Selçuk'u ben, Canan ve Bennu birlikte yıkadık

Güncelleme Tarihi:

Selçuku ben, Canan ve Bennu birlikte yıkadık
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 26, 2003 01:42

Günlerdir Dr. Selçuk Gerede'nin ölümünün ardından, bir papağan Bubi olayıdır gidiyor: ‘‘Selçuk Gerede öldü. Naaşı bu sıcakta üç gün evde saklandı. Sevgilisi naaşını süsleyip etrafında fotoğraflar çekti. Selçuk Bey'e bozulmayı geciktirici iğne yapıldı. Bu sırada papağan Bubi ortadan kayboldu. Sevgilisi Fatoş Sezer, papağanımı verin diye kapıcının kapısını kırıp içeri girdi. Gerede'nin ailesi ‘Fatoş zaten deli' dedi...’’ Bunları alt alta yazıp okuduğunuzda, güzeller güzeli bir adamın ardından konuşulacak en son şeyler diye düşünüyorsunuz. Şizoid bir durum var sanıyorsunuz. Herkes Fatoş Sezer’in anlattıklarını müstehzi tebessümlerle okudu, dinledi. Bütün bu olaylar nerden çıktı? Fatoş Sezer hakikaten deli mi değil mi? Canan Gerede ve Fatoş Sezer niye sürekli birbirlerini hırsızlıkla suçladı? Görenlerin yakışıklılığı ve karizması karşısında nefesini tuttuğu Selçuk Gerede'nin etrafındaki kadınların bir garip hikayesi bu da işte...

Selçuk Gerede'nin ölümü ve paylaşılamayan papağanınızla gündeme düştünüz. Memnun musunuz?

- Hayır, papağanımı geri aldığım için memnunum. Selçuk olsaydı papağanı kapıcıya vermezdi.

Bubi'yi geri alabilmek için kapıcının kapısını kırıp içeri girmişsiniz.

- Kapıyı kırmadım, aralıktı. Bubi'nin sesini duyunca kapıyı yumrukladım, kapı kendiliğinden açıldı. Evden çıkarken, kapı açık kalmasın diye komşudan tornavida istedim. Selçuk'un söylediği çok güzel sözler vardı. O sözleri ezberleyip, bize tekrar etsin diye espri yapmak için papağan aldım. Selçuk'tan bana kalan tek şey, her şeye değer.

Size sadece papağan mı kaldı? Mirasından hak talep edecek misiniz?

- On yıl yaşadın ona baktın, para talep et diyorlar. Ben onun bakıcısı değil, sevgilisiydim. (Çekmeceden 1 dolar çıkarıp gösteriyor). Bak şu paraya, üzerinde ne yazıyor: ‘‘İşte bütün servetim, Fatoş'a bırakıyorum.’’ Selçuk'la benim aramda paranın mevzuu bu kadardı.

HIRSIZLIKLA SUÇLANDIM

Resmi eşi Canan Gerede'ydi. Canan Gerede'yle kavga etmeniz bu yüzden mi?

- Canan, Selçuk'un iki kızının annesi. Selçuk öldükten sonra para alabilsin diye boşanmadılar. Eve sürekli gelirdi. 10 dakika durur, evdeki eşyaları ve paraları tek tek saydıktan sonra giderdi.

Selçuk Bey'in ölümünü ailesine siz mi haber verdiniz?

- Canan'ı aradım, ‘‘Geliriz şimdi. Bir elimde bikiniler, bir elimde çocuk, bir yanda ölü, hay Allah’’ dedi. Selçuk gömüldükten sonra, Canan ‘‘‘Sana söylüyorum, Selçuk'un telefon defterini çaldın’’ diye bağırdı. Sonra ‘‘Sandıkta 25 altın vardı onları çaldın’’ dedi. Biz Selçuk’la Canan'ın böyle krize girdiği zamanlardaki halinin taklidini yapardık. Ben Canan olurdum, o da Fatoş. ‘‘Bir ay önce eve gelip tüm altınları, fildişlerini almıştın zaten’’ dedim. ‘‘Almıştım ama daha vardı’’ dedi. O anda iki pantolon, iki don, burun ilacım, uyku ilacım ve intihar ilacımı aldım çıktım. Arkamdan bağırıyordu; ‘‘Hadi unuttum 25 altını!..’’

İntihar ilacı!

- İntihar etmeye karar vermiştim. Oteldeki 3. gecemde ağlama krizine tutuldum. Elime suyu ve ilacı aldım. Sonra ‘‘Canan'ın bana yaptıklarının acısını 27 yaşındaki oğlum mu çekecek’’ deyip ‘‘Sen de s..tir Selçuk, sen de s..tir Selçuk’’ diye bağırıp ilacı da suyu da duvara fırlattım. ‘‘Yaşıycam ulan’’ dedim. Canan'dan kötülüğü o kadar iyi öğrendim ki, artık sinema ve tiyatroda kötü rolünü çok iyi oynarım.


Mutfak dolap kapaklarını söküp teneşir tahtası yaptım


Naaşını niye bir hastanenin morgunda değil de, günlerce evde sakladınız?

- Ailelerinde gelenekmiş. Bana kalırsa salaklık.

Selçuk Bey'in naaşıyla 3 gün nasıl yaşadınız?

- Her gün öptüm, öptüm, öptüm... Konuştum, sevdim.

Tamam öpüp sevin de, nasıl muhafaza ettiniz?

- Bir hava temizleyicisi vardı, onu en son derecesinde çalıştırdım. Bir de içini dondurmak için bir iğne vurdular.

Fare zehiriydi, değildi diye bahsedilen iğne mi?

- Atlara sokulan iğneler gibi kocaman. Gazeteci bana gelip ‘‘Fare zehiri vermişler, öyle mi’’ deyince deliye döndüm. Ne fare zehiri, bozulmayı önleyici formaldehyde kullanıldı. Selçuk'u Canan, Bennu ve ben yıkadık. Canan imama para vermek istemiyordu. Mutfak dolabının kapaklarını söküp banyoya yere koydum, teneşir tahtası yaptım. Canı acımasın diye onun üzerine havlu, onun da üzerine çarşaf serdim. Canan ve Bennu sadece elini ve ayaklarını yıkadılar. Canan, ‘‘Orasına burasına pamuk tıkıyorlarmış, istemem’’ dedi. ‘‘Adam pislik içinde mi yatacak mezarda’’ diye kavga ettim. Her yerini yıkadım, pamukları tıkadım, annesinin ipek çarşafları vardı, onlara sardım, boynuna beyaz bir gül koyup kefenledim.


Akıllı raporunu organ bağışlamak için aldım


Size niye deli diyorlar?

- Beş yıl önce delirip, akıl hastanesinde bir hafta yattım. Canan beni sürekli hırsızlıkla suçluyordu. Evden eşyaları alıp alıp annesinin evine istifleyen oydu ama ‘‘Fatoş satıyor bunları’’ diyordu. En son Hüsrev Gerede'nin Atatürk tarafından verilen 2 metrelik tüfeğini çaldığımı söyledi. Bodrum'a gidiyordum, nereme sokup götüreceğim tüfeği? O an kopmuşum. Canan'ı dövmüşüm, Bennu'yu hamileyken tekmelemişim, hiçbirini hatırlamıyorum. Bunun için üzgünüm ve gerçekten özür dilerim. Ama deliydim.

Peki niye bu olaylardan sonra koşturarak deli değilim raporu aldınız?

- Onlar için neden alayım? Rahim kanseri ameliyatı oldum. Organlarımı ve doku bağışı yapacaktım. Doku için akli dengesi yerinde raporu istiyorlar.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!