Güncelleme Tarihi:
İzmit'in CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı depremden sonra ilk defa konuştu.
İZMİT’İ 11 YILDIR YÖNETİYOR
Yıllardır Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı yaptığı şehri önce 17 Ağustos depremi yerle bir etti. Bu da yetmiyormuş gibi günlerce şehir, söndürülemeyen TÜPRAŞ yangını yüzünden havaya uçma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. CHP'nin sayılı kalelerinden birini koruyordu. Yalnız kalmıştı. Başbakan'la irtibat kuramıyordu. O da televizyon ekranlarından feryat etti. TÜPRAŞ'ın söndürülmesi için ekranda Rahmi Koç'tan yardım istedi. O günden sonra da bir daha konuşmadı. Sefa Sirmen'in kapısını yedi ay sonra çaldık. Karşımızda zehir zemberek bir belediye başkanı bulduk. Doğma büyüme İzmitli Sefa Sirmen'le depremi konuştuk.
17 Ağustos'ta ne yaşadınız?
- Hava aydınlanır aydınlanmaz Vali ve Kolordu Komutanı'yla birlikte Kocaeli'ni askeri helikopterle gezdik. Hasarın yoğun olduğu bölgeleri tespit ettik. Hemen kriz masasını oluşturduk. Kurtarma ekipleri önce Gölcük ve Değirmendere'ye gönderildi. Bu arada kamyon dolusu cesetler geliyor. Nereye defnedeceksin belli değil. Kim olduğu belli değil. Bir yandan İslami şartlara göre gömmek gerekiyor. Morglar doldu. Bursa'dan gelen yardım Yalova'da, Ankara'dan gelen Adapazarı'nda, İstanbul'dan gelen de Körfez'de tıkandı. İzmit depremde çok mağdur oldu.
TÜPRAŞ da üstüne tuz biber ekti sanırım.
- Belediye itfaiyesi TÜPRAŞ'a gönderildi. Saat 11.00'de kontrol altına alındı dönün, dendi. Doğal olarak itfaiye ekipleri kurtarma çalışmalarına katıldı. Saat 14.00'te tekrar itfaiye istendi. Saat 16.00'da da Genel Müdür, ‘‘Derhal burayı terk edin, artık yapacak birşey yok’’ diyerek bölgeyi boşalttı. O sırada kriz masasındaydım. Tam yanımda Vali'ye durumu anlatıyor, ‘‘Sahayı beş kilometre boşaltmamız lazım, her an LPG tanklarına sıçrayabilir’’ diyor. Sinirlerime hakim olamayıp Genel Müdür'e çıkıştım. İtfaiye nasıl terk eder. Ölünecekse orada ölünecek. Savaşta asker ölümü göze almıyor mu? Gerekirse hepimiz bölgeyi kurtarmak için kendimizi feda edeceğiz. Ama talep yöneticiden gelince, Vali bölgenin boşaltılması için kalktı anons yaptı. O sırada enkazdan can çıkartanlar da terk edip gitti. Bu yüzden binlerce insan öldü.
TELEFONLA İŞ OLMAZ
Televizyonda işadamı Rahmi Koç'tan TÜPRAŞ'ın söndürülmesi için yardım etmesini istediniz. Bu Ankara'ya olan kırgınlığınızı belli etmek için miydi?
- Hükümet olayı kavrayamadı. Bu ülkenin Başbakanı felaketi yaşayan bir şehrin kriz masasının başına oturacaktı. Buraya gelecekti. Telefonla iş olmaz. Vehameti Ankara'dan izleyemezsin. İnsanların kaçışına, şehri terk edişine tanık olacaksın. TÜPRAŞ'la uğraşırken amonyak tanklarının da basıncı yükseldi. Bir saat içinde elektrik arızası giderilemeseydi bütün şehir zehirlenecekti. Biz bunları yaşarken Ankara telefonla ‘‘Ne yapalım, vinç gönderelim mi’’ diye soruyor. Valilere talimat üstüne talimat şu şöyle bu böyle. TÜPRAŞ tutuşmuş gidiyor. Yunanistan, Bulgaristan'dan geldiler havadan müdahale edildi falan ama bana sorarsanız bize Allah yardım etti.
TÜPRAŞ'ta ihmal var mıydı?
- Sapanca Gölü'nden su alıyorlardı. Yıllardır Yuvacık Barajı'ndan su verme teklifimizi reddettiler. Zaten Sapanca'nın korunması için oradan su almamaları lazımdı. Pompalar çökünce su kesildi tabii. Yine by-pass yaparak Yuvacık'tan su bağladık. Böyle önemli bir bölgede ve fabrikada felaket anında nasıl önlemler alınacağını önceden hesaplamak lazım. TÜPRAŞ'ın zararı 200 milyon dolar bana göre. Oysa 1 milyon dolarlık bir önlemle bunun önüne geçilirdi.
DEMİREL'LE SIK SIK GÖRÜŞTÜM
O günlerde Başbakan Bülent Ecevit'in sizinle görüşmediği hatta DSP-CHP çekişmesinden bahsedildi.
- Sayın Demirel'le depremden sonra sık sık görüştük. Başbakan'dan depremden önce randevu talep etmiştim. Deprem olunca bu talebimi yineledim. Maalesef kendisine ulaşamadım. Yedi aydır telefonla bile olsa görüşmedik. Yazdığım mektuba da cevap alamadım.
Siyasi bir tavır mı bu?
- İki ihtimal var: Başbakan ya İzmit'i sevmiyor ya da beni istemiyor. İzmit'i bir türlü sahiplenmiyor. Burada vatandaşın içindeyim. Bizzat ben depremzedeyim. İnsanların geleceğe daha bir zindan, daha bir ölüm baktığını görüyorum. Bunları anlatabilsem belki onun da vicdanı sızlardı. Ama bu fırsatı vermedi.
Sizin prefabriklere karşı oluş nedeniniz ne?
- Annem 77 yaşında ve yedi aydır Mehmetçik Çadır Kenti'nde kalıyor. Hiçbir şikayeti yok. Prefabrikten daha kullanışlı. Herkes para verirken boşa gitmesin dedim. İzmitli bu kışı çadırlarda geçirirdi. Kalıcı konutlar da şimdiye kadar teslim edilmiş olurdu. Ne kendileri yaptı ne de bize yaptırdılar. 29 metrekarelik prefabrikleri tanesi beş buçuk milyara mal ettiler. Tuvalet, yemek, yatak aynı yerde. Üstelik on kişi bir odada aylarca belki de yıllarca yaşayacak.
Hükümet neden ille de prefabrik dedi sizce?
- Depremde bile siyaset yapıldı. Birileri kayırıldı. Güçlendirilmek istendi. Başbakan bu prefabriklere mani olabilirdi.
HAKSIZ YERE SUÇLANDIK
Büyükşehir Belediyesi ölü sayısını arttırmakla da suçlandı. Bu olayın aslı neydi?
- Vilayet yabancı dil bilen birini istedi. Bu personelim de ODTÜ mezunu üç lisan bilen pırıl pırıl bir genç. Kendisi de depremzede. Çocuk 24 saat uyumadan görev yapıyor. Gelen ölü-yaralı sayılarını bilgisayara geçiyor. Bir komiser gelip son sonuçları istiyor ve Vali'nin haberi olmadan Ankara'ya fakslıyor. Bir baktım Başbakan televizyonda, bizi gelirimizi arttırmak için ölü sayısını yüksek göstermekle suçluyor. Böyle birşeyi nasıl söylersin?! Sonra bu gencin günahı olmadığı, bilgileri doğru geçtiği ortaya çıktı. Başbakan aleyhine dava açacaktı vazgeçirdim. Herkes kendi yaptığından utanır dedim. Buna bile tenezzül ettiler.
Peki İzmit'in ölü sayısı doğru mu?
- Son bilgiye göre 9 bin 700 civarında. Bence bilinmeyen 5 bin ölü daha var. Bunun nedeni şu. Bazı yerlerde bütün aile birden öldü, enkaz altında kalan oldu. Bazı aileler de ölüsünü alıp şehir dışına çıktı. Bunlar kayda girmedi. Şimdi şimdi ölü başına para, veraset gibi konular nedeniyle yeni başvurular oluyor. Devlet ölü sayısını düşük gösteriyor demiyorum. Önümüzdeki günlerde ölü sayısının artacağına inanıyorum.
Depremin sıcak günlerinde sağlık durumunuzun iyi olmadığı da söylendi. Doğru muydu?
- Gergindim tabii. İnsanlar geliyor komşusu enkaz altında vinç istiyor. Sesi geliyor diyor. Tutup kolumdan çekiştiriyor. Bu mücadele sürerken yarını düşünmeye çalışıyorsun. 36 saat hiç uyumadım. 39 akrabamı Gölcük'te kaybetmiştim ama kefenli mi gömüldüler, vinç altında mı ezildiler bilmiyordum. Ama hizmet etmek zorundaydım. Vali ve komutanla birlikte çok zor günler geçirdik.
ECEVİT YA BENİ SEVMİYOR YA İZMİT'İ
Başbakan felaketi yaşayan şehirde, kriz masasının başında olmalıydı. Yedi ay geçti onunla bir kez bile telefonda konuşmadım. Mektup yazdım, cevap vermedi. Sayın Ecevit ya İzmit'i sevmiyor ya da beni.
BİLİNMEYEN 5 BİN ÖLÜ VAR
Bence İzmit'te daha bilinmeyen 5 bin ölü var. Şimdi şimdi veraset gibi konular nedeniyle yeni başvurular oluyor. Devlet ölü sayısını düşük gösteriyor demiyorum. Ama ölü sayısının artacağına inanıyorum.
ONBİN KONUT YAPACAĞIM
‘Devlet kalıcı konut yapacağını ve ekim ayında teslim edeceğini söylüyor ama hálá kamulaştırma yapılmadı. Kocaeli'nde yıkılan konut sayısı 60 bin. 15 binini devlet yapsa, 45 bin konut açık var. Depremden 20 gün sonra devlete bir proje sunduk. 50 bin konut için hazine garantisi istedik. İzin verselerdi şimdi depremzedeler konutlarındaydı. Şu anda 10 bin konut için ihale açtık. 5'i yabancı 46 firma dosya aldı. 39'u teklif verdi. 110-120 dolarlık taksitlerle depremzedeleri 75 metrekarelik bir daire sahibi yapabileceğiz. Evler iki yıl içinde de bitecek.’
VELİ GÖÇER’DEN BETER OLURDUM
‘11 yıldır başkanlık yapıyorum. Bir tek projem hasar görseydi, Veli Göçer'den daha kötü duruma düşürürlerdi beni. Depremden 12 saat sonra su verdim. 24 saat sonra doğalgaz verdim. İnşaatına depremden önce başlanan 3 bin konutu sıva çatlağı olmadan teslim ettim. İzmit için bundan sonra yapmak istediğim tek şey Büyükşehir Belediyesi sınırlarını genişletmek. İzmit yeniden planlanıyor. Sanayi bölgesinden uzaklaşmak isteyen insanlara yeni yerleşim alanları, iş ve ticaret merkezleri açmak lazım. Bizi dar bir alana mahkum ettiler. Yıllardır dilimizde tüy bitti ama dinleyen yok. Büyükşehir'in sınırları genişletilsin ben istifaya hazırım.’
SAVAŞTA PARTİCİLİK YAPTILAR
‘Depremde en büyük darbelerden birini de Bayındırlık Bakanlığı'ndan yedik. 7 aydır belediyelerin kasasına para girmiyor. Giderler ise iki kat arttı. İller Bankası'ndan aldığınız payı arttıracağız dediler. Katsayı oranları çıkarttılar. Bir baktık ki, bütün altyapıyı yapan Büyükşehir'in payı yalnızca bir kat arttırılmış. MHP'li Körfez Belediyesi'nin payı beş kat. CHP'li Değirmendere'nin yarısı göçtü payı iki kat, yanındaki MHP'li Halıdere ve Ulaşlı'nın beş kat. Hiç deprem yememiş MHP'li Şekerpınar'a beş kat, CHP'li Çayırova'ya bir kat. Depremle alakası olmayan MHP'li Kandıra'ya beş kat, CHP'li Saraybahçe'ye iki kat. Savaşta particilik olur mu? Deprem de bir savaş ama particilik yapıldı işte.’
17 AĞUSTOS GECESİ
Hacı Bektaşi Veli'yi anma töreninden yeni dönmüştüm. Ailem Kirazlıyalı'daki denize sıfır iki katlı evdeydi. Bir süre eşimle balkonda oturup sohbet ettik. Yeni yatmıştık ki, deprem başladı. 45 saniyenin bu kadar uzun olabileceğini hiç düşünmemiştim. İnsan ilk anda çocuklarını düşünüyor.
Sonra 11 yıldır belediye başkanı olduğu şehrin çöktüğünü, yok olduğunu hissediyor. Deprem bitince bahçeye çıktık. İşte o sırada TÜPRAŞ'ta patlama oldu. Sonra deniz önce bir süt gibi kabardı. Sonra çekildi ve karşı kıyıyı, Gölcük ve Değirmendere'yi bastı.