Güncelleme Tarihi:
GSÜ İletişim Fakültesi’nin altı yıldır akademik dönem başında gerçekleştirdiği açılış dersinin bu yılki konuşmacısı Sedat Ergin, konuşma davetini aldığında, meslekteki kırk yılına dair bir değerlendirme yapmayı planladığını ancak Hürriyet binasına ve gazeteci Ahmet Hakan’a yapılan saldırılardan sonra öncelikli konunun gazetecilerin can güvenliği olduğunu ifade etti. Gazete binasına yapılan saldırıların siyasi iktidar tarafından hâlâ güçlü bir şekilde kınanmadığını belirten Ergin, bu kınamanın mutlaka yapılması gerektiğinin altını çizdi: “İlk saldırıdan sonra hükümetten ilk kınama üç gün sonra Numan Kurtulmuş'tan geldi. İlk başta gelseydi belki bunlar yaşanmazdı”.
Geçmiş dönemleri de basın özgürlüğü açısından değerlendiren Ergin, 12 Eylül baskı dönemini de gazeteci olarak yaşadığını ama o zaman darbe gibi olağanüstü bir durumun söz konusu olduğunu, askerin demokrasi iddiası olmadığını ve normale dönüleceği umudunu taşıyabildiklerini söyledi. Ergin, seçimlerin gerçekleştirilmesi, sivil hükümetlerin kurulmasıyla gerçekten de bir rahatlama yaşandığını ifade ederken yakın tarihe baktığımızda 1999 Helsinki Zirvesi ve AB'ye tam üyelik sürecinin Türkiye'de basın özgürlüğü açısından çok önemli olduğunu düşündüğünü ekleyerek 2007’den sonra reformların rafa kalktığını ve basın üzerindeki baskının arttığını dile getirdi: “90'lı yıllarda siyasileri eleştirmek mümkündü, ordu eleştirilemiyordu ama o da aşıldı. Bugünse sivil otoriteye eleştiri sıkıntı yaratıyor.”
“Büyük hayal kırıklığı”
Ergin, Ahmet Hakan’a yönelik saldırıyla ilgili olarak da şunları söyledi: “Şiddet alışık olduğumuz bir şey değil. Anayasada devlet basın özgürlüğünü koruyacak tedbirler alır diyor ama devlet görevini yerine getirmiyor. Bu atmosfer, şiddetin kutsanması, Türkiye'de basın özgürlüğü üzerinde muazzam bir baskı yaratıyor. Gazetecilere yönelik şiddet aynı oranda fikir, ifade özgürlüğünü de tehdit ediyor. Devlet katında şiddet kullanılmasına, şiddetin meşrulaştırılmasına kuvvetli eleştiri gelmezse olayların devam edeceğini düşünüyorum.”
Kırk yıllık gazetecilik hayatından sonra bugün gelinen noktada koruma alıp almamayı düşünmek zorunda kaldığını belirten Ergin, bu durumu da “gazetecilik açısından büyük bir hayal kırıklığı” olarak niteledi.
Çekişmeli bir ilişki
Her demokraside gazetecilerle siyasi iktidar arasında çekişmeli bir ilişki olması gerektiğini; basının iktidarı denetleme görevini yerine getirirken eleştirel olmasının normal olduğunu belirten Ergin, sorulan bir soru üzerine Doğan Grubu'nun hedefte olmasının nedeninin eleştiri özgürlüğünden vazgeçmemesi, bağımsız çizgiyi koruması olduğunu belirtti. Salondan gelen bir diğer soru, sosyal medyada Hürriyet’in geçmiş dönemlerdeki yayın çizgisinden dolayı bugün yaşadığı saldırıların da “Hürriyet’e müstahak” biçiminde değerlendirildiğinden bahsederken Ergin, geçmiş dönemin çeşitli hatalarını herkesin kabul ettiğini, gerekli eleştirileri yaptıklarını ancak bu örneklerin bugün yaşanan saldırıları meşrulaştırmayacağını ifade etti ve böylesi bir mantık yürütmenin çok daha kötü noktalara varabileceğinin altını çizdi.