Güncelleme Tarihi:
Batı Karadeniz'de selin vurup geçtiği insanlar için hayat herşeye rağmen devam ediyor.
Çarşamba gecesiydi. Günlerdir yağmur yağıyordu. Yağmur, Karadenizli için sıradışı bir durum değildi ki. Ama...
20 Mayıs'ı 21 Mayıs'a bağlayan o gece, Zonguldak, Bartın ve Bolu çevresine yağmur bu kez bereket değil, felaket olarak geldi. O geceyi kimse unutamayacak. Çünkü o gecede herkes kardeşini-eşini, evini, otomobilini, ekmeğini, giyeceğini, tarlasını, hayvanını, işyerini, kendi halindeki o iddiasız ve sakin hayatını kaybetti. Bugün ise Saltukova, Çaycuma, Yenice, Devrek, Mengen, Bartın'da felaketten kurtulmanın, yağmurdan öncesine dönmenin hummalı faaliyeti sürüyor.
Bolu çıkışında Mengen yol ayırımı. Bir kenara dizilmiş, resmi plakalı araçlar. İstanbul, İzmir, Balıkesir, Bursa'dan gelmişler. Ambulanslar, yiyecek kamyonları, iş makinaları... Ağırbaşlı bir sükûnetle, geride kalanlar bekleniyor. Yollarda sürücüleri uyaran levhalar, trafik polisleri. Gece karanlığında, bozuk yollarda ağır aksak ilerliyoruz. Farların cılız ışığında, yatağından taşmış ırmağın yalayıp yuttuğu kavşakları görüyorduk. Mengen ve Devrek meydanlarında kalabalık insan öbekleri, buldozerler çalışıyordu. Eğrilmiş apartman blokları, kaya yığınları, yıkılmış köprüler ve sonsuz derecede üzgün insanlara tanık olduk.
Çaycuma da aynı haldeydi. Bartın'a bir an önce ulaşmayı düşünsek de Çaycuma meydanında uzun bir mola veriyoruz. Çünkü davullar çalınıyor, halaylar çekiliyor. Çaycumalılar, asker uğurluyorlar! Hem de 15 aracın sulara gömüldüğü, sadece ‘‘Çaycuma Otobüs Terminali’’ tabelasının görüldüğü terminalin yanıbaşında!
Çaycuma'da bir de düğün törenine tanık oluyoruz. Herkes mutlu, herkes eğleniyor. Ayakkabılarındaki, giysilerindeki çamur, nereden ve hangi koşullarda geldiklerini ele veriyordu. Dışarıda herşey su ve çamurdu. Ama içeride kâbusa meydan okuyan şenlik vardı.
YEDİ YIL BEKLEDİK SELDE BULUŞTUK
Günnur ve İlhan Erdoğan çifti, öğretmen. ‘‘Yedi yıl bekledik, selde buluştuk’’ diyorlar. Herşey gibi düğün salonu da sular altında kalmış. Damat Erdoğan, ‘‘İtfaiye yardımıyla boşalttık’’ diyor. Düğün davetiyelerini sel yüzünden dağıtamamışlar. Düğün günü elden ulaştırmışlar. Bu mutlu günlerinde kendilerini yalnız bırakmayan davetlilere şükran duyuyorlar. ‘‘Milyarlık zarara uğradıkları halde bin kişilik salonu doldurdular. İyi günde, kötü günde dostluk örneği verdiler.’’
Damadın da sel nedeniyle 20 milyar lire zarara uğradığını öğreniyoruz. Düğün salonunun bitişiğinde Sahil Gazinosu bulunuyor. İçeri girdiğimizde, Şarkıcı Serap, ‘‘O kendini biliyor’’ şarkısını söylüyor. Müşteriler de kendisine eşlik ediyor.
Sabaha karşı ulaşabildiğimiz Bartın'da elektrik kesintisi var. Kent girişindeki garnizonun kapısında askerler nöbet tutuyor. Yatakhanelerini de su bastığı için diğer askerlerin cezaevinde uyuduklarını söylüyorlar. Günün ilk ışıklarıyla kentin sokaklarını dolaşıyoruz. Yürek dayanacak gibi değil. Bartın Çayı'nın kıyısındaki tüm binalar selden zarar görmüş. Su kesintisi sürdüğü için içeride biriken çamurdan kurtulmak mümkün olmuyor. 58 yaşındaki Neriman Yılmaz'ın evine giriyoruz. Ağlıyor. Felaket günü Ankara'daymış. 50 yıllık evinin halini görünce dizlerinin bağı çözülmüş. ‘‘Gözlerimi yumdum. Hiçbir şey olmamış gibi yeniden başlasa o günler dedim. Mal canın yongası. Hepsi artık çöplükte.’’ Beton zeminden fışkıran suyun oluşturduğu girdaptan çok korkmuş.
Öğleden sonra Bartın'ın çeşmelerinden su akmaya başlıyor. Uzun kuyruklar oluşuyor. Belediye hoparlörlerinden ‘‘Suları kaynatın’’ anonsu yapılıyor.
Bartın Deresi, hışımla akıyor. Dere olmaktan çıkmış, azgın bir nehre dönüşmüş. Kıyısında Bartın'ın sahip olduğu az sayıda fabrika bulunuyor. Yepsa PVC Boru Fabrikası'na 50 milyarlık zarar vermiş. Yüzlerce tonluk çamur denizinde, bembeyaz un halindeki plastik hammaddesi yüzüyor. Çimento fabrikasında da büyük zarar var. Limana doğru ilerlerken yol bitiyor! Cipten inip yürüyoruz. Az ilerde bir şeye benzetemediğimiz garip bir heykel görüyoruz. Yaklaştığımızda ters dönmüş bir vinci ve selin kendisine takıp takıştırdığı yüzlerce eşyayı görüyoruz.
Bartın'da her ağaç, sanki dilek ağacına dönmüş. Ama dallarına takılan, çaput değil, yüzlerce plastik torba... Doğa, kendisine atılan çöpü, selle kusmuş adeta. Yeryüzü gazaba gelmiş, kendisine kötü davranılmasının öcünü Bartın'dan almış.
Dışarda çamur, içerde eğlence
FELAKET DÜĞÜN SALONUNA GİREMEDİ
Hayat devam ediyor. Dışarıdaki felaket düğün salonu ve gazinoya giremiyor. İnsanlar, herşeye rağmen eğlenmek, felaketi bir süreliğine de olsa unutmak istiyor. Günnur ve İlhan Erdoğan çifti, ‘‘Yedi yıldır bekledik, selde kavuştuk’’ diyor. Bine yakın davetli, milyarlarca liralık zarara uğradıkları halde, iyi günde ve kötü günde dostluk örneği sergilediler.
LİMANA ULAŞILAMIYOR
Bartın Çayı, teknelere, sandallara da zarar verdi. Liman girişinde, tahrip olmuş sandallara rastladık. Bartınlı balıkçılar da ekmek teknelerinden olmuşlardı. Yol tahrip olduğu için limana karadan ulaşmak mümkün olmadı.
DEVLETİ BEKLİYOR
Dedesinden dinlediği 80 yıl önceki felaketin aynısına, bugün kendisi tanık oldu. Çaresizlik içinde devleti bekliyor. Hasar tespiti yapılacağı, eşyalarına kavuşacağı günün hayalini kurup inanmak istiyor.
BİSİKLET AYRICALIK OLDU
Çocuk, her yerde ve her zaman çocuk. Afet bölgesinde bile... Hem bisiklet sayesinde ayaklar çamurdan kurtuluyor, hem de kentte neler olup bittiği hakkında bilgi sahibi olunuyor. Bartın'da bisikletli olmak şimdi daha bir ayrıcalık.