olup olmadığı ve bombanın neden açık olan kapıdan değil de camdan atıldığına yönelik soru üzerine Yılmaz, “Bunu katile soralım. Gerçek bilgiyi o bilir” diye konuştu.
Seferi Yılmaz'ın sorgusunun ardından mahkeme başkanı İlhan Kaya, Ali Kaya ve Özcan İldeniz'e “Hakkari ve ilçelerindeki bazı olaylarda size görevlendirilme yazılmış. Ne diyeceksiniz” sorusu üzerine İldeniz ve Kaya, bu olaylardan sonra konuyu araştırmak üzere görevlendirildiklerini, olaylarla ilgilerinin bulunmadığını kaydetti.
ALİ KAYA'YA BÜYÜKANIT'TAN ÖDÜL
Duruşmada, sanık avukatlarından Sezgin Tanrıkulu, Jandarma Genel Komutanlığından 25 Mayıs 2006 tarihinde gelen yazıda, Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt tarafından 15 Kasım 2005 tarihinde ödül verildiğini, ancak geçen celsede Ali Kaya'nın bunu hatırlamadığını belirtti.
Kaya, bunun üzerine şunları söyledi:
“Siz geçen celsede bana Diyarbakır'da görevli olduğum sırada herhangi bir ödül alıp almadığımı sordunuz. Ben de hatırlamadığımı söyledim. Şerit rozet aldığımdan şimdi haberim oldu. Daha önce bana teklif edilmişti, ancak tebliğ edilmemişti. Duyunca çok onurlandım, gururlandım. Çünkü bu rozetin onaylandığı en son yer Kara Kuvvetleri Komutanlığıdır. Bunu kim vermiş olursa olsun en son Kara Kuvvetleri Komutanlığı onaylar.”
Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinin sanık Ali Kaya'ya verilen ödüllerin bildirilmesi talebi üzerine Jandarma Genel Komutanlığı tarafından 25 Mayıs 2006 tarihinde gönderilen belgede, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt tarafından sanık Ali Kaya'ya 15 Kasım 2006 tarihinde, gösterdiği üstün başarı ve çeşitli hizmetler nedeniyle ”Şerit Rozet Beratı” ödülü verildiği kaydedildi.
Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinde yürütülen davanın saat 14.20'de başlayan ikinci oturumuna, sanık avukatları tarafından mahkemeye sunulan CD görüntülerinin izlenmesi için yarım saat ara verdi.
SALONDA JANDARMA SESSİZLİĞİ
Başkan Kaya, Ateş’i ikinci sorusunu sormadan önce söz alan müdahil avukatlardan Rasim Öz, “Salonda rütbeli astsubaylar var. Asıl önemli olan sivil giyimli jandarma üyeleri var. Dinleyici sırasında oturuyorlar. Ben 42 yıllık avukatım JİTEM denetiminde bir yargılama görmedim. Bu durum mahkemeye bile güvenilmediğini göstergesidir. Sanıklar, verilen aralarda JİTEM üyeleriyle görüştürülüyor. Nasıl davranılması gerektiğini de bunlara söylüyorlar. JİTEM ve başka güçlerin salonda olması açık bir baskıdır. Bu kişilerin çıkarılmasını istiyoruz. Bu kişilerin neden burada olduğu ve nasıl bir baskı kurdukları da açıktır” dedi.
Mahkeme Başkanı İlhan Kaya, bu sözler üzerine salona, “Aranızda sivil jandarma elemanı var mı?” diye sordu. Ancak salondakilerden hiç bir cevap çıkmayınca duruşmaya devam edildi.
POLİS MEMURU: BASKI ALTINDAYIM
Müdahil avukatlardan Selçuk Kozağaçlı, Veysel Ateş’in olaydan sonra Şemdinli’de ifadesini alan polis memuru Himmet Özdemir’in de tanık olarak ifade verdiğine dikkat çekti. Kozağaçlı, polis memurunun 2 ifade verdiğini ve baskı altında olduğunu anlattığının dosyalarda bulunduğunu belirterek, “Polis memuru, ‘Veysel Ateş önce bize ifade verdi. Ancak bu ifadeyi alırken baskı altındaydık, daha sonra ifadesini tekrarladık’ diyor” diye konuştu. Bunun üzerine mahkeme başkanı Kaya, Veysel Ateş’e, “Bu söylenenler doğru mudur? Sen ifadeni değiştirdin mi?” diye sordu. Ateş, “Hayır kesinlikle doğru değil. Ben o polisi tanımıyorum. Altında imzam olmayan hiç bir ifadeyi kabul etmiyorum” yanıtını verdi.
Avukat Kozağaçlı, daha sonra, polis memurunun talimatla ikinci kez ifadesinin alındığını ve polis Himmet Özdemir’in bu ifadede, “Benim savcılığa verdiğim ilk ifadem baskı altındaydı, psikolojimin bozuk olduğu ortamda verdim. Savcı kendi düşüncelerini ifadeye yansıtmış. Veysel Ateş, o ifadede susma hakkını kullandı” dediğini kaydetti. Daha sonra söz alan müdahil avukatlardan Engin Cinmen, polis memuru Özdemir’in verdiği ikinci ifadenin, tek başına bile davanın ne kadar baskı altında olduğunu gösterdiğini söyledi. Cinmen, “İddianameyi hazırlayan savcı Genelkurmay’ın emir ve baskısıyla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararıyla görevden alınıyorsa bir polis memuruna baskı yapılması da kaçınılmazdır. O polis memuruna emir verilmiş ifadesini değiştirmesi söylenmiş, o da değiştirmiş. Polis memurunun ikinci ifadesinin tek anlamı budur” diye konuştu.
Sanık avukatları, Cinmen’in bu sözleri üzerine, “Asıl baskıyı oluşturan müdahil avukatlardır. Mahkemenin sık sık baskı altında olduğunu söyleyerek kendileri baskı oluşturuyor” dedi.
ATEŞ'TEN AVUKATA: SENİ DE VURURUM
Duruşmada daha sonra PKK itirafçısı Veysel Ateş, müdahil avukatlardan Bahri Belen’in sorularını yanıtladı. Ateş, Belen’in sorularına şu yanıtları verdi:
- Örgüt iki kardeşinizi öldürdü. Başınız sağ olsun intikam almak için örgütle mücadele mi ediyorsunuz?
- Allah nasip ederse bundan sonra da örgütle mücadelem devam edecek.
- Örgüt olarak kimi kastediyorsunuz?
- Ben örgütün dağ kadrosunu kastediyorum. Halktan hiç kimseyle bir mücadelem olmaz.
- Dağ kadrosunda kır gerillasına karşı verilen görevi yapar mısın?
- Silahlı kadrodansa gözümü kırpmadan elimden geleni yaparım. Örgütün dağ kadrosunda olan kişileri nerede bulursam vururum.
Araya giren sanık avukatları, sanığa çapraz soruların yöneltildiğini ve haber elamanı olarak kendisine hangi görevler verildiyse onları açıklamasını istedi. Bunun üzerine başkan Ateş, “Bana verilen görev haber ve istihbarat çalışmalarıdır. Aldığım bilgileri, haberleri görevim gereği Ali Kaya’ya veriyordum” dedi.
BİZ BİRBİRİMİZİ TANIRIZ
Mahkeme başkanı İlhan Kaya, Ateş’e, “Kim dağdan, kim halktan siz nasıl tanıyorsunuz” diye sorunca, “Biz birbirimizi yıllardır tanırız ve birbirimizi yıllardır vururuz” yanıtın aldı. Ateş, daha sonra avukat Selçuk Kozağaçlı’nın sorularını şöyle yanıtladı:
- Kardeşlerini kimin vurduğunu biliyor musun da, vuruyorsun?
Ateş, avukata dönerek, Kardeşimi sen mi vurdun? Kardeşimi senin vurduğunu tespit edersem seni de gözümü kırpmadan vururum.
- Seferi Yılmaz, örgütün dağ kadrosundan mı, halktan mıdır?
- Seferi Yılmaz hakkında hiç bir bilgim ve düşüncem yok. Bir önceki mahkemede bu konuyla ilgili yemin ettim.
- Sen örgütten kaçıp teslim olduktan sonra cezaevinde yatarken, operasyonlara katılmak üzere cezaevinden çıkarıldın mı?
- Hatırlamıyorum
Duruşmada, Ateş’in savunmasının ardından Ali Kaya, Özcan İldeniz ve Seferi Yılmaz salona alınarak, patlamada ölen Mehmet Zahir Korkmaz’ın eşi Hamide Korkmaz dinlendi. Korkmaz, olayla ilgili bir bilgisi olmadığını belirterek, “Ama ben olaylarda eşimi kaybettim, sorumlulardan şikayetçiyim” dedi. Duruşmaya, saat 13.30’da yarım saat ara verildikten sonra 14.00’da yeniden başlandı.
Tutuklu sanıklar Astsubay Başçavuşlar Ali Kaya ile Özcan İldeniz ve PKK itirafçısı Veysel Ateş'in hazır bulunduğu duruşmada, 4 sanık avukatı ile yaklaşık 20 müdahil avukatı hazır bulundu. Duruşmaya, TBMM İnsan Hakları Araştırma Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış ile Başkan Yardımcısı Mesut Değer, İngiltere Büyükelçiliği 2. Katibi Chris Bradley, Alman Yeşiller Partisinden Renate Ruff ile İngiltere Dışişleri Bakanlığından Emily Moltmon dinleyici olarak katıldı.
Duruşmanın yapıldığı adliyenin arka sokağında CHP il teşkilatının bulunduğu binanın merdivenlerine bırakılan bir poşet, polisi bomba şüphesiyle alarma geçirdi. Uzmanların yaptığı incelemede üzerine CHP yazan poşetten çöp çıktı.
Hakkari’nin Şemdinli İlçesi’nde 9 Kasım 2005 günü eski PKK hükümlüsü Seferi Yılmaz’a ait Umut Kitabevi’nin bombalanıp, Mehmet Zahir Korkmaz’ın ölmesi ve 5 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan olaylara ilişkin davanın ikinci duruşması bugün Van 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde saat 11.30’da görülmeye başlandı.
MÜDAHİL AVUKATININ JİTEM TEPKİSİ
İlk duruşmada alınan karar üzerine Astsubay Başçavuşlar Kaya ile İldeniz ve müşteki Seferi Yılmaz salondan çıkarılırken, Ateş'in sorgusuna geçilmeden önce söz alan müdahil avukatlarından Rasim Öztürk, geçmişte askeri yargıçlık yaptığını belirterek, “İlk duruşmada 2 sanık için 2 albay, astsubaylar ve JİTEM elemanları vardı. Bu celsede de astsubaylar ve 9 sivil giyimli JİTEM elemanı salonda bulunuyor. Bazı güçler yargıyı etkilemeye çalışıyor. JİTEM görevlilerinin duruşma aralarında telefonla bazı yerlere bilgi verdiği belgelendi. JİTEM görevlilerinin salonda bulunmaları uygun değildir. Çıkarılmalarını talep ediyorum” dedi.
Öztürk'ün talebini reddeden mahkeme heyeti, daha sonra Ateş'in sorgulamasına geçti. Mahkeme Başkanı Kaya'nın, Ateş'e, 9 Kasımdaki olaydan önce Hakkari ve ilçelerinde meydana gelen patlamalarla ilgisi olup olmadığını sorması üzerine, Ateş, patlamaların hiçbiriyle ilgisinin olmadığını söyledi. Müdahil avukatlarından Selçuk Kozağaçlı, itirafçı Ateş'in daha önce imzası olmayan ifadeleri kabul etmediğini beyan ettiğini hatırlatarak, Ateş'e sordu:
“Emniyet Müdürlüğünde görevli Himmet Özdemir adlı polis memuruna verdiğiniz bir ifade var. Ancak bunun altında imzanız yok. Özdemir, savcılığa verdiği ifadede, sizin olaydan sonraki ilk ifadenizi aldığını belirtmişti. Fakat siz daha sonra bu ifadenizin yanlış olduğunu ve değiştirmek istediğinizi söylemiştiniz ve bunun üzerine 2. kez ifadeniz alınmıştı. Siz, polis memuru Özdemir'i tanıyor musunuz?”
Ateş, polis memuru Özdemir'in savcılığa verdiği ifadenin doğru olmadığını, altında imzası bulunmayan ifadeleri kabul etmediğini kaydetti. Sanık avukatları ise polis memurunun daha sonra Asliye Ceza Mahkemesine verdiği ifadede, savcılıktaki ifadesini, savcının baskısından dolayı yanlış verdiğini, birçok ifadesinin savcının ifadesi olarak geçtiğini beyan ettiğini dile getirdiler. Müdahil avukatlarından Metin İliz de Ateş'e, 7 Kasım'da Şemdinli'ye gittikten sonra ilçede ne kadar süre kaldıklarını ve Yüksekova'ya gidip gitmediklerini sordu. Ateş'in, konuyla ilgili daha önce ifade verdiğini belirtmesi üzerine İliz, şunları kaydetti:
“Cep telefonu sinyal bilgilerine göre 7 Kasımda sabah 08.00 sıralarında Hakkari'de görüşme yaptığınız tespit ediliyor. Yine bu bilgilere göre, Şemdinli'ye 11.30'da vardığınız anlaşılıyor. Şemdinli'de 1- 2 saat kaldıktan sora Yüksekova'da 2-3 saat kaldığınız, sonra saat 17.00 gibi Şemdinli'ye döndüğünüz anlaşılıyor. Oysa siz ifadenizde Yüksekova'da hiç kalmadığınızı ve erken saatlerde Hakkari'ye döndüğünüzü belirtmişsiniz.” İliz'in konuşmasının ardından, “Siz Yüksekova'ya gittiniz mi?” yönündeki sorusu üzerine Ateş, Yüksekova'ya gidip gitmediğini hatırlamadığını bildirdi.
Ateş, PKK terör örgütünün dağ kadrosuna karşı mücadele verdiğini, halka yönelik bir mücadelesinin olmadığını ifade ederek, “Terör örgütünün dağ kadrosu elemanını nerede görsem gözümü kırpmadan vururum” diye yanıtladı.
VEYSEL ATEŞ: DAĞ KADROSUNDAN PKK'YI GÖRDÜĞÜM YERDE VURURUM
Sanık avukatlarının, “Silahlı terör örgütü elemanı seni gördüğünde vurur mu?” sorusu üzerine Ateş, “Biz yıllardır birbirimizi vuruyoruz” dedi. Müdahil avukatlarından Kozağaçlı'nın, ifadenin mahkeme tutanağına değiştirilmeden geçmesini istemesi üzerine sinirlenerek, ”Kardeşlerimi o zaman sen vurdun. Kardeşlerimi kimin vurduğunu tespit edersem vururum” diyen Ateş, sanık avukatları tarafından sakinleştirildi.
Ateş'in 1 saat 15 dakika süren sorgusunun ardından sanıklar Kaya ve İldeniz ile müşteki Seferi Yılmaz'ın salona alınmasının ardından müdahillerden 9 Kasımdaki patlamada yaşamını yitiren Mehmet Zahir Korkmaz'ın eşi Hamide Korkmaz'ın ifadesine geçildi.