Güncelleme Tarihi:
SEÇİM ATMOSFERİNE GİRDİK
“Şimdi seçim atmosferine girdik, bunlar yine mahalle mahalle gezecekler. ‘Daha süre dolmadı, erken seçime gidiyoruz, oy verin bunları yapacağız’ diyecekler. Yine seni kandırmaya çalışacaklar. Aldanmayın, siz çocuk değilsiniz. Varsa hakkınız, hakkınızı arayacaksınız, söz mü verdiler, sözlerini tutacaklar. ‘Bu milleti yeteri kadar kandırdınız, artık bundan sonra size oy yok’ diyeceksiniz. Sözünü tutmayan partiye oy verme kardeşim.
BİR TARIK AKAN DA VARDIR
Romanlarla ilgili toplantı yapmıştım. Yine bu zat celallenmiş, Bay Kemal diyor, buyur Bay Recep. Bay Recep diyor ki, ‘Sizi ayağıma çağırdım ama unutmayın ben sizin içinizden çıktım.’ Sen Sulukule’ye ihanet ettin. Hani olur ya Türk filmleri vardı eskiden. Gecekondu bölgelerinden birisi ayrılır gider, yeraltı dünyasında gelir elde eder ve Mercedes’le eski arkadaşlarının bulunduğu yere gelir, onları küçümser, onları aşağılar, sonra da geri döner. Ama her filmde şu vardır; her filmin bir Tarık Akan’ı vardır, bir Kadir İnanır’ı vardır, bir Yılmaz Güney’i vardır, kimse unutmasın. Fazla zaman kalmadı, az zaman kaldı. Verin yetkiyi, İstanbul büyükşehiri verin, ki vereceksiniz biliyorum, göreceksiniz kentsel dönüşümü kimsenin burnu kanamadan, kimse hakkından olmadan yapacağım. Bunu yapacağım, nokta.
‘DIŞ GÜÇLER’ KANDIRMACA
Ekonomiyi de iyi götürmüyorlar. Şimdi bir şeye sığınıyor, ‘Efendim bunu dış güçler yapıyor’ diyor. E sen çocuk musun? Dış güçlermiş, bu da kandırmaca, yok öyle bir şey. Mazota bir günde iki zam yap diye dış güçler mi sana söyledi? Büyük ihaleleleri dolarla yapıyorsun, dış güçler mi sana diyor? ‘CHP yaptı’ diyemiyor, çünkü ihaleyi CHP yapmadı. Öyle bir şey bulayım ki vatandaş sorgulayamasın. Yok kardeşim, bunların tamamı senin oyunun.
GİDEMİYORLAR DA
Şimdi seçim diyorlar ya, olacak inşallah. Ve bunları göndereceğiz. Vatandaş gönderecek, bıktık artık bıktık. Eğer bunları dış güçler yapıyorsa o zaman, ‘Bu devleti kim yönetiyor’ diye soru sorma hakkım var sana. Dış güçler yapıyorsa senin fonksiyonun ne kardeşim, badem sütü içmek mi senin fonksiyonun? Geldiğimiz nokta ne biliyor musunuz, artık bunlar devleti yönetemiyor. Gidemiyorlar da. Ne diyorlar? Onların sözcüsü konuştu, ‘Seçime gidelim’ diye. ‘Artık yönetemiyoruz, vatandaş bizi göndersin, bu ülkeyi doğru dürüst adam gibi yönetecek, kul hakkı yemeyen yöneticilere ihtiyacımız var’ diyor. ‘Yönetemiyoruz’ diyor ‘Biz Türkiye’yi artık.’ Bunu da artık itiraf ediyorlar. Niye OHAL’i getiriyorlar? Çünkü yönetemiyorlar. Sopayla yönetmeye çalışıyorlar, baskıyla yönetmeye çalışıyorlar. Ne yaparsan yap bu millet Kuvayi Milliyecidir, sana boyun eğmeyecektir. Dış politikada da battılar. Masum insanların ölümünden zevk alanlara yönetici denmez arkadaşlar. Bakın bunu da tarihe not düşmek için söylüyorum. Bütün o radikal grupları getirip Türkiye sınırına konuşlandırdılar. El Kaidesi burada, El Nusrası burada, IŞİD’cisi burada ve iktidar da onlara destek veriyor. İçim acıyor. Yarın öbür gün Türkiye’nin başına daha büyük felaketler gelir.
POSTALI DA PARKAYI DA GİYDİM
(Sınıra giderken) Öyle kendimize asker elbisesi falan diktirmedik, ‘Ayıptır’ dedik, asker var orada zaten. Ben postalı da parkayı da 1968’lerde giydim. Sen 6. Filo’nun önünde secde ederken ben ülkenin bağımsızlığını savunuyordum. Benim kuşağım postalıyla parkasıyla genç Filistinlilerin yanına gitti. Bizim gencecik filizlerimizin mezarları şu anda Filistin’dedir. O bunları bilmez, onun tek bildiği yeşil dolarlardır. Bana postal ve parka gönderecekmiş. Eğer elinde fazla varsa oğluna ver. Yoksa oğlum askerden geldi, parkasını ve postalını senin askerlik yapmayan çocuklarına göndereceğim.
KAÇINA SORUŞTURMA AÇILDI?
AK Parti Sözcüsü televizyonda açıklama yapıyor; ‘Partimizde FETÖ’cü kalmadı, hepsini temizledik’ diyor. Güzel, ama şu sorunun cevabını istiyorum, kaçını mahkemeye verdin, kaçı hakkında suç duyurusunda bulundun? Eğer suçluyu koruyorsan sen de onun kadar suçlusun. Fezleke düzenle mahkemeye gideyim, vallahi mahkemede tamamını ispat edeceğim.”