Güncelleme Tarihi:
Bucak'ın katılmadığı İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada tanık olarak ifade veren Hatipoğlu, 1992 ile 1995 yılları arasında Diyarbakır İl Jandarma Alay Komutanı olarak görev yaptığını söyledi.
O dönem Diyarbakır ve Şanlıurfa-Siverek bölgesinde terör örgütü üyelerinin yol kesme eylemi yaptığını ifade eden Hatipoğlu, Sedat Edip Bucak'ın akrabalarının da gönüllü köy korucusu olduğunu hatırlattı.
Bu korucuların faydalı olduğunu ve yolun güvenlik altına alındığını kaydeden Hatipoğlu, Sedat Edip Bucak'ın organize ettiği köy korucularına 200 kadar silah dağıtıldığını ifade etti. Hatipoğlu, bu korucuların bazı operasyonlarda da kullanıldığını ve kendilerine hiçbir güvenlik sorunu yaşatmadıklarını söyledi.
ABDULLAH ÇATLI
Koruculuk sistemiyle olayların durma noktasına geldiğini anlatan Eşref Hatipoğlu, 1993 yılının baharında, dönemin Asayiş Kolordu Komutanı (emekli) Korgeneral Hasan Kundakçı, Şanlıurfa Jandarma Alay Komutanı, bazı kaymakamlar, Siverek Jandarma Bölük Komutanı, bazı subaylar ile Siverek'e giderek Sedat Edip Bucak'ı ziyaret ettiklerini anlattı.
Burada, Siverek'e 5-6 kilometre uzaklıkta su kenarında ağaçlık bir yerde beraber öğle yemeği yediklerini ifade eden Hatipoğlu, çeşitli sohbetler ve konuşmalar yapıldığını belirtti. O sırada Emniyet Genel Müdürlüğü için çalışan eski sınıf arkadaşı emekli Yarbay Korkut Eken'in de orada olduğunu söyleyen Hatipoğlu, Eken'in kendisini bir kişi ile tanıştırdığını belirtti.
Eken'in kendisine bu kişinin iş adamı olduğunu, çok büyük istihbarat faaliyetlerinde bulunduğu, bu istihbaratlar sonucunda büyük operasyonlar yapıldığını söylediğini ifade eden Hatipoğlu, “Susurluk” olayından sonra basında fotoğrafları çıkınca, tanıştığı kişinin Abdullah Çatlı olduğunu öğrendiğini anlattı.
Cumhuriyet savcısının, Bucak'ın kanun dışı bir faaliyetini duyup duymadığını sorduğu Hatipoğlu, duymadığını söyledi.
Hatipoğlu ayrıca, Bucak'ın tehdit altında olmasına rağmen kesinlikle terör örgütüne “yeşil ışık” yakmadığını söyledi.
KARAR GELECEK CELSE
Mahkeme heyeti, daha önce dinlenilmelerine karar verilen ve aralarında 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş'in de bulunduğu tanıklar için Ankara Ağır Ceza Mahkemesine yazılan talimatın tekrarlanmasına ve zaman aşımı süresinin dolacak olması dikkate alınarak faks da kullanılmasına karar verdi.
Mahkeme heyeti, tanıklar arasında bulunan eski başbakanlardan Tansu Çiller'in ifadesi için ise Kuşadası Asliye Ceza Mahkemesine talimat yazılmasına ve zaman aşımı süresi nedeniyle işlemin çabuklaştırılarak talimat cevabının faksla istenmesine hükmetti.
Zaman aşımı süresinin dolmaması için gelecek celse kararın verileceğini belirten mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
Kaldırılan İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, Susurluk'ta 3 Kasım 1996'da yaşanan trafik kazasının ardından dönemin DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak hakkında, TBMM tarafından dokunulmazlığının kaldırılması üzerine “gıyabi tutuklama kararıyla aranan Abdullah Çatlı'nın yerini bildiği halde yetkili mercilere haber vermeyerek saklamak”, “cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak” ve “vahim nitelikte silah bulundurmak” suçlarından 11 ile 20 yıl arasında ağır hapis cezası istemiyle dava açmıştı.
Bucak'ın 18 Nisan 1999'da yeniden Şanlıurfa Milletvekili seçilmesi üzerine yargılaması 3 Mayıs 1999 tarihinde durdurularak dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle dosyası yeniden TBMM'ye gönderilmişti.
3 Kasım seçimlerinde milletvekili seçilemeyen Bucak'ın dosyası, TCK'nın 313. ve 314. maddelerinin DGM kapsamından çıkarılması nedeniyle İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti.
Davayı, 26 Haziran 2003 tarihinde karara bağlayan mahkeme heyeti, Bucak'ın, ”cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak” suçlamasından beraatına, diğer suçlamalara ilişkin ise “Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun” kapsamında davanın kesin hükme bağlanmadan ertelenmesine karar vermişti.
Kararı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesinin bozma ilamında, “Bucak'ın TCK'nın 313. maddesinin 2, 3 ve 4. fıkraları uyarınca mahkumiyeti gerekirken dosya içeriğine uygun olmayan gerekçeyle beraatına karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği” kaydedilmişti.
Bunun üzerine yeniden yapılan yargılamanın 29 Mart 2005 tarihli duruşmasında esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Orhan Erbay, daha önce verilen beraat kararının yerinde olduğunu belirterek, mahkemenin eski kararında ısrar etmesini istemişti.