Güncelleme Tarihi:
Aktaş, iyileşmeyen ya da güç iyileşen yaraların kronik yara olduğunu, bunların mutlaka müdahale gerektirdiğini söyledi. Son yıllarda artış görülen bu tür vakaların en fazla şeker hastalarında görüldüğüne işaret eden Aktaş, hastaların ayaklarında oluşan yaraların bacak kesilmesine kadar gittiğine dikkati çekti.
Travma, trafik kazası gibi olayların dışında görülen bacak kesme vakalarının yüzde 50'sinden fazlasına şeker hastalığının neden olduğunu bildiren Aktaş, "Şeker hastalarının yüzde 15'i mutlaka ayağında yarayla geliyor. Bunun da yüzde 15'inin bacağı kesiliyor. Bacağı kesilen şeker hastalarının üçte birinin diğer bacağı da 5 yıl içinde kesiliyor. Bunlar net ve korkunç rakamlar" dedi.
KRONİK YARALAR ŞEKER HASTALARINDA BÜYÜK SORUN
Bacak kesilme vakaları nedeniyle hastanın yaşam kalitesinin düştüğünü ifade eden Aktaş, şeker hastalığının bacak kesilmesinin yanı sıra böbrek ve gözlere de zarar verdiğini, tedavi edilebilen kanser vakalarının şeker hastasına göre daha şanslı olduklarını anlattı.
Şeker hastalarının yetişkin nüfusun yüzde 13,7'sini oluşturduğunu, bu sayının her geçen yıl arttığına dikkati çeken Aktaş, "Kronik yara büyük sorun olmasına rağmen gereken önem verilmiyor. Çevrenizde kanser, kalp merkezlerini görürsünüz ama yara alanında bir merkez göremezsiniz. Nedeni ise tedavinin güç ve uzun soluklu olması" diye konuştu.
TEDAVİ TEKNİKLERİ
Prof. Dr. Aktaş, şeker hastalarının his kaybı yaşamalarından dolayı ayaklarındaki yaraları çok fazla fark edemediklerini, kendiliğinden de iyileşmeyen yaranın hastayı bacağının kesilmesine kadar götürdüğünü vurguladı.
Kronik yaralara uygulanan tedavi yöntemlerinden bahseden Aktaş, üç tedavi tekniği kullanıldığını kaydetti. Vakum yöntemin Türkiye'de 15 yıldır uygulandığını bildiren Aktaş, basınçlı bandaj yönteminin ise kanın dönmemesine yönelik sorunlarnda kullanıldığını söyledi.
Üçüncü tedavi yönteminin ise yaraya belirli miktarda elektrik verilmesi şeklindeki "elektrik stimulasyonu uygulaması" olduğunu dile getiren Aktaş, "Bu tedavi yöntemlerin hiçbiri tek başına yarayı iyileştirmez. Kronik yara zor iyileştiği için ihtiyacı neyse o tedaviyi uygulamak lazım. Tedavi tekniklerinden birini uygularken yaranın iyileşmesi durabilir, o zaman farklı bir tedavi metodu uygulanır" diye konuştu.
BACAĞIN KESİLMESİNİ ÖNLEYEN TEDAVİ
Aktaş 2000'li yılların sonlarında Küba'da kullanılmaya başlanan ve geçen yıl Türkiye'de ilk defa uygulanan "epidermal büyüme faktörü" uygulamasından başarılı sonuçlar elde edildiğine dikkati çekerek, salgılanan hormonlar tarafından hücrelerin hızlı çalışması ve yaranın hızlı onarılmasının sağlandığını anlattı.
Bu tedavinin pahalı olduğunu, bundan dolayı tedavilere sonuç vermeyen ve bacağı kesilme aşamasına gelen hastalara uyguladıklarını dile getiren Aktaş, şöyle devam etti:
"Geçen yıldan bu yana bacağı kesilme aşamasına gelen 12 hastaya epidermal büyüme faktörü tedavi yöntemini uyguladık, 11 hastanın bacağı kesilmekten kurtuldu. Bir hastaya yaklaşık 16 bin liralık harcama yaptık. Hastanın ayağı iyileşti ancak 2 ay sonra diğer ayağında aynı yarayla geldi. Diğer ayağına da uygulama yapıldı."
YARAYI AÇILMADAN FARK ETMEK ÖNEMLİ
Kronik yara açılmadan fark edildiğinde iyileşmesinin daha kolay olduğunu vurgulayan Aktaş, bu doğrultuda şeker hastalarının her gün, özellikle ayna ile ayaklarını kontrol etmeleri gerektiğini belirtti.
Önemsenmeyen yaraların hayatı tehdit edecek boyuta ulaşabileceğini vurgulayan Aktaş, "ABD'de bir şeker hastasının yıllık tedavi maliyeti 11 bin dolar. Bizde ise ortalama rakamın ne olduğu henüz tespit edilmedi" ifadesini kullandı.
YARAYA YAPILAN YANLIŞ UYGULAMALAR
Prof. Dr. Aktaş, bazen yapılan hatalı uygulamaların yaranın iyileşme sürecini yavaşlattığını, bunu da hastaların yaptığını belirtti. Hastaların cehalet ya da ilgisizlikleri nedeniyle yaraların bazen hızlı büyüdüğünün altını çizen Aktaş, şunları kaydetti:
"Yaranın üzerine bilinçsiz merhem sürmekle yarayı kapatmakla enfeksiyon ve intihapla mücadele edemezsiniz. Sizi hastalandıran üstündeki mikroplar değil, vücudunuzun içindekilerdir. Yara, dışarıdan bakterilerin içeriye girmesini engelleyen ve içerideki buharlaşmayı sağlayan ortamı sağladığınız zaman iyileşiyor. Yani üzerine bir şey sürmenize gerek yok."