Güncelleme Tarihi:
Son Halife Abdülmecid Efendi’nin oğlu Şehzade Ömer Faruk 1898’de doğdu. Önce Viyana’da eğitim aldı. Ardından da Almanların 1752’de kurulan meşhur Prusya Askeri Akademisi’ne gitti. Uzun boylu ve renkli gözlü Şehzade 18 yaşındaydı, Almancası kusursuzdu. Buradaki eğitimi süresince ona Binbaşı Kemalettin Sami Bey eşlik ediyordu. Ayrıca bir Günther Masz adlı Alman askeri öğrenci de ona yardımcı olarak görevlendirilmişti. Şehzade ile vakit geçiren Günther Masz hem Şehzade’ye derslerde ve ödevlerinde yardım ediyor hem de kendince bazı notlar tutuyordu.
‘İNCE VE GÜÇLÜ YAPILI’
Frieburg’taki Alman arşivlerine geçen notlardan Şehzade’nin Berlin’deki hayatına dair renkli detaylar ortaya çıktı. Alman arşivlerinde araştırma yapan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden Doçent Dr. Resul Alkan’ın ulaştığı notlardan birinde, Günther Masz “ince ve güçlü yapılı” diye tasvir ettiği Şehzade Ömer Faruk’un Berlin’in ünlü kulübü Palais de Dance’daki “hafta sonu macerasını” şöyle anlatıyor:
“Evin kapısında ayrılmak üzere olan Şehzade ve Binbaşı (Kemalettin) ile karşılaştım. İkisi de frak ve silindir şapka, havel ceket giyinmiş, sağ gözlerinde bir monokl vardı. Bu, on altı yaşında bir çocuk olarak benim için sadece opera sanatçılarının bana verdiği etkileyici bir görüntüydü. Pazartesi günü Şehzade’den cumartesi gecesini Berlin’in ünlü Friedrichstrasse civarındaki hareketli gece hayatına ayırdığını öğrendim. Linden’e paralel uzanan Behrenstrasse’de moda dünyasının buluşma noktası Palais de Dance bulunuyordu. Burada Şehzade için bir loca ayrılmıştı, bu da onun ve binbaşının insanlarla tanışmasını kolaylaştırıyordu. Sonuçta Şehzade, daha erken olgunlaşmış bir güneyli olarak benden iki yaş büyüktü, bu nedenle bu cumartesi gezintisi gayet anlaşılır görünüyordu. Şehzade anlaşılabilir nedenlerden ötürü, askeri öğrencilere karşı sessiz kalmalıydı. Bunu da yapıyordu ama bana güvendiği için soruma cevap vermek zorunda olduğunu hissetti. Aynı zamanda bende Berlin’de bir gece gezintisine çıkma isteği uyandırdığının farkında değildi...”
TEK İÇEÇEĞİ MADENSUYUYDU
Günter Masz, Şehzade’nin bir akşam yemeğini ise şöyle anlatmış:
“Yemek odasında Şehzade masanın başında oturuyordu. Sıcak yemekler vardı, asla domuz eti yoktu. Tek içecek ise Fachinger madensuyuydu, asla alkol yoktu”