A.A
Oluşturulma Tarihi: Ocak 09, 2013 11:52
Afyonkarahisar'da 5 Eylül 2012 tarihinde meydana gelen patlamada şehit olan onbaşı Ahmet Tosun'un eşi Adana'da bir kız çocuğu dünyaya getirdi.
Kayseri'nin Develi ilçesinde bilgisayar öğretmenliği yaparken, kısa dönem olarak vatani göreve giden Ahmet Tosun'un şehit düştüğü dönemde yaklaşık 5 aylık hamile olan eşi Seda Tosun, Adana'da Özel Metro Hastanesi'nde doğumunu gerçekleştirdi.
Anne Tosun, yaklaşık 3 kilo 400 gram ağırlında sağlıklı şekilde dünyaya gelen kızlarına, eşinin askere gitmeden önce koymak istediği “Esma Yaren” ismini verdi. Tosun, kızına her baktığında eşini hatırladığını, sevinç ve hüznü bir arada yaşadığını anlattı.
Şehidin babası Celil Tosun, ilk kız torunlarının dünyaya geldiğini, bunun için çok heyecanlı ve mutlu olduklarını belirtti.
Ancak, mutluluğun yanı sıra hüznü de yaşadıklarını anlatan baba Tosun, “Allah herkese torun duygusunu yaşatsın ama, bir yandan üzgünüz. Babası gitti, mukadderat böyleymiş, inşallah evladı vatan, millet için hayırlı evlat olur. Babasının yerini inşallah tutar” dedi.
Bebeğin sağlının çok iyi olduğunu, daha çok annesine benzetildiğini anlatan Tosun, askeri yetkililerin de kendilerine büyük destek olduğunu belirtti.
6. Mekanize Piyade Tümen ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Sezai Bostancı ile şehit ve gazi biriminin kendileriyle sürekli ilgilendiğini anlatan baba Tosun, “Oğlumun şehitliğinden bugüne kadar sürekli bizle ilgilendiler. Telefonla, eve gelip ziyaretle, hastanenin belirlenmesinde yardımcı oldular” dedi.
Kızının doğumuna yetişmek için izin kullanmamıştı
Baba Tosun, oğlunun 1 Ağustos'ta Samsun'daki birliğine teslim olduğunu, patlamadan yaklaşık 4 gün önce acemi birliğini tamamlayıp Afyonkarahisar'a gönderildiğini anlattı.
Oğlunun yaşaması halinde yaklaşık 15 Ocak tarihinde terhis olacağını anlatan Tosun, “Kızının doğumuna yetişebilmek için acemi birliğinden usta birliğine geçerken izin kullanmadı. Böylece bu ayın ilk haftası Adana'da olmayı planlıyordu” diye konuştu.
Şehidin annesi Raziye Tosun da oğlundan geriye kalan en büyük hatıranın torunları olduğunu belirterek, “Onu hiç yalnız bırakmayacağız. Yaşadığımız üzüntüleri onun gülücükleriyle geride bırakacağız” dedi.
Torunun daha çok gelinine benzetildiğini anlatan anne Tosun, oğlunun çocukluk fotoğrafını göstererek, “Burnu babasına benziyor. Özellikle babasının bebekliğine çok benziyor” diye konuştu.
Şehit Ahmet Tosun'un kayınbabası Mukadder Nazik ise gözyaşlarına hakim olamayarak, “Bir tarafta sevinç, diğer yanda hüzün var. Sevindik ama, üzüntümüz de yoğunlaştı. Sağolsun, askeri yetkililer, komutanlarımız bizleri yalnız bırakmıyor” dedi.
Erkek olsaydı Uhud şehidi Enes Bin Nadr olacaktı
Şehidin yakınları erkek çocuk olması halinde Enes ismi koymak istediğini belirtti.
Adana'da 16 eylül tarihinde Şehit Tosun için düzenlenen törende İl Müftüsü Ahmet Gökce, namazın ardından yaptığı konuşmada, şehidin bir yakını ile konuştuğunu belirterek, şehit Ahmet Tosun'un Enes ismini “Uhud Savaşı”nda şehit olan Enes Bin Nadr'dan dolayı tercih ettiğini anlatmıştı.
Gökce, şöyle devam etmişti:
“Şehidimiz Enes Bin Nadr'ın hikayesini okur. Savaş sonrası Enes Bin Nadr savaş meydanında aranır ama bulunamaz. Kız kardeşi geliyor ve Enes Bin Nadr hazretlerini parmaklarının ucundan teşhis ediyor. Gözleri oyulmuş, burnu ve kulakları kesilmiş ve üzerinde 80 küsur yara ile ruhunu Cenab-ı Hakk'a satmış cennet karşılığında Allah onu satın almış. Şehidimiz de bu hikayeyi okuduktan sonra 'Allah'ım bana bir evlat ver. Adını Enes koyayım. Bu kahramanın adını yaşatayım.' Şimdi öyle bir ruhun sahibi aynen Enes Bin Nadr gibi o özlemin, o hasretin içine girerek bizzat onunla kucaklaşmış oluyor. Şimdi belki Ahmet'imin de gözleri yok, kolları yok, ayakları belki kopmuş durumda. Enes Bin Nadr'ı kat kat geride bırakmış durumda. Yani yeryüzünde cesedinden hiçbir şey belki de kalmamış durumda. Şunu demek istiyorum. 'Enes Bin Nadr gibi yarabbim gözümü, kulağımı, ayağımı bedenimi feda ettim. Uçtu gitti, huzuruna geldim. Senin yoluna bunları feda ettim ve huzuruna geldim' diyebilecek bir kahramanın maneviyatı önünde, ruhu önünde bulunuyoruz.”