Güncelleme Tarihi:
AK Parti 2002'den bu yana sürdürdüğü düzenli iletişim çalışmalarının meyvasını toplarken, diğer partilerin 2 aylık yoğun reklam kampanyaları amacına ulaşamadı. Referans Gazetesi'nin haberine göre, ünlü reklamcılar Alinur Velidedeoğlu'nun CHP kampanyası ve Ali Taran'ın DP kampanyası en büyük hüsranı yarattı.
PARTİLERİ BAŞARI VE BAŞARISILIĞA GÖTÜREN YOL... FOTO-ANALİZ İÇİN TIKLAYIN
AKP ORGANİK BİR VARLIK GİBİ ÇALIŞIYOR
3 seçimdir aynı ajansla çalışan AK Parti, düzenli olarak yaptığı kamuoyu yoklamaları, saha araştırmaları ve reklamlarıyla sandık başında iletişim kozunu oynadı. Sita Politik İletişim Genel Müdürü Suat Özçelebi, 2 yıldır iletişim kampanyasını yürüten AK Parti ile diğer partilerin farkını şöyle açıklıyor: "2002'den gelen bir sürecin üstüne tuğla koydu ve seçmenin önünde bir resim inşaa etti. Oysa diğer partiler çok geniş bir alanı çevreleyebilmek için tuğlaları yani mesajlarını dağıtmak zorunda kaldılar". AK Parti'nin yükselişinde iletişimin büyük rol oynadığını belirten Özçelebi, partinin organik bir varlık gibi çalıştığını söylüyor. Bilgi ve araştırma temelli bir iletişim stratejisiyle oy oranını yükselten AK Parti için uzmanların ortak görüşü seçim dışında bile sahada varlık göstermesi.
CHP'NİN NEGATİF KAMPANYASI İŞE YARAMADI
Diğer taraftan seçimlerin ikinci partisi CHP son dönemde ağırlık verdiği AKP karşıtı reklamlarla aradığını pek bulamamış gibi görünüyor. Uzmanlara göre CHP bu reklamlarla kendisini destekleyen kitleleri tekrar tekrar kazanmaktan öteye gidemedi. Suat Özçelebi de negatif kampanyanın sürekli rakibi öne çıkarma riski taşıdığına dikkat çekiyor. İlanlar her ne kadar yaratıcı veya etkileyici olarak değerlendirilse de verdiği mesajın yalanlamadan öteye geçememesi partinin ayaklarını yere bastıramadı. Belki de CHP'nin bir parti olarak vaatlerini, hedeflerini ortaya koymaması da seçmende 5 yıldır mecliste yaşanan gerginliği sona erdirme isteği uyandırdı.
CHP'nin seçimlerden umulanın aksine düşük bir oy oranıyla çıkması doğrudan reklamlara bağlamak mümkün değil. Ancak sandıklar partinin hem kürsüde hem de ilanlarda kendini anlatamadığını gösteriyor. Özçelebi'ye göre bunun sebebi CHP'nin seçmen kitlesini doğru tanımlayamamış olması. "CHP reklama para gömeceğine araştırma yapsaydı mitinglerin profilini çıkarırdı ve ona göre daha uygun bir strateji yakalayabilirdi" diyen Özçelebi, negatif kampanya yerine asıl ihtiyaçları ortaya koyan bir reklam çalışmasının daha verimli olacağını savunuyor. Özçelik hiçbir araştırmaya dayanmaksızın seçimdeki tek farklılığı yaratan laiklik kavramı üzerine fikir yürüterek bir seçmen tabanı belirlenemeyeceğinden yana. "Kendi yaklaşımınızla yorum yaparsanız yüzde 20 barajına çarparsınız" diye konuşan Özçelebi, siyasi partilerin artık tekrar edilen kanaatlerden uzak durması ve dinamik olması gerektiğini vurguluyor.
Benzer şekilde Ekol Reklam Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Güray da "Deniz Baykal'ın tepki politikası reklamlarda da kendini buldu" diyor. "Bu gibi tepki politikaları belli dozajlarda kullanılabilir ama karşısına kendi söyleminizi koymanız gerekir. Diğer partiye kara çalmak tutarlı değil" diyen Güray, toplumun tepkiden çok CHP'den umut beklediğini belirtiyor.
Öte yandan CHP'nin bu seçim dönemindeki en iyi işlere imza attığını söyleyen Mass Ast Reklamcılık'ın sahibi Selim Tuncer, "CHP kırk beş derecelik açıyla gökyüzüne bakan insancıklardan oluşan Goebbels’vari işlerle başlangıç yaptı. Her ne kadar AKP’nin gündemine takılmak gibi bir sorunu olsa da, gündemi iyi takip etti ve ajansın yaptığı bir acemilik dışında AKP’nin vaatlerinden üretilen ilanlarla dramatik bir etki yarattı" diyor.
İPİN KENDİSİ MHP'NİN REKLAMI OLDU
Reklam kulislerinde konuşulan bir diğer başarı örneği ise MHP'nin "Tek Başına İktidar" mesajıyla hem süreçteki siyasi ikilemlere son verdiği hem de bir güven tablosu çizmesi. MHP son andaki sıçramasıyla Devlet Bahçeli’nin Başdanışmanı Rasim Bölücek ile Kömen Ajans'ın ortak çalışmasının siyasi reklamın temelinde duran "Kamuoyunun ihtiyacını gidermek" kilidini açmış görünüyor. Diğer yandan ilk defa Ankara'dan bir ajansın seçim yarışına girip böyle bir başarıya ortak olması İstanbul'un övündüğü yaratıcı yüzünü biraz astırıyor. Zaten MHP'nin başarısının ardında duran yaratıcı bir reklam çalışmasından ziyade bir ip. Recep Tayyip Erdoğan'ın Abdullah Öcalan'ın idamıyla ilgili suçlamalara cevap vermek isteyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, eline alıp meydanlara çıktığı iple reklam kampanyasının kendisi oldu. Bahçeli bu hareketiyle bir anda CHP ve AK Parti eksenindeki tartışmaya ortak oldu. Suat Özçelebi'nin kutuplaşmayı kırmak olarak yorumladığı bu davranış MHP'nin tüm mesajlarını da doğrudan iletmesini sağladı. "Bahçeli o iple asamamakla suçlandığı Öcalan'ı meydanda idam etti" diyen Özçelebi'ye göre MHP bu şekilde mesaj kirliliğinden sıyrıldı. Ayrıca ip sadece AK Parti'ye cevap vermekle kalmadı. Özçelebi ipin aynı zamanda seçimlerin öne çıkan ismi Mehmet Ağar'a da bir cevap niteliği taşıdığını söylüyor.
Selim Tuncer ise MHP'nin başarısız bir kampanya yürttüğünü şöyle ifade ediyor: "MHP karanlık grafiklerle bizleri korkuttu ve “tek başına iktidar” gibi hesapsız bir vaatle güldürdü.
DEMOKRAT PARTİ'NİN BOND REKLAMI TUTMADI
Seçimlerden önce partisinin adını Demokrat Parti (DP) olarak değiştirip siyasi bir efsaneyi ayağa kaldıran Mehmet Ağar sandıkta kalanlardan. Oysa eski Demokrat Parti'nin söylemini ele alan parti reklamlarıyla da en kuvvetli adaylar arasında duruyordu. Ali Taran tarafından hazırlanan kampanya ilk çıktığında da birçok reklamcının hedef tahtasına oturmuştu. Sonuçta Hulusi Derici'nin "Eskiye rağbet olsa bir pazarına nur yağardı" diye yorumladığı DP afişleri eleştirileri haklı çıkardı. Yaklaşık yarım asırlık vaatleri ilanlara taşıyan DP yeni umutlara kapı açamadı. Bunun sebebi olarak ise öncelikle eski DP'yi tanımayan genç seçmenlere bir şey çağrıştıramaması gösteriliyor. Bülent Güray'a göre DP en başta ANAP'la birleşemeyerek kan kaybetti. "Üstüne bir de Mehmet - Mehmet Ağar geldi. Kim bu Mehmet kimse anlamadı" diyen Güray, James Bond tarzı kampanyanın başarıya ulaşmadığına işaret ediyor. DP'nin gazetelere verdiği uzun metinli ilanlar içinse Güray "Manifesto gibi ilanlar çıktı. Bu millet okuyan bir toplum değil ki. Kim okuyacak o kadar yazıyı" yorumunu yapıyor.