Oluşturulma Tarihi: Ocak 09, 2002 00:00
‘ON üç milyar euro’luk cirosuyla bir numaralı Türk özel şirketinin ‘L’Oreal' veya ‘Lafargue’ gibi Fransız devlere karşı hiçbir kompleksi yok.'Yukarıdaki satırları, dünkü ‘Liberation’ gazetesinin ekonomi sayfasında en baş köşeye oturan ve ‘
Koç Holding’in konkordato durumundaki Fransız firması ‘Brandt’a talip olduğunu duyuran haberden aynen aktardım.Evet evet, Ankaralı bakkal Vehbi Bey'in mahdumları, 5 bin elemanıyla altı fabrikada üretim yapan Frenk işletmeyi almak için cüzdanı açmış durumdalar.Öteki rakiplerin arasında Amerika'nın ‘Whirlpool’u, İtalya'nın ‘Candy’si ve İsrail'in ‘Elco’su var ama en cazip teklifi ‘Koç - Beko’ veriyor.Zaten sendikalar da kendi şirketlerini Türklerin almasını istiyor.Nitekim, masaya sürülen rakkam ibreyi bize döndürdüğü için, tapon fiyata kapatmak isteyen diğerlerinin etekleri tutuşmuş. Hemen arttırıma gitmişler.Düşünün ki, bugün dünyanın yedinci beyaz eşya üreticisi olan ‘Arçelik - Beko’ eğer ‘Brandt’ı da bünyesine katarsa hem Alman ‘BSC’, İsveç ‘Electrolux’ ve Amerikan ‘Whirpool’ sonra dördüncülüğe terfi edecek; hem de Fransız işletme aracılığıyla pazarına bu defa tam balıklama dalacağı AB'ye fiilen üye olacak.Şimdi heyecanla, Nantes Ticaret Mahkemesi'nin vereceği hükmü bekliyoruz.Ve, kararın ‘Koç Holding’ lehinde çıkması için muskamızı tutarken, aynı zamanda, onun şahsında ‘k-o-m-p-l-e-k-s-s-i-z’ Türk burjuvazisini selamlıyoruz!* * *KOMPLEKSİZ burjuvazi! Ne mükemmel bir tanım. Ne sihirli bir deyim.Kimse tereddüt duymasın ki, zaten hanidir Türkiye'yi sırtında taşıyan bu devrimci, bu ihtilalci, bu yenilikçi sınıf aynı zamanda bizim geleceğimizdir.Ondan başka dayanacağımız dal yok! Yalnız iktisadi bağlamda değil, üretim ilişkilerinin üstyapısını oluşturan siyasi ve fikri bağlamda da.Batı'ya oranla tarihi misyonunu bizde daha geç üstlenmiş olan burjuvazi, tıpkı orada olduğu gibi, ülkemizi hem refah parametreleriyle donatıyor, hem de dünyayla bütünleştiriyor. Kendi engin ufkunu bizim merceğimize yansıtıyor.Oysa, bu satırların yazarı da dahil, ‘cinnet yılları’nda, henüz yeni yeni oluşmakta olan burjuvaziyi ‘komprador ve montaj sanayii’ diye aşağılıyorduk.Salaklığımıza, utanmazlığımıza ve de bilhassa cehaletimize doymayalım!Tornavida kullanmasını bilmeden frezenin başına oturulduğu nerede görülmüş ki? Kalay ocağı yokken hangi demir - çelik fırını gökten zembille düşmüş ki?Ve bugün, o burun kıvırdığımız ‘montaj sanayi’ dev bir Fransız işletmeyi almak için rakipleriyle dişediş cebelleşeşerek dünya dördüncülüğüne oynuyor. Komplekssiz burjuvazi, ben kendi hesabıma senden özür diliyorum!* * *‘KOÇ Holding’ tek emsal mi? Ne münasebet! Başka bir örnek vereyim.‘Ümran Holding’, hanidir, Sanayi Devrimi'nde büyük öncü Belçika'nın adını dünya destan etmiş olduğu o ‘Tubemeuse’ boru fabrikaları sahibi değil mi?Bırakın gencecik Pelin Erbil'in sabah Liege sendikasında ücret; öğlen Çin firmasında pipe-line, akşam da Lizbon uçağında sipariş pazarlığına oturmasını; yeni teknolojilere vakıf olsunlar diye Belçikalı kalfalar firmanın Türkiye ünitelerinde staja gönderilmiyor mu? Orada ağızları bir karış açılmıyor mu?Veya aynı şirket hem Avrupa'daki şubesine, hem de Hint üretim birimlerine İstanbul'dan ustabaşı yollayarak, onlara işin raconuna dair ders vermiyor mu? Peynir gemisini lafla değil kompresörlü buzdolabıyla, mikro dalga fırınla, dev ekran televizyonla, çelik sistem kabloyla, milimetrik boruyla yürüten komplekssiz Türk burjuvazi, komplekssizliği sayesindedir ki hem bizi dünyaya açıyor; hem de o dünyanın kıstaslarını bize hayat iksiri olarak şırıngalıyor.Seni tekrar can-ı gönülden selamlıyoruz komplekssiz Türkiye burjuvazisi!Ve, Nantes Ticaret Mahkemesi'nin cuma günü, Fransız ‘Brand’ firmasının ‘Koç Holding’e satılması kararı vermesi için muskamızı tutuyoruz!
button