Güncelleme Tarihi:
Yapılan çalışmalar ve hazırlanan raporlar doğrultusunda SBS'nin genel olarak olumlu yönleri olmakla beraber olumsuz etkilerinin bulunduğunun da tespit edildiğini kaydeden Çubukçu, şunları söyledi:
“Seviye Belirleme Sınavını 6 ve 7. sınıflarda kademeli olarak kaldırıyoruz. Sarmal bir yapı içeren müfredat doğrultusunda SBS sadece 8. sınıfta gerçekleştirilecek, bundan sonra ve 8. sınıf konularından sorumlu olacaklar. 2010-2011 eğitim-öğretim yılında 6. sınıfa başlayan öğrencilerimiz sınava girmeyecekler. Bu öğrenciler 2011-2012 yılında da 7. sınıf öğrencisi olarak sınava girmeyecekler.
Fakat bu yıl Seviye Belirleme Sınavı'nda 6. sınıfta olup eski sisteme uygun olarak sınava giren öğrencilerimiz 7 ve 8. sınıflarda da sınava girecekler. Bu yıl 7. sınıfta olup SBS'ye katılan öğrencilerimiz eski sisteme uygun olarak 8. sınıfta da sınava girip bu şekilde ortaöğretim kurumlarına yerleşecekler.”
Çubukçu, orta öğretimde gerçekleştirilecek yeniden yapılanma ile gelecek yıllar içerisinde genel liselerin tamamının Anadolu Liselerine ve Meslek Liselerine dönüştürüleceğini, okullar arası niteliksel farklılıkların bu şekilde ortadan kaldırılacağını, okul çeşitliliğinin de en aza indirileceğini bildirdi.
"GERİYE DÖNÜŞ DEĞİL"
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Seviye Belirleme Sınavının (SBS) 6. ve 7. sınıflardan kaldırılarak sadece 8. sınıfta uygulanması kararının “geriye dönüş” olarak algılanmaması gerektiğini bildirdi.
Ortaöğretime Geçiş Sistemi ve bundan üç yıl önce uygulamaya konulan SBS konusunda yaptıkları yeni düzenlemelerle ilgili kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla bu toplantıyı düzenlediklerini belirten Çubukçu, yaklaşık 15 milyon öğrenci ve ebeveynleriyle toplumun neredeyse tümünü ilgilendiren her soruna büyük duyarlılıkla yaklaştıklarını söyledi. En büyük zenginliği genç nüfusu olan Türkiye'nin kalkınması ve ilerlemesinin yaygın ve kaliteli bir eğitimle mümkün olduğuna işaret eden Çubukçu, bu çerçevede çağdaş bir eğitim için uygun şartlar ile ortamı hazırlama yolunda yoğun bir çaba gösterdiklerini ifade etti.
Çubukçu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak hem eğitimin kalitesini yükseltme hem de ortaöğretimi yeniden yapılandırma çalışmalarının arzu edilen sonuçlar doğurabilmesi ve çocuklarımıza bilginin yanında değer de kazandırması sınava odaklı bir sistemde mümkün görünmemektedir. Eğitim sisteminin farklı kademelerinin çocukların gereksinimlerini karşılayacak ve onlara yaşam becerileri kazandıracak şekilde yeniden yapılandırılması için sınavların sistem üzerinde yarattığı baskının ortadan kaldırılması şarttır.
Hepimizin bildiği gibi uygulanan üç sınavlı Ortaöğretim Kurumlarına Geçiş Sisteminin okul dışı kaynaklara yönelimi artırdığına, okulun eğitim sistemindeki merkeziliğini kaybetmesine yol açtığına ve çocukların sosyo-psikolojik gelişimlerini olumsuz yönde etkilediğine yönelik kamuoyunda geniş bir uzlaşı bulunmaktadır.”
Katıldığı tüm toplantılarda eğitimcilerin, sivil toplum kuruluşlarının, medyanın, öğretmen, öğrenci ve velilerin SBS'nin 11-14 yaş aralığındaki çocukları olumsuz etkilediği konusunda fikir birliği içinde olduklarını gördüğünü vurgulayan Çubukçu, bunun yanı sıra Bakanlığa ve kendisine konuyla ilgili sayısız mektup geldiğini anlattı. Çubukçu, bunun, sistemi gözden geçirmeye, olumlu ve olumsuz yönleriyle SBS'nin eğitim sistemi içindeki yerini tespit etmeye yönelik Bakanlıkça başlatılan çalışmaları pekiştiren bir husus olduğunu belirtti.
Araştırmaların uzun vadeye yayıldığını ve yaklaşık bir yıldır bu konu üzerinde çalışıldığını ifade eden Çubukçu, başta Bakanlık bürokratları olmak üzere tüm paydaşlarla konunun değerlendirildiğini ve görüş alındığını söyledi.
Yapılan bütün bu çalışmalar sonucunda ve hazırlanan raporlar doğrultusunda Seviye Belirleme Sınavının genel olarak öğrenci, veli, öğretmen ve okul sistemi üzerinde olumlu yönleri olmakla beraber olumsuz etkilerinin de bulunduğunun tespit edildiğini kaydeden Çubukçu, araştırmaları akademisyenlerden oluşan bilimsel bir heyet ve Bakanlığın üst düzey bürokratlarının katılımıyla tüm paydaşlara ulaşarak gerçekleştirdiklerini anlattı.
Çubukçu, “Bakanlığımızca, akademisyenler ve sivil toplum örgütlerince yapılan bilimsel araştırmalar ve raporlar doğrultusunda genel olarak öğrenci, veli, öğretmen, okul ve eğitim sistemi üzerinde olumlu etkileri olmakla birlikte olumsuz etkilerinin de olduğu tespit edilmiştir. Bunların en önemlilerinden biri ise çocuklarımızın sınav odaklı yaşamaktan sosyal etkinliklere vakit ayıramamalarıdır” diye konuştu.
“AŞIRI STRES VE KAYGIDAN UZAKLAŞACAKLAR”
Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, bu veriler ışığında getirilen yeni düzenlemeyi şöyle anlattı:
“Seviye Belirleme Sınavını 6. ve 7. sınıflarda kademeli olarak kaldırıyoruz. Sarmal bir yapı içeren müfredat doğrultusunda SBS sadece 8. sınıfta yapılacak ve 8. sınıf konulardan sorumlu olacaklar. 2010-2011 eğitim-öğretim yılında 6. sınıfa başlayan öğrencilerimiz sınava girmeyecekler. Bu öğrenciler 2011-2012 yılında da 7. sınıf öğrencisi olarak yine sınava girmeyecekler.
Fakat bu yıl Seviye Belirleme Sınavında 6. sınıfta olup eski sisteme uygun olarak sınava giren öğrencilerimiz 7. ve 8. sınıflarda da sınava girecekler. Bu yıl 7. sınıfta olup SBS'ye katılan öğrencilerimiz önümüzdeki yıl yine eski sisteme uygun olarak 8. sınıfta da sınava girip bu şekilde ortaöğretim kurumlarına yerleşecekler.
Böylelikle öğrencilerimizi sınavdan değil ama sınav odaklı bir sistemden, aşırı stres ve kaygıdan uzaklaştırmış olacağımızı ümit ediyorum. Velilerimizin sırtındaki büyük ekonomik yükü kaldırmayı da hedefliyoruz. Bu karar sadece SBS ile ilgili düzenlemeyi değil aynı zamanda Bakanlığımızın eğitim politikaları doğrultusunda ortaöğretimin yeniden yapılandırılması çalışmalarını destekleyici yönde olmuştur. Dolayısıyla SBS'de yapmış olduğumuz bu düzenleme bir geriye dönüş olarak algılanmamalıdır.
Yaklaşık 8 yıl önce hükümet olduğumuzda eğitim en önemli konu olarak, Sayın Başbakanımızın da ifadesiyle 'Türkiye'nin en önemli problemlerinden birisi' olarak ele alınmış ve eğitime ayrılan bütçe, Türkiye bütçesinin en büyüğü olarak bu konuya verilen önemin altı çizilmiştir. Yaklaşık 8 yıldır Türkiye'de çok uzun yıllardır, onlarca yıllardır eğitimde ihmal edilmiş olan fiziki ve teknolojik altyapı gibi çalışmalara hız verilmiştir.
Arzu edilen odur ki tüm ortaöğretim kurumlarımızın fırsat eşitliği sağlayacak şekilde, akademik başarıları yüksek olan okullar haline dönüştürmek. Bunları yapabilmek için her şeyden önce fiziki altyapıları yeterli okullara ihtiyacımız vardı. Bugün derslik başına düşen öğrenci sayısı 50-60'lı sayılardan, yaklaştığımız noktada, en geç 5 yıl içerisinde Türkiye'de eğitim ve öğretim sistemimiz içerisinde batının standartlarını yakalamış olacağız.”
Eğitimin uzun bir süreç olduğuna işaret eden Çubukçu, dolayısıyla sınav sistemi üzerinde değerlendirmeler yaparken ortaöğretim sistemindeki yeniden yapılanmayı göz önünde bulundurduklarını kaydetti. Sınav sisteminin toplumda yarattığı baskıyı dile getiren Çubukçu, velilerin birbirlerine SBS'den çocuklarının kaç puan aldığını sorduğunu aktardı. Bakan Çubukçu, sınavlardaki başarının hayat başarısı gibi algılanmasından rahatsızlık duyduğunu ve bunun ortadan kaldırılması gerektiğine inandığını söyledi.
“SINAVLARA DUYULAN İHTİYAÇ MİNİMUMA İNECEK”
Sınavlardaki başarının hayatta başarılı olma anlamına geldiği yönünde toplumda oluşan yanlış algının ortadan kaldırılması ve okullar arası kalite farkının giderilmesine yönelik çalışmalara Bakanlıkça hazırlanan “2010-2014 Stratejik Planı”nda yer verildiğini ifade eden Çubukçu, öğrencilerin kişisel gelişimini ve sosyal katılımını öncelikli kılan, genel ortaöğretim ile mesleki ortaöğretim arasında yatay ve dikey geçişleri sağlayan daha esnek bir yapıya gereksinim duyulduğunu vurguladı.
Ortaöğretimde gerçekleştirilecek yeniden yapılanmayla önümüzdeki yıllarda genel liselerin Anadolu liseleri ile meslek liselerine dönüşeceğini belirten Çubukçu, böylece okullar arası niteliksel farklarla birlikte okul çeşitliliğinin en aza indirileceğini kaydetti. Çubukçu, böylece sınavlara duyulan ihtiyacın da minimuma ineceğini söyledi.
Kaliteli bir eğitimin tüm çocukların hakkı olduğunu ve Bakanlığın da onlara en iyi fırsatları sunmakla sorumlu bulunduğunu dile getiren Çubukçu, bu kapsamda gelecek Kasım ayında yapılacak 18. Milli Eğitim Şurası'nın gündeminin “Ortaöğretimin Güçlendirilmesi ve Ortaöğretime Erişimin Sağlanması” olarak belirlendiğini kaydetti.
“BAYRAM HEDİYESİ”
6 ve 7. sınıflarda SBS'yi aşamalı olarak kaldırdıklarını ve gelecek eğitim-öğretim yılında 6. sınıfa başlayacak öğrenciler için SBS yapılmayacağını, yeni düzenlemenin kademeli olarak uygulamaya konulacağını yineleyen Çubukçu, şöyle konuştu:
“Böylelikle 6. ve 7. sınıflarda okul başarısına göre yapılacak bir değerlendirme ön plana çıkmış olacaktır. Bu kararın eğitimde kaliteyi artırma yolundaki çabamıza önemli bir katkı sağlayacağını, her şeyden önemlisi çocuklarımızı mutlu kılacağını umuyoruz. Hedefimiz her çocuğumuzun kaygıdan ve stresten uzak, mutlu bir okul ortamında eğitim alması ve hayallerini gerçekleştirmesidir.
Geçtiğimiz 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda çocuklarımız benden bayram hediyesi olarak SBS'nin kaldırılmasını istemişlerdi. Anıtkabir'deki törenlerde de çocuklarımız bunu istemişlerdi. Çalışmalarımız sonucunda yapmış olduğumuz bu yeni düzenlemenin çocuklarımızın gelişimine ve eğitimlerine olumlu bir katkı sağlayacağı ümidiyle eğitim sistemimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.”
BAZI DERSLERİN SAATİ AZALTILACAK
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, bugüne kadar SBS'ye giren öğrencilerin hiçbir hak kaybı olmayacağını bildirdi.
Çubukçu, gelecek eğitim-öğretim yılından itibaren ders çizelgeleri ile ders saatlerinin yeni sisteme odaklı olarak belirleneceğini ifade ederek, bu çerçevede bazı derslerin saatlerinin azaltılacağını kaydetti.
Yeni sistemin öğrencilerin dershanelere yönelmesini etkileyip etkilemeyeceği konusunda Çubukçu, yeni sistemin amacının “okulu merkeze alan ve okulun rolünü güçlendiren bir sistem olacağını” ifade etti. Çubukçu, “okul dışı kaynaklara” yönelmesi halinde çocukların okullarda aldıkları eğitime güven duymaları ve bu eğitimle geleceğe hazırlanmaları konusunda bir endişe yaratılacağını vurguladı. Çubukçu, “SBS'nin sadece 6. ve 7. sınıflarda uygulanmıyor olmasının dahi ben aileler açısından önemli olacağını düşünüyorum. Çünkü göreli olarak 4. ve 5. sınıflarda da aileler çocuklarını okul dışı kaynaklara yönlendiriyorlar. Dolayısıyla biz çocuklarımızı okulu merkeze alan bir sistem içinde eğitmeyi hedefliyoruz” dedi.
Toplumda, “Çok sık sistem değişiyor. Çocuklarımız bu sisteme uygun bir şekilde eğitilemiyorlar. Daha üç yıl önce bu sisteme geçilmişti, şimdi yeniden eskiye dönüş mü?” yönünde eleştiriler yapıldığını kaydeden Çubukçu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu, OKS'ye bir dönüş olarak kesinlikle algılanmamalı çünkü SBS'de çocuklarımızın başarılarını aynı zamanda ölçme ve değerlendirme amaçlı yaptığımız için bu sınav sistemi 8. sınıflarda uygulanmaya devam edecek.
Eğitim çok canlı bir süreç. Dünyada da bu böyle. 'Çok sıklıkla değişiyor' eleştirisine ben, hızla değişen bir dünyada, bu açıdan baktığımızda eğitimimizi çok dinamik bir şekilde, sürekli sorgulayan bir yönetim anlayışıyla yönetmek zorundayız. Gerçekten 2 yıl önce Avrupa'da bir ülkede getirilen bir sistem 2 yıl sonra uygulama örneklerine bakılarak yeniden değerlendirilerek ortadan kaldırılıyor. Bu bir kaldırma değil. Bir değerlendirme ve değerlendirme sonuçlarına göre hareket etme. Çünkü eğer biz bir sistemde hatalı yönleri gördüğümüz halde bunu sürdürme konusunda ısrarlı olursak aslında bu ısrar bizlere, çocuklarımıza, eğitim sistemimize çok şey kaybettirir. Bu süreçler çok hızlı değişiyor. Dünya çok hızlı değişiyor, eğitim sistemimiz de çok hızlı değişiyor. Biz bir yeniden değerlendirme üzerine bu çalışmayı yapıyoruz. Bu OKS'ye dönüş olarak algılanmamalı.
Açıkçası getirdiğimiz sistemin dershanelere yönelimi minimuma indireceğini düşünüyorum. Bizim bu inancımızı velilerimiz de paylaşır ve bu doğrultuda olumlu gelişmeler olur diye düşünüyorum. Zaten liselerimizin tamamının Anadolu liselerine dönüştürülmesinden sonra ortaöğretime herhangi bir şekilde sınav sistemiyle geçiş olmayacak, okul başarı sistemiyle geçiş olacak. Önümüzdeki yıllarda bunun gerçekleştirilmesi yönündeki tüm stratejik planlarımızı, bütçemizi, hedeflerimizi koyduk, bunu gerçekleştireceğiz.”
Tüm liselerin Anadolu lisesi ve meslek lisesine dönüştürülmesinin 4 yıl içinde tamamlanmasının hedeflendiğini belirten Çubukçu, bunun için daha fazla bir bütçeye ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Çubukçu, liselerin Anadolu liselerine dönüştürülmesinin ortaöğretim kurumları arasındaki kalite farkını ortadan kaldıracağını ve fırsat eşitliğini sağlayacağını ifade etti.
“HAK KAYBI OLMAYACAK”
Soru üzerine, daha önce sınava giren öğrencilerin hiçbir hak kaybı olmayacağını vurgulayan Çubukçu, “Daha önceki sisteme göre başlamış öğrenciler, yani bu yıl 6. sınıfta sınava girmiş öğrenciler 7. sınıfta da girecekler. Önümüzdeki yıl 7. ve 8. sınıflara yapacağız. Bu yıl 6. sınıfa başlayacak çocuklar SBS'ye girmeyecekler. Sınava girenlerin hiçbir şekilde hak kaybı olmayacak” dedi.
SBS'ye girmenin mecbur olmadığını, bu konuda herhangi bir zorlama bulunmadığını söyleyen Çubukçu, şunları kaydetti:
“6. ve 7. sınıflardaki okul başarı puanları 8. sınıfta da etkileyecek. SBS'de öğrencilerimizin okulda öğrendiklerinin dışında bir sistemle soru sorulmadı. Biz tamamen müfredatta ve okulda öğrendikleri bilgilerle ölçeceğiz. Dolayısıyla okul dışı kaynağa yönelimi gerekli kılmayan bir sistem. Tabii ki okulda öğrencilerimizin elde ettiği başarıların ölçü olarak alınmaması okulun dışında bir sistemi yerine paralel olarak geliştirir. Dolayısıyla yüzde 30 okul başarısı, yüzde 70 de sınavdan elde ettikleri başarılar etkileyecek.”
“EĞİTİMLERİNİ BU SİSTEME GÖRE PLANLADILAR”
“Şimdiye kadar sınava giren çocuklara bir mesajınız olacak mı?” sorusu üzerine Çubukçu, “Biz aslında kendi aramızda da çok tartıştık, 7. sınıflarda da bu yıl sınav yapıp yapmama konusunda ama bu yıl 6. sınıfta sınava giren öğrenciler üç yıllık eğitimlerini bu sisteme göre planladılar ve bu planlamanın ve hesaplamaların, diğer meselelerin daha az sorun olacağını düşündük” diye konuştu.
“Çocukların okuldaki ve sınavlardaki başarılarının hayattaki başarılarına endekslenerek onların stres altında tutulmasına gönlünün razı olmadığını” dile getiren Çubukçu, üç aşamalı olan SBS'nin “çok içe dönük, çocukları fazla strese sokan, ailelerin de hayat memat meselesi haline getirdiği bir konu olduğunu” belirtti.
Çubukçu, şöyle devam etti:
“Ben de bir çocuk yetiştirmiş anne olarak açıkçası hayatım boyunca çocuğumu bu endişelerle, bu kaygılarla yetiştirmemeye özen gösterdim. Çocuklarımız okula ayakları geri geri giderek değil koşarak gitmeliler, okullarında oyunlar oynamalılar. Farklı beceriler kazandırmalıyız ve onlar için okul bir mutluluk kaynağı haline dönüşmeli. Asıl hedefim bu. Çocuklarımız severek ve isteyerek okula gitmeli. Öğrendiklerinin onlara hayatta bir mutluluk katacağını, mutlulukla birlikte de başarı getireceğini algılatmak durumundayız.
Önümüzdeki eğitim-öğretim yılında da tamamen bu sisteme odaklı ders çizelgeleri ve saatlerini belirleyeceğiz. Mümkün olduğu kadar da bazı derslerin saatlerini indirip, çocuklarımızın değişik yeteneklerini geliştirebilecekleri serbest zamanları okulda oluşturmaya başlayacağız.”
OKULLARDA SERBEST KIYAFET
Okullarda “serbest kıyafet uygulamasının ne zaman başlayacağı” konusundaki soruyu Çubukçu, şöyle yanıtladı:
“Bu uygulamadan ne tamamen vazgeçildi ne de çok uzun vadeli bir plan. Çocuklarımızın okullarda her şeyden önce severek, isteyerek; kendilerini mutlu hissedecekleri şekilde bulunmalarını hedefliyoruz. Dolayısıyla eğitim sistemimizi gözden geçirirken eğitimin içerisinde bulunan her meseleyi değerlendirmeye tabi tutuyoruz. Bu değerlendirmeleri yaparken ben bugüne kadar sadece eğitimcilerle değil, veliler ve öğrencilerle de eğitimin tüm paydaşlarıyla da meseleleri görüşmeyi, bunu onlara sormayı uygun buldum.
Son dönemde kendi web sitemizde bir anket yaptık, okullardaki üniforma uygulamasına ilişkin ayrıca bu konuda bir çalıştay yaptık. Zorunlu ve üniforma sisteminin öğrencilerimiz, eğitim sistemimiz üzerinde bir baskı oluşturup oluşturmadığını, onlar üzerinde olumlu veya olumsuz etkilerini ölçmeye çalıştık. Dolayısıyla elde ettiğimiz sonuçlardan, çok kısa bir sürede, yani bu yıl, önümüzdeki yıl itibarıyla uygulamaya koyabileceğimiz bir sistem olmadığını öngördük. Dolayısıyla önümüzdeki yıl da biz bu konuda bazı illerimizde bazı pilot çalışmalar sürdürmek suretiyle, eğitime etkisini ölçmek suretiyle; takdir edersiniz ki 16 milyon öğrencisi olan bir ülkede yaşıyoruz, böylesine önemli bir kararı alırken de hemen hemen her alanda yaratacağı etkileri olumlu, olumsuz yönlerini ölçmek ve değerlendirmek durumundayız. Önümüzdeki yıllarda her şeyden önce belki de mavi önlüğün kaldırılmasıyla hızlı bir şekilde başlayarak, fakat ailelerin de bunu almış olduklarını öngörerek herhangi bir ekonomik yük getirmeden bu geçiş sistemini sağlayacağız.”