Güncelleme Tarihi:
Deprem faciasını Adapazarı'nda tüm boyutlarıyla yaşayan ve küçücük omuzlarında metanetle taşıyan 13 yaşındaki Seda Şimşek, doğup büyüdüğü kenti bir daha görmek istemiyor. Yaşadığı ve depremi tanıdığı Adapazarı'na artık kesinlikle dönmek istemeyen Seda, ölümlerinden henüz haberdar olmadığı anne, baba, babaannesi ve 4 yaşındaki kardeşini özlüyor. 17 yaşındaki ağabeyiyle birlikte enkaz altından çıkarılan Seda, her şeyden habersiz onlarla tekrar biraraya gelecekleri günleri hayal ediyor.
Erenler Sitesi'ndeki 4 katlı apartmandaki dairelerinde şiddetli rüzgara benzeyen bir sesle uyanan Seda, önce ne olup bittiğini anlayamadı. Depremin adını duymuştu, ama ne olduğunu bilmiyordu. Deprem, filmlerin ürperten sahnelerinden biriydi onun için sadece. Şiddetli sarsıntı ağabeyiyle paylaştığı odasına astığı tabloları düşürdü yere önce. Ranzadan kalkmaya çalıştı. Başını vurdu, başaramadı... Üst ranzada yatan ağabeyin üzerine duvar yıkıldı, ağabey de ranzasıyla Seda'nın üstüne. Küçük kardeşinin, ‘Kurtar beni anne’ diye bağıran sesini duydu birara. Düşen vitrinin sesi, miniğinkini bastırdı. Ne anne, ne baba ne de büyükanneden ses geldi.
Derken dışarda kurtarma çalışmaları yapanları duydu. Bağırmaya gücü yetmedi. Ağabeyi seslendi kurtarıcılara. 1 saat sonra da çıkarıldı. Dışardaki seslerden kepçenin getirildiğini anladı. Ağabeyi müdahale etti, ‘Orada kardeşim var’ diyerek. Vazgeçildi kepçeden. Biranda bağırmaya başladı ve sesini duyurdu. Sıkışan ayaklarını kurtarmak zor oldu. Sonunda depremden 10 saat sonra enkaz altından çıkarıldı. Yani ikinci kez doğdu.
İLKYARDIM MACERASI
İlkyardım için devlet hastanesine götürüldü. Ayağındaki kum, kan dahi temizlenmeden alçıya alındı. Serumlar takıldı. Oradan depremden sağ kurtulan amcasının yanına götürüldü. Geceyi dışarda geçirdiler. Ailesinden uzakta geçirdiği ilk geceyi ‘‘Sabaha kadar uyuyamadım. Deprem aklımdan, kardeşimin sesi kulaklarımdan hiç gitmiyordu. Ağladım sürekli’’ diye anlatan Seda, aynı gün İstanbul Tıp Fakültesi'ne götürüldü. 4 saat bekledikten sonra bu kez Haseki Hastanesi'ne taşındı. Seda, ‘‘Acildeki doktorlar, ayağım böyle pis şekilde alçıya alındığı için çok kızdılar. Biraz daha geç kalsaydım kangren olabileceğimi söylediler. Ameliyat oldum. Tekrar olacağım’’ diye anlattı macerasını.
DEPREM KORKUNÇ
Seda aslında hatırlamak istemediği depremi şöyle anlatıyor: ‘‘Deprem çok şiddetli, tehlikeli ve korkunç. Yıkılmasından değil de sesinden çok etkilendim. Şiddetli rüzgar gibi. Sonra da binaların yıkılması sesi. Ateş yağıyordu sürekli yukarıdan. Hastaneye giderken baktım, sokakta sadece bizim evimiz yıkılmış. Oralara dönmek istemiyorum’’
Depremin sesini sürekli duyduğunu belirten Seda, beklenmedik bir olgunlukla ‘‘Ama iyileşmem için güçlü olmam lazım. Çaba harcıyorum. Ben güç olayım ki annemle bababa, kardeşlerime kavuşayım. İyileşsinler. Artık İstanbul'da oturalım istiyorum’’ diye konuştu.
MALDA GÖZÜM YOK
Teyzesinin hastanede refakat ettiği Seda'yı ziyaret eden ağabeyi gerçeği söylenmediği için, anne, baba, kardeşi ve büyükannesini merak ediyor. Seda, ‘‘Bir çek yat, bir de halı bize yeter. Malda hiç gözüm yok. Eşya alınır yerine gelir. Ama canı mağazadan alamazsın. Allah göstermezin anneme birşey olsa nerde bulurum? Nerden annemi alırım?’’ dedi.
ÇOCUKLUĞUNU YAŞAYAMADI
Anaokulu öğretmeni olmayı çok istediğini anlatan Seda, ‘‘Çocukları seviyorum. Ben bazı sorunlardan dolayı hiç çocukluğumu yaşamadığım için belki. Değişik değişik sorunlarla karşılaştım çocuk halimle. Aslında şimdi bile kendimi çok büyümüş hissediyorum’’ diye konuştu. Seda'nın en büyük hayali ise depremle enkaz altında kalan tüm insanların sağsağlim kurtarılması.