Güncelleme Tarihi:
MARAŞ’TA DEDE SÜRPRİZİ
DEVLET HEPSİYLE BARIŞMAK ZORUNDA
“Çözüm süreci aslında bir tek Kürt meselesiyle ilgili değildi. 100 yıllık süreçte açılan yaraları kapatma süreci aynı zamanda. Onun için çözüm süreciyle birlikte biz Alevi çalıştaylarını da başlattık. Eskiden devlet Süryanileri, Ortodoks Rumları, Ermenileri, Alevileri, Milli Görüşçüleri, Süleymancıları potansiyel tehdit görürdü. Devlet bunların hepsiyle barışmak zorunda.
MAHÇUPYAN EN ÜST GÖREVE GELEN GAYRİMÜSLİM
Ben Etyen Mahçupyan’ı niye Başdanışman yaptım. Etnik ve dini kimlik benim için önem taşımıyor. Müslüman Türk de olsa alırdım. Çünkü gerçek bir aydın, gerçek vicdan sahibi bir isim. Ama Etyen Mahçupyan, Cumhuriyet tarihi döneminde devlette en üst düzey unvan almış biri olacak. Yanlış anlaşılmasın, Ermeni kimliği dolayısıyla yapmış değilim ama böyle bir sonuç doğal olarak ortaya çıkıyor.
TAMİR SÜRECİ
Bunların hepsi tamir süreci. Ulus devlet oluşumu esnasında, kimlerin gönülleri kırıldıysa, kimler devletle aidiyet bağı kurmak istiyorsa, o kesimlere devlet olarak görevim el uzatmak. Benim başbakan olarak görevim, bu aidiyetin zayıfladığı herkesle yeni bir aidiyet bağı kurmak. Onun için çözüm sürecinde çok samimiyiz. Aleviler ile gayri Müslimlerle ilgili konularda çok samimiyiz.”
ALEVİ BAŞBAKAN DA OLUR
Davutoğlu, “Türkiye’de Alevi biri başbakan olmaz algısı var” denilmesi üzerine de şunları söyledi:
“Yok böyle birşey, birisi böyle desin önce ben karşı çıkarım. Türkiye’de bütün haklara her vatandaş sahiptir. Kılıçdaroğlu’nu eleştirirken mezhebi kimliğini öne çıkarmak aklımdan dahi geçmedi, çıkarmadım. Onun da geçmemesi lazım. Ama o, sık sık bize Sünnicilik yaptığımız iddiasında bulunuyor. Ben böyle birşeyi itham dahi etmedim. Beşar Esad ile hukukumuz iyiyken, birlikte tatil yaparken de Sünniydim. Sünniliği 4 senede keşfetmedim ki. Bir anda, bizi dışarıda mahkum etmek için uluslararası çevrelerle işbirliği içinde bize birşey atfetti. Artık söylemekten dilimde tüy bitti. Neo Osmanlıcılık gibi bir düşüncemiz yok.”
Seçimler zamanında yapılacak
Davutoğlu, 2015 seçimlerinin planlandığı gibi Haziran’da yapılacağını belirtirken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile Kılıçdaroğlu’nun başarısız olması durumunda liderliği bırakması gerektiğini savundu. Davutoğlu şunları söyledi:
“Türkiye’de bakın, bunu olumlu-olumsuz bulursunuz, siyasi istikrarsızlığın göstergesi sayarsınız ama Avrupa’da siyasetçilerin siyasi ömürlerine bakın, hiçbir yerde başarısızlıkları bu kadar devam edegelmiş kimse yok. Bizde başarısızlıkta bir süreklilik var ama lider devam ediyor. Bunun görüldüğü başka bir örnek yok.”
Davutoğlu, “Sizin başarı kriteriniz tek başına iktidar mı” sorusu üzerine de şöyle konuştu:
“AK Parti’de başarılı bir süreklilik var. Buna rağmen üç dönemi getiriyoruz. Başarılı olursam 3 dönem sonra ben de bitireceğim. Başarının kriteri olmaz. Başarı olduğunda herkes tarafından hissedilir. Olmadığında da ‘ben başarılıyım’ desen de bir anlamı yok. Başarılı olanın bunu ispat etmeye ihtiyacı yoktur. Çünkü herkes görür bilir. Halkın başarılı olarak gördüğü her şey başarıdır. Meydan okuyarak söylüyorum, niye Kılıçdaroğlu meydanlara çıkmıyor? Normalde benim rahat rahat Ankara’da oturup işimi yapmam lazım, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin meydanlara çıkıp beni rahatsız etmesi lazım. Niye onlar meydanlarda yok da biz varız. Vatandaş sana sarıldığında, senin yüreğin onun yüreğine değdiğinde siyaset başlıyor. Başarının ölçüsü alanda halkla yüzleştiğin zaman ortaya çıkıyor zaten.”
Medyaya fotoğraf sitemi
Davutoğlu, yaşanan günlerin, “çok dikkatli olunması gereken” günler olduğunu vurgularken, şehit askerlerin fotoğraflarından dolayı medyaya sitem etti. Davutoğlu, “Basın özgürlüğü tabii ki herkesin hakkı. Fakat mesela dünkü cenazelerin fotoğrafının yayınlanmaması lazım. İnsan üzülüyor, o insanların aileleri var. Hiçbir batı gazetesinde böyle bir fotoğraf göremezsiniz. Öyle bir etik otosansür var ki.. Halkı galeyana getirmenin ne anlamı var. Tam da o cinayeti işleyenleri koz vermek” dedi.
KOBANİ’DE YALNIZ KALIRLAR
HDP’nin açıklamasının “çok çirkin” olduğunu belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şuna güvenmemeleri lazım: Nasıl olsa Suriye’de kaos var. PKK ve PYD, IŞİD’e karşı mücadele ediyor diye meşrulaşıyor. Aslında ne kadar gayri meşru oldukları bu son cinayetlerle de ortaya çıktı. Türkiye’ye rağmen Türkiye’nin sınırlarında hiçbir şey olmaz. Bunu herkesin görmesi lazım. Bu anlamda çözüm süreci ile Kobani’yi ters bir denkleme oturtmaya çalışıyorlar. Biz Kobani’ye yardım etmeye çalışırken onlar içerde tekrar şiddet ortamını tahrik etmeye kalkışırlarsa Kobani’de de başka her yerde de yalnız kalırlar. Onun için herkesin muhasebe yapma zamanı.”