Güncelleme Tarihi:
Selanik ilk olarak Osmanlı Devleti tarafından 1387 baharında Çandarlı Hayreddin Paşa ve Gazi Evrenos kumandasındaki birlikler tarafından uzun süren bir abluka neticesinde ele geçirildi. Yıldırım Bayezid, Selânik karşısındaki bir tepeye Türk garnizonunun varlığını belirten bir burç ya da kale yaptırdı. 1402 Ankara bozgunundan sonra Bizans İmparatoru II. Manuil, Selânik’i alıp kaleyi de yıktırdı. Emîr Süleyman Çelebi ile Bizanslılar arasında Gelibolu’da yapılan antlaşma uyarınca Selânik 1403’te resmen Bizans idaresine geçti ve Çelebi Mehmed dönemi boyunca bu şekilde kaldı.
II. Murad tahta geçince Selânik’i abluka altına aldı. Bizanslılar da koruyamadıkları Selânik’i 1423’te Venedik’e sattı. Osmanlılar buna itiraz etti ve Venedik’e karşı savaş açtı. Konstantin Jireček ya da Apostolos Bakalopoulos gibi tarihçiler, Venedik idaresini şehrin tarihinde görülen en kederli dönem diye nitelemiştir. Venedikliler büyük bir donanma göndermemiş, yeterli miktarda asker yollamamış ve şehir halkına karşı zorbaca davranmıştır. Bir zamanların canlı, zengin ve nüfusu kalabalık tüccar şehrinde bu dönemde açlık ve sefalet hüküm sürdü; halkın çoğu şehri terketti. II. Murad savaşmadan teslim olmaları halinde şehir halkına imtiyazlı bir statü sağlamayı teklif etti, Rum halk bu teklife olumlu yaklaştıysa da Venedik yönetimi II. Murad’ın teklifini reddetti. 29 Mart 1430’da bir ay süren şiddetli bir kuşatmanın ardından bizzat II. Murad önderliğindeki Osmanlı birlikleri surları aştı. Johannes Anagnostos’un anlatımına göre kanlı bir çatışma vuku buldu ve halktan birçok kişi esir edildi. Ancak daha sonra II. Murad fidye karşılığı esirleri serbest bıraktı. II. Murad, Venedikliler döneminde şehri terk edenlere geri dönmeleri çağrısında bulundu ve bunlara önceden edindikleri mal ve mülklerini iade etti. Aynı zamanda civardaki Osmanlı merkezi olan Yenice-i Vardar’dan 1000 kadar Türk’ü Selânik’e yerleştirdi.
1492’de İspanya’dan kovulan Yahudilerin bir bölümü başta Selanik olmak üzere Osmanlı topraklarına yerleştirildi. İspanya’dan kovulan yahudiler Selânik’in sur içi kısmına yerleştirilmişti. Burada küçük çaplı dokuma sanayi kuruldu. Yahudiler, yerleştikten pek az bir zaman sonra kayda değer bir bilimsel etkinlik içerisine girerek hukuk ve İbrânî bilgini Rabbi Samuel de Medina’nın liderliğinde zengin kütüphanesi olan bir bilim akademisi oluşturdular. 16. yüzyılın başında Selânik’te kitap basımını tanıttılar. Selanik bu dönemdenitibaren çeşit çeşit Hristiyan, Yahudi ve Müslüman toplumların hep birlikte uyum içinde yaşadığı önemli bir kültür ve ekonomi merkezi haline geldi.
Rumeli'de 1826 itibarıyla farklı bir teşkilatlanmaya gidildi. Bu tarihte Selanik'in bağlı olduğu Rumeli Eyaleti lağvedilip onun sınırları içerisinde, Manastır, Selanik, Yanya Eyaletleri kurulmuştur. 1839’da Tanzimat Fermanı’nın ilanından sonra Selanik, ticaret ve kültür alanında büyük bir gelişme gösterdiği gibi Batı’daki Rönesans ve Fransız İhtilali’nden sonra gelişen fikir akımlarından da en yoğun etkilenen şehirlerden biri oldu. 1850 yılında bir kız lisesi açıldı. Yahudilerin okullarının yanı sıra Türklere ait modern okulların sayısı da oldukça fazla idi. Mithat Paşa tarafından yaptırılan bir sanat okulu Selanik Askeri Rüştiyesi ve 1879’da açılan Selanik Askeri İdadisi de bunlar arasında idi. 1863 yılından itibaren atlı tramvay işletilmeye başlanmıştır. Sultan Abdülaziz döneminde Rumeli Demiryolları projesi kapsamında 1871’de Selanik’ten Vardar Vadisi boyunca demiryolu döşenmeye başlandı ve bu hat Üsküp’e bağlandı. Bu hat 1890’da Manastır’a kadar uzatıldı. 1896’da ise İstanbul’a bağlandı. 1897-1903 yılları arasında yeni liman tesisleri yapıldı. Selanik Sultan II. Abdülhamid devrinde ülkedeki diğer şehirlere göre her konuda büyük gelişme göstermiştir. 19. yüzyılın ikinci yarısında Selânik’teki hızlı nüfus artışı, dış dünya ile yapılan yoğun ticaret ve büyük ölçüde Rumeli demir yollarının yapımıyla ilgilidir. Selanik modern ulaşım olanaklarına sahip Osmanlı kentlerinin başında gelmekte idi. 1907’de elektrikli tramvay şehre geldiğinde İstanbul’da bile elektrikli tramvay yoktu.
Selanik, Osmanlı modernleşmesinin merkezi konumunda olması Jöntürk hareketinin gelişmesine ev sahipliği yapması, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin merkezi olması nedeniyle de ayrı bir önem taşımaktadır. Osmanlı Devletinin son dönemine damgasını vuran İttihat ve Terakki Cemiyeti bu kentte örgütlendiğinden dolayı ve cemiyetin askeri kanadından Selanik merkezli 3. Ordu subaylardan bir kısmı isyan bayrağını kaldırarak 27 Temmuz 1908’de Rumeli’de hürriyet ilan edip Sultan II. Abdülhamid’e Meşrutiyeti yeniden ilan ettirmelerinden dolayı İttihat ve Terakki taraftarları buraya “Kabe-i Hürriyet” “Mehti Hürriyet” gibi adlar vermişlerdir. 1909’da 31 Mart Vakasını takiben isyanı bastırmaya İstanbul’a gelen Hareket Ordusunun Selanik’ten yola çıkmış, Sultan II. Abdülhamid’in tahttan indirildikten sonra Selanik’e sürgüne gönderilmiştir. Fakat Selanik 3 yıl sonra Balkan Savaşları sırasında Yunanların eline geçince İstanbul'a geri gönderilmek zorunda kaldı.
Osmanlı Devleti'nin İstanbul'dan sonra 2. büyük kenti olan Selanik, Balkan Savaşları sırasında, 9 Kasım 1912'de merkezden destek alamayan ve panik içinde dağılan Osmanlı Ordusu'nun direnişinin mümkün olmayacağını düşünen garnizon komutanı Tahsin Paşa Yunan Ordusu'na n şehri teslim etmiştir.