Oluşturulma Tarihi: Mart 02, 2005 00:00
HAYATIMIN 20 yılı Ankara’da geçti. Bu şehre ne zaman kar yağsa, bana beraberinde mutluluk getirir.Dışişleri Konutu’na uzunca bir süredir gitmemiştim.Girişte, bir terör saldırısına karşı iki kuvvetli bariyer inşa edilmiş.Eskiden beri bu binanın iç dekorasyonu, 20 metre yukarıdaki Başbakanlık Konutu’nunkinden daha zevklidir.Piyanolu salonda, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ü beklerken, özel danışmanı Gürcan Türkoğlu ve Dışişleri Sözcüsü Namık Tan ile sohbet ediyoruz.* * *Gül daha içeri girerken Sedat Ergin’in sakalına takılıyor.Sedat geçirdiği rahatsızlıktan sonra, bana sorarsanız biraz tembellikten sakal bıraktı.Hürriyet kamuoyu ikiye bölünmüş durumda. Kimi iyi, kimi yakışmamış diyor.Abdullah Gül de Sedat’ın sakalını çok beğendi.Sedat, içindeki Coşkun Kırca ekolü diplomatın da etkisiyle, haftanın en az beş günü lacivert takım elbise giyer.Ama dün nedense üzerinde nefti yeşile kaçan çizgili bir takım elbise vardı.İçine aynı kumaştan bir de yelek giymişti.* * *Gül, hemen gözlemini yaptı:‘Çok yakışmış. Bizim Kayseri’nin Kazancılar Çarşısı’nın manifaturacıları vardır. Çok iyi, başarılı ve tok insanlardır. Böyle yelek de giyerler. Aynı onlar gibi olmuşsun.’ Geçen hafta İstanbul’daki gecede konu yine açılmıştı. ben, ‘Sedat’ın sakal duasını kim okuyacak’ diye sorduğumda, Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, ‘Ben okurum’ demişti.* * *Ama Gül aynı fikirde değildi.Dua için onun adayı, AKP İstanbul Milletvekili ve Grup Başkanvekili Prof. İrfan Gündüz’dü.Gündüz ilahiyat profesörü. Aynı zamanda Mısır’daki Ayn-ı Şems Üniversitesi’nde misafir öğretim üyeliği yapmış.Bu şakalardan sonra Ankara’ya bakan yan salondaki kahvaltı masasına geçiyoruz. Tam karşımızda hálá yağmakta olan kar altında daha da güzelleşen genç çam ağaçlarını görüyoruz.O sırada hemen alt taraftan bir müzik sesi geliyor.Konut’un yanındaki okulun zil sesiymiş. Artık bildiğimiz zil sesinin yerini, bu müzikli uyarı sistemi almış.* * *Dışişleri Bakanı ile güzel bir sohbet yaptık.Büyük bölümünde teyp kullanmadık.Çünkü bazı çok hassas konuların yazılmamasını istedi.Tabii en çok konuştuğumuz konuların başında ABD ile ilişkiler geliyordu.Şu cümlesi aklımda kaldı:‘Biz çok odaklı dünyada kavga etmedik, şimdi tek odaklı dünyada niye edeceğiz?’Kısacası dün Dışişleri Konutu’nda yaptığımız kahvaltı, hem esprili ortamı, hem de gazetecilik açısından çok verimliydi.
button