Güncelleme Tarihi:
Grand Deniz Tesisleri’nde düzenlenen basın açıklamasında konuşan YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, Van Gölü’ndeki ekosisteme sahip dünyada başka bir yer olmadığını belirterek, Van Gölü’nde yıllardır çalışmalar yaptığını söyledi. Yapılan araştırmalar neticesinde Selçuklulara ait mezar taşlarının iskele yapımında kullanıldığını ifade eden Sarı, “Aynı taşlar aynı motiflerle burada iskele yapılmış ve iskelenin üzeri komple mezar taşları ile oluşturulmuş durumda. Burada bir tarih, iskele yapılmış. Kime ait olursa olsun, bu kültür kime ait olursa olsun hürmetimiz var. Hiçbir mezar taşı, hiçbir yerden sökülüp böyle bir şeye maruz kalmamalıdır” dedi.
Bununla ilgili gerekli müdahalelerin yapılacağını dile getiren Sarı, “Burada ne yapılması gerekiyorsa doğaya, çevreye zarar vermeden, kültür ve tarihi de koruyarak takip edeceğiz. Ümit ederiz ki bundan sonra böyle şeyler yaşanmaz” ifadelerini kullandı.
“TAŞLARIN SELÇUKLU MEZARLIĞI’NDAN SÖKÜLDÜĞÜ KESİNLEŞTİRİLDİ”
Rehber-Eğitmen Dalgıç Tahsin Ceylan ise, Van Gölü’nün orijinal ekosistemini su altından incelemek, inci kefalinin göldeki yaşamını görüntülemek, dünyanın en büyük mikrobiyalitlerini tespit ederek kayda almak ve su altında olabilecek tarihi ve kültürel yapıları belirlemek amacıyla iki yıl önce YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı liderliğinde su altı dalışlarını başlattıklarını belirtti.
Yılda en az iki kez Van Gölü’nün çeşitli bölgelerinde gerçekleştirilen dalışlarda Van Gölü mikrobiyalitleri başta olmak üzere planlanan amaçlara hizmet edecek çok kıymetli bulgular elde edildiğini ifade eden Ceylan, “Bu amaçla Gevaş ilçesi iskelesi civarında Van-Bitlis yolunun güneyinde yer alan Selçuklu Mezarlığı’nın devamını aramak üzere dalışlar planlanmıştır. 1994 yılında çekilen bir fotoğrafta su altında Selçuklu Mezar taşlarına benzer mezar taşları görülmüştür. Dalış esnasında iskelenin hemen doğusunda su altında kalmış eski bir iskele tespit edilmiştir. Bu iskele daha detaylı olarak incelendiğinde aslında iskele yapımında kullanılan taşların, hemen yolun güneyinde yer alan ve içinde Halime Hatun Kümbeti’ni de barındıran Selçuklu Mezarlığı’ndan söküldüğü anlaşılmıştır. İskele yapımında kullanılan mezar taşları üzerindeki motifler, video ve fotoğraf ile kayıt altına alınarak mezarlıktaki mevcut mezar taşları ile karşılaştırılarak sonuç kesinleştirilmiştir” dedi.
“ACİLEN AİT OLDUKLARI YERE YERLEŞTİRİLMESİ GEREKMEKTEDİR”
Elde edilen bu bulguların Gevaş Belediye Başkanı Sinan Hakan ile paylaşıldığını da sözlerine ekleyen Ceylan, “Su altındaki eski iskelenin tarihine ilişkin bir kayıt bulunup bulunmadığı sorulmuştur. Yörede yaşayanlara su altındaki iskeleye ilişkin sorulan sorulara çeşitli hikayeler içeren cevaplar verildiğinin altı çizilmelidir. Bu bağlamda araştırma ekibi olarak bu su altında kalan ve Selçuklu Mezar taşları ile yapılan iskeleye ilişkin aşağıdaki soruların acilen açığa çıkarılması gerektiğine dikkat çekmek isteriz. Bu iskelenin ne zaman ve kim veya kimler tarafından yapıldığı, neden Selçuklu Mezar taşlarının sökülerek iskele yapımında kullanıldığı ve İskeleye ilişkin resmi bir kaydın bulunup bulunmadığı ile ilgili gerekli açıklamaların yapılmasını istiyoruz. Bu sorulara verilecek cevaplara bağlı olarak iskele yapımında kullanılan Selçuklu Mezar taşlarının acilen uzmanlarca hazırlanacak bir rapora uygun olarak su altından çıkarılarak tekrar ait oldukları yere, yani Selçuklu Mezarlığı’na yerleştirilmesi gerekmektedir” ifadelerine yer verdi.
“VAN GÖLÜ YAŞAYAN BİR ORGANİZMA”
Van Gölü’ne ölü bir göl demenin yanlış bir algı olduğunun altını çizen Ceylan, “Van Gölü yaşayan bir organizmadır. Halk arasında söylendiği gibi burası canlı yok ama bir sürü yaşam var, farklı farklı yaşamlar var. Dünyada benzeri olmayan bir coğrafya. Eşi benzeri olmayan bir yapı var” şeklinde konuştu.
1988 yılında İstanbul Üniversitesi’ndeki hocaları tarafından ilk çalışmanın yapıldığını belirten Gevaş Belediye Başkanı Sinan Hakan da, “1940’lı yıllarda mezar taşları sökülerek burada iskele yapımında kullanılmış. Bunlar, kültürümüzün bize bıraktığı en önemli hazinemizdir. Muhteşem kültür hazineleri sökülüyor ve Van Gölü’nde iskele yapımında kullanılıyor. Biz bununla ilgili gerekli çalışmaları başlatacağız. Ya mezar taşlarının mezarlara naklini ya da burayı bir su altı müzesi olarak tasarlayıp burayı dalış turizmine açmamız gerekiyor. Yani bir şerden bir hayra doğru bir çalışma yürütmemiz gerekecek. Burayı en azından hayırlı bir etkinlikle tamamlamış oluruz. Ayrıca bu durum ülkemizin nereden nereye geldiği ile ilgili bir veridir. 1940 yılların Türkiye’sinde tarihe, kültüre, dokuya ve sanata ilişkin bakış açısı ile bugünle kıyaslamamız için çok önemli bir veridir” diye konuştu.