Güncelleme Tarihi:
İstanbul'da bini aşkın anıt ağaç var. Anıt ağaç olmak kolay değil: Çok yaşlı olması yetmiyor, tarihte iz bırakması, yerel kültüre katkıda bulunması ya da estetik olması bekleniyor.
Her yaşlı ve büyük ağaç anıt ağaç değil. Örneğin, Bahçeköy civarında Pirinçli Köyü'ndeki yaşı ve boyu alışılmadık ölçülerde 2.5 metre çapında 50 metre boyunda bir kavak ağacı var. Çok görkemli ama anıt ağaç sayılmıyor. Fatih Camii'nin avlusundaki iki yaşlı çınar da anıt değil.
Orman Fakültesi Orman Amenajmanı Anabilim Dalı Profesörü Ünal Asan şunları söylüyor:
‘‘Anıt ağaç yaş, çap ve boyuyla kendi türünün alışılmış ölçütlerinin üzerinde olmalı. Yöre folklorunda, kültür ve tarihinde özel yeri bulunmalı. Çap ve boy gibi fiziksel özellikler en önemli belirleyiciler. Ama ağaca atfolunan kültürel değer de önemli.’’
Neyzen Tevfik'in sakız ağacı
Bu konuda arayışlara bir örnek Pendik'te kuru gövdesi kalmış bir sakız ağacı. 150 yaşındaki bu yaşlı ağacın altında Neyzen Tevfik ney çaldığı için anıt ağaç sayılıp sayılamayacağı araştırması halen sürüyor.
Prof. Dr. Asan, Üsküdar Meydanı'ndan Doğancılar'a giderken solda birbirine sarılmış olarak büyüyen iki sakız ağacının anıt sayılabileceklerini söylüyor. Halbuki sadece 100 yaşındalar. Ama ilginç görüntüleri, sevgili gibi birbirlerine sarılmış olmaları, onları anıt yapabiliyor.
En yaşlı ağaç hangisi?
Anıt kabul edilsin edilmesin, İstanbul'un en yaşlı ağacı hangisi?
Kocamustafapaşa'da Sümbülefendi Camii'nin avlusundaki selvi, yaklaşık 1300 yaşında ve İstanbul'un en yaşlı ağacı kabul ediliyor.
Ancak Çelik Gülersoy, ‘‘İstanbul'un Anıt Ağaçları’’ kitabında Alibeyköyü'nde Hacı Kazım Keskin Mandırası'ndaki bir çınardan bahsediliyor. Çevresi 12 metre, içi kovuk olan ağacın yaşının 1500 olduğu sanılıyor; bu da ağacı İstanbul'un en yaşlı ağacı yapıyor.
Anıt ağaçlar, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları tarafından tasdikleniyor ve koruma altına alınıyor. Anıt ağaç kategorisindeki bir ağacın budanması için bile Koruma Kurulları'ndan izin alınması gerekiyor.
EN GÖRKEMLİ ANIT AĞAÇLAR
KATİL ÇINAR
(Çengelköy).
Semt sakinlerinin anlattığına göre deniz kıyısına yakın, Karakol'un hemen arka yanındaki bu çınarın en üst kuru dallarından biri kırılarak düşmüş, alttaki çay bahçesinde oturan bir insanı öldürmüş.
Şu anda kalınca bir dalı yere paralel olarak 10-15 metre boyunca uzanıyor. Üsküdar Belediyesi'nin alttan destek olarak birer metre aralıklarla koyduğu demirler de ona hayat mücadelesinde yardımcı oluyor. Yaşı 500'e yakın. Çevresi 6.6 metre, çapı 1.92 metre, boyu 15 metre.
EYÜP SULTAN ÇINARI
(Eyüp Sultan Camii'nin dış avlusu)
İstanbul kuşatma halindeyken Fatih, Emevilerin şehri kuşatması sırasında burada şehit düşmüş Halit Bin Zeyd'in mezarının bulunmasının askerlerine iyi bir moral olacağını düşünür ve hocası Akşemsettin'den yardım ister. Akşemsettin mezarı rüyasında görür, yerini padişaha bildirir. Fatih hocasına mezarın ayakucuna ve başucuna birer çınar dikmesini söyler. Sonra Fatih hocasının doğru söyleyip söylemediğini anlamak için bir plan hazırlar. Silahtar Ağa'ya elindeki yüzüğü verip çınarların tam ortasına gömmesini, sonra da ağaçları söktürüp 20 adım kıbleye diktirmesini emreder. Sonra mezarın bulunduğu açıklanır, padişah bütün devlet erkanıyla gelir.
Ama Akşemsettin, mezarın yerinin doğru olmadığını söyler. Padişah sinirlenmiş görünerek ‘‘Hocam! Mezarın iki çınar ağacının arasında olduğunu söylüyordunuz, şimdiyse burası değil diyorsunuz. Nasıl oluyor?’’ deyince Akşemsettin ‘‘Efendim görüyorum. Bir kulaç altta yüzüğü, iki kulaç altta da mezarı görüyorum’’ der. Kazı yapılır, yüzük ve mezar taşı çıkarılır... İşte bu efsaneye ilham veren çınar, Eyüp Camii'nin dış avlusunda bulunuyor. Çevresi 9 metre, boyu 20.5 metre, çapı 2.87 metre. Ağacın (sağda) yaklaşık 600 yaşında olduğu düşünülüyor.
FATİH’İN TAŞLI ÇINARI
(Gülhane Parkı kapısının karşısı).
Sirkeci'den Sultanahmet'e çıkan yolun ortasındaki bu devasa çınarın çevresi 2 metre 20 cm. Üzerinde bir taş gömülü. Günümüzde bu gömülü taş sökülmüş durumda. Civardaki esnaf bu taşı Fatih'in kıratının sıçrattığına inanıyor. Halbuki ağaç Fatih kadar yaşlı değil, 200, 300 yaşında. 1940 tarihli bir makalede zamanın belediye başkanı Cemil Topuzlu diyor ki: ‘‘Tramvay yolu genişletme çalışmalarında Sultanahmet'e çıkarken yolun sağ tarafındaki mezarlıkta yer alıyordu bu çınar. O taş tam mezarlık duvarının ortasındaydı. Duvarı yıkarken ağaç ortada kaldı. Ağaç büyüdükçe duvardan aldığı o taşı taşımış.’’
AHTAPOT ÇINAR, AĞIL VE ÇİFTE ÇINAR
(Sarıyer, Bahçeköy, Orman Fakültesi, Eğitim Araştırma Çİftliği).
Çayırbaşı'ndan Bahçeköy'e giderken Bilezikçi Çiftliği'nin girişinde hemen sağda yer alıyor, Ahtapot Çınar. Sekiz kollu. Burada bir de ‘‘Ağıl’’ adında bir çınar var. 600-700 yaşında. Şu anda sadece tek gövdesi var. Çevresi 14 metre. Geçen Temmuz ayında kolları düştü. İçi 15 metrekarelik bir oda gibi boş. Eskiden burada koyun besleniyormuş. Yaşı binden fazla. Bir başka ağacın adı da Çifte Çınar. Çayırbaşı'nda Sultansuyu'nda, bentlerin yukarısında. Sultansuyu Gazinosu'na yakın, çeşmenin yanındaki bu devasa ağaç da (solda) 600-700 yaşında.
ŞEHZADE ÇINARLARI
(Şehzadebaşı Camii'nin avlusu).
Cadde kenarındaki çınarın çevresi 3.5 metre. Cami avlusundakilerin de caminin inşa yılında 1542'de dikildiği söyleniyor. Ağaçlar 450 yaşında.
DOĞU ÇINARI
(Anadolukavağı, Midilli Ali Reis Camii'nin bahçesi)
İskeleden sola doğru yürüdüğünüzde karşınıza Midilli Ali Reis Camii çıkıyor. Bahçesinde Doğu Çınarı adı verilen devasa bir çınar var. Çevresi 6 metre, çapı 1.91 metre. Bu çınarın altında sevgililer oturur, birbirlerine şarkı söylerlermiş. Yaşı 200 civarında.
aşıklar çınarı
(Çamlıca). Gazinonun yanında setin üzerinde. ‘‘O ağacın altını şimdi anıyor musun?’’ şarkısına ilham verdiği söyleniyor. Gerçi Yusuf Nalkesen'e ait bu hicaz şarkıya ilham verdiği söylenen başka ağaçlar da var İstanbul'da. Aşıklar Çınarı 300 yaşından fazla. Yine o civarda, Küçük Çamlıca'daki Çilehane Bahçesi'ndeki servi ağacı 450 yaşında.
BEYKOZ’DAKİ 15 ÇINAR
(Beykoz, Akbaba Köyü) Akbaba Köyü'ne giderken Ahmet Rasim'in evinin arkasında cumartesi günleri pazar kurulan yerde, 15 kadar çınar bulunuyor. İçlerinde 5-6 tanesi çok yaşlı. Yaklaşık 300 yaşındalar.
YENİÇERİLER ÇINARI
(Topkapı Sarayı birinci avlusu) Sarayın birinci avlusundaki çınar Fatih döneminden kalma. Gölgesinde yeniçeriler dinlendiğinden Yeniçeriler Çınarı adıyla da biliniyor. Ayrıca ikinci avluda solda çeşme yanındaki çınar da bin yaşlarında. Çevresi 10 metre, içi boş.