Güncelleme Tarihi:
Sayıştay BaÅŸkanlığı'nca hazırlanan ''Gemilerin denizleri ve limanları kirletmesini önleme ve kirlilikle mücadele'' konusundaki performans denetim raporu TBMM BaÅŸkanlığı'na sunuldu.Â
Raporda, Türkiye'nin 8 bin 333 kilometrelik kıyı şeridiyle Avrupa'da uzun kıyıya sahip ülkeler arasında olduğu belirtilerek, Türk denizlerinin, artan deniz trafiği ile birlikte her geçen gün daha fazla kirlendiği dile getirildi. Raporda, şu görüşlere yer verildi:
''Denizlerin ve limanların kirlenmesini önleme ve kirlilikle mücadele konularında ulusal politika oluşturmada yetersizlikler vardır.
OluÅŸturulan politikalar, kirliliÄŸi önlemenin ve kirlilikle mücadele etmenin bütün temel unsurlarını kapsamamaktadır. Böyle bir sonucun doÄŸmasındaki en önemli sebep kamu kurumlarının yetki, görev ve sorumluluk alanlarının açık ve iÅŸlevsel bir biçimde belirlenmemiÅŸÂ olmasıdır. Â
Politika geliştirmekle ilgili Çevre Bakanlığı ve Denizcilik Müsteşarlığı pek çok konuda yetki ve görev bakımından sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Yetki ve görev örtüşmeleri, politikaların geliştirilmesini olumsuz şekilde etkilemektedir.
Belirsizlik ortamı uluslararası anlaşmalarla uyumlu ulusal düzenleme ve uygulamaları güçleştirmektedir. Kirliliğin temizlenmesinden hangi kurumun sorumlu olduğu da açıkça belli değildir. Ayrıca, kirliliğin izlenmesi ve cezalandırılması konusunda yetkili kılınan çok sayıda kurum vardır.
İstenilen sonuçların elde edilebilmesi, bu kurumlar arasında hesap verme sorumluluğu ilişkilerine dayanan sonuç odaklı iş birliklerinin kurulmasına bağlıdır.''
   Â
TESÄ°SLER YETERSÄ°Z
   Â
Türk limanlarındaki atık tesislerinin büyük bölümünün sintine ve balast suyunun alınmasına yönelik olduÄŸu belirtilen raporda, katı atıkları yok etme ve öğütme tesislerinin ise ''yok denecek kadar az'' olduÄŸu belirtildi.Â
''Limanlarda yaptığımız incelemede, arıtma sistemlerinin çalıştırılmadığı görülmüştür. Arıtma yapılmadığı için sintine suları dinlendirme yöntemiyle ayrıştırılmaktadır'' denilen raporda, mevcut atık tanklarının kapasitelerinin de yetersiz olduğu kaydedildi.
       Â
ÇEVRE BAKANLIĞI'NA ELEŞTİRİ
   Â
Kurumlar arasındaki koordinasyon ve bilgi akışının yetersiz olduğu ifade edilen raporda, Çevre Bakanlığı'nın fonksiyonları konusunda da şu eleştiri yer aldı:
''Çevre Bakanlığı, koordinasyon ve bilgi akışı sağlama konusunda kilit role sahip olmasına rağmen bu fonksiyonunu yeterince yerine getirememektedir.
Mevcut ceza sistemi bugünkü yapısıyla kirlilikle mücadele konusunda birçok eksiklik içermektedir. Kirlilikle mücadelede asıl olan, kirliliğin oluşmasını engelleyici düzenlemelerin getirilmesidir.Ceza sistemi, önleyici olma yaklaşımı yerine kirlilik olduktan sonra cezalandırma yaklaşımıyla oluşturulmuştur.
Cezalar, gemilerin grostonuna göre verildiği için kirliliğin çeşidi, boyutu, kirletenin kastı veya iyi niyeti gibi unsurlar göz önünde bulundurulmamaktadır. Gemilere verilen cezalar adil ve önleyici nitelikte değildir.''
Akdeniz'in ve Karadeniz'in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi'ne ek ''Acil durum protokolleri''nin uygulamaya konulamadığı belirtilen raporda, ''Çevre Bakanlığı'nca acil durum planı esasları hazırlanmış olmasına rağmen uluslararası düzenlemelerinöngördüğü nitelikte ulusal acil durum planına sahip olduğumuz söylenemez'' denildi.
   Â
DENETÄ°M ELEÅžTÄ°RÄ°SÄ°
   Â
Sayıştay raporunda, Denizcilik MüsteÅŸarlığı'nın, Türk Loydu Vakfı ile Uluslararası Klas KuruluÅŸları BirliÄŸi üyesi 9 klas kuruluÅŸuna sertifika düzenleme yetkisi verdiÄŸi belirtilerek, bunların denetimine iliÅŸkin kalite kontrol sisteminin henüz oluÅŸturulmadığı kaydedildi.Â
Ä°stanbul BoÄŸazı'ndan günde 140 geminin geçiÅŸ yaptığı belirtilen raporda, 2000 yılında Ä°stanbul BoÄŸazı'ndan geçiÅŸ yapan 48 bin gemiden 6 bininin tehlikeli yük taşıdığı, taşınan petrol ve petrol ürününün miktarı ise yaklaşık 91 milyon ton olduÄŸu kaydedildi.Â
   Â
UYUMLU POLÄ°TÄ°KA GEREKLÄ°
   Â
Sayıştay raporunda, kirlilikle mücadelede yapılması gerekenler konusunda şu önerilere yer verildi:
-Yeterli bir ulusal politikaya sahip olmak için kirliliğin bütün temel unsurlarını kapsayan, uluslararası sözleşmeler ve kurallarla uyumlu politika araçlarına ihtiyaç vardır.
-Çevre Bakanlığı ve Denizcilik Müsteşarlığı uygun politika araçlarına sahip olunup olunmadığını değerlendirerek yeni inisiyatifler geliştirmelidir.
-Sonuç odaklı işbirliklerinin kurulması için her kurum, faaliyetini stratejik planları kapsamında belirledikleri amaç ve hedefleri doğrultusunda yürütmelidir.
-Denizcilik Müsteşarlığı, sörvey ve liman devleti kontrolü yapmakla yetinmemeli, bayrak devleti kontrolü yapmayı da amaçlamalıdır.
-Liman devleti kontrolünde uygunsuzluklar bulunduğunda kontrollerle ilgili tüm maliyetlerin gemi sahiplerine ödettirilmesi için Akdeniz Memorandumu'nun ilgili hükümleri işletilmelidir.
-Denizleri kirletenlere verilen para cezalarının mahkemelerce iptal edilmemesi için alınan numunelerin uygun laboratuvarlarda analiz edilmesi gerekmektedir.''