Güncelleme Tarihi:
Emniyetteki işlemlerinin ardından sabah saatlerinde aralarında eski Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Yakup Saygılı’nın da bulunduğu 16 meslektaşıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sevk edilen eski Emniyet Müdürü Mahir Çakallı, savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı.
Mahir Çakallı’nın serbest kaldığını avukatı Twitter’daki hesabından duyurdu.
Mahir Çakallı savcılığa sevk edilen 17 polis arasında ilk savcılık sorguna başlanan isimdi. Mahir Çakallı’nın savcılıktaki işlemleri yaklaşık 7 saat sürdü.
"KİMSEYE KUMPAS KURMADIM"
Çakallı, “Görev yaptığım süre içerisinde hiçbir zaman hak, hukuk ve adalet çizgisinden ayrılmadım, kimseye kumpas kurmadım. Kimsenin paraleli olmadım. Bunun böyle bilinmesini istiyorum” dedi.
Eski emniyet müdür yardımcısı Mahir Çakallı, serbest bırakılmasının ardından adliye çıkışı avukatı Osman Ertürk ile birlikte açıklama yaptı. Çakallı’ya destek veren bir polis yakını “Paralarınız, kasalarınız sizin olsun, bize onurumuz yeter” yazılı döviz açtı. 24 yıllık emniyet mensubu olduğunu söyleyen Mahir Çakallı, “Kimse adına hukuksuz bir talimat almadım. Onlar adına işlem ve iş yapmadım. Herkes tarafından bunun böyle bilinmesini istiyorum.
Benim buraya alınmamla ilgili bir belgenin yok edilmesi söylendi. Bir kamera görüntüsü buradan alındı. Bu benim aynı zamanda ihraç olmama sebep olan bir dosya. Bu dosyanın içerisinde haksız ve hukuksuz bir biçimde rapor düzenleyen müfettişler var. Defalarca söylememize rağmen lehte delillerin toplanmasını istememize rağmen toplamamışlardır” dedi.
“HAKLI OLDUĞUMU BİLİYORUM”
Yaklaşık olarak 4 aydır bu meslekten ayrı olduğunu belirten Çakallı, “Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurdum. Şahsıma yapılanlarla ilgili hukuksuzlukların peşini bırakmayacağım. Her türlü hakkımı almak için elimden gelen mücadeleyi vermeye çalışacağım. Haklı olduğumu biliyorum. Arkadaşlarımın da aynı bu şekilde haklı olduğunu zannediyorum. Ben 17 Aralık veya 25 Aralık operasyonuyla ilgili bilgi sahibi değilim. Benden bir yardım diledilerse konusunu bilmeden bununla ilgili olarak bir evrak vermiş olabilirim. Verdiğimi de hatırlamıyorum. Böyle basit bir şeyden en sonuncusu ajanlığa, devleti-hükümeti yıkmaya yönelik suçlamayla karşılaşmam beni oldukça üzmüştür. Ben hiçbir şekilde devletimi, hükümetimi, milletimi ne yıkmaya, ne bölmeye hiçbir şekilde, hiçbir zaman böyle bir niyet içerisinde olmadım. Bunu herkes bilsin. Şu an kendi adıma çocuklarıma kavuştuğum için içimde bir hoşluk var. Buradaki arkadaşların hiçbirisinin hain, hıyanet içerisinde insanlar olduğuna inanmıyorum. Ama karar hukukun. Bakacağız, göreceğiz. İnşallah er geç bu konular ortaya çıkacaktır” diye konuştu.
Mahir Çakallı’nın avukatı Osman Ertürk ise, müvekkilimin dünden beri süren emniyette ve adliyedeki macerasının bittiğini söyledi. Müvekkilinin savcı İsmail Uçar’a ifade verdiğini belirten avukat Ertürk, “Müvekkilimin herhangi bir hukuksuz kanun dışı bir emniyet teşkilatında çalışırken bir işlemi olmamıştır. Savcılık ifadesinin hemen ardından serbest bırakılmış olmamız da bunun bir göstergesidir. Yapılmış olan şey müvekkilimin sorumlu tutulamayacağı ve bir imza ve bir belgeyle ilgiliydi” dedi.
SAYGILI 40 SAYFA İFADE VERDİ
Gözaltına alınan eski İstanbul Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı'nın emniyette yaklaşık 40 sayfalık ifade verdiği öğrenildi.
YASAMA DOKUNULMAZLIĞI OLAN 29 KİŞİNİN TAPESİ...
Emniyette ifade veren Saygılı'ya, soruşturma dosyasında yasama dokunulmazlığı bulunan 29 kişinin tapesinin yapıldığı, bu usulsüzlükten haberinin olup olmadığı soruldu.
Soruya, "Yasama dokunulmazlığı olan hiçbir şahıs dinlenmemiştir. Haklarında dinleme kararı alınmamıştır" diye yanıt verdiği öğrenilen Yakup Saygılı, takip edilen şüphelilerin "yasama dokunulmazlığı olan" kişiler ile görüştüğünü ve bunların takibe takıldığını belirtti.
"ANLIK OLARAK SORUŞTURMA SAVCISINA İLETİLMİŞTİR"
"Bu irtibatlar anlık olarak soruşturma savcısına iletilmiştir" dediği belirtilen Saygılı'nın, "Soruşturma savcısının suça iştirak görüşmesi olduğuna karar verdikleri tape yapılmıştır. Hangi görüşmelerin tapesinin yapılıp yapılmayacağına soruşturma savcısı karar vermektedir" diye ifade verdiği kaydedildi.
Alınan bilgiye göre, yasama dokunulmazlığı olan kişilerin de toplumun birer bireyi olduğunu anlatan Saygılı, yasama dokunulmazlığı olan kişilerle ilgili tespitlerin TBMM'ye gönderilmesi görevinin ise Başsavcılığa ait olduğunu ifade etti.
Yakup Saygılı'ya, polis tarafından hazırlanan fezlekelerde geçen 'Binali Yıldırım'ın daha üst düzey birinin talimatıyla hareket ettiği...' cümlesinde "üst düzey kişi" olarak kimin kastedildiği soruldu. Saygılı, bu soruya, “Kast edilen kişi, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'dır" diye yanıt verdi. Başbakan Erdoğan'ın ve bazı milletvekillerinin görüşmelerinin kimin talimatı ile tape haline getirildiği şeklindeki soruya ise Saygılı'nın, “Soruşturma savcısı karar verir. Kendisinin talimatı ile tape yapılmıştır. Bu soru kolluğa soruluyorsa, savcı ve hakimlere de sorulmalıdır" diye yanıt verdiği öğrenildi.
"'DÖNEMİN BAŞBAKANI' TABİRİ HUKUKEN DOĞRU"
Sorguda, Saygılı'dan, fezlekede geçen 'dönemin başbakanı, örgüt lideri' gibi ifadelere açıklık getirmesi istendi. Saygılı, imzalanarak savcılığa gönderilen fezlekede bu tabirlerin kullanılmadığını savundu. 'Dönemin Başbakanı' tabirinin hukuken doğru olduğunu ifade eden Saygılı'nın, “Ancak buna rağmen bile kullanılmamıştır. Bugün ise bu tabirin doğruluğu teyit edilmiştir. Çünkü kendisi artık 'Dönemin Başbakanıdır'. Dönemin başbakanı tabirini kullanarak, operasyonla Başbakan'ın görevden indirileceği, dönemin başbakanı tabirinin bu yüzden öngörüldüğü, siyasi bir fantezidir" şeklinde ifade verdiği belirtildi.
Yakup Saygılı, Başbakan Erdoğan'ı "örgüt lideri" olarak gösteren herhangi bir şemanın da çizilmediğini savundu.
GİZLİ TANIK FATİH
Soruşturma dosyasında, "gizli tanık" Fatih'in, 'Başbakan'ın yaptığı bir konuşma lehine olur diyerek dosyaya konulmadı' yönündeki sözleri de Saygılı'ya soruldu.
Saygılı'nın ise “Gizli tanığın söylemiş olduğu bu iddia gerçek dışıdır. Kendisi ifadesi haricinde başka delillerle desteklemesi halinde yeni şeyler söyleme imkanımız olacak" dediği öğrenildi. Sorguda gizli tanık Fatih'in polis memuru İ.K. olduğunu da söylediği öğrenilen Saygılı'nın, İ.K.'nın fezlekeyi yazan polis grubunun başında olduğunu söylediği belirtildi. Saygılı, İ.K. hakkında idari soruşturma olduğunu, onunla birlikte soruşturma geçiren diğer polislerin ihraç edildiğini, ihraç edilmeyen İ.K.'ya şantaj yapıldığını öne sürdü.
ZEKERİYA ÖZ SORUSU
Savcı Zekeriya Öz'ün bir işadamı ile yaptığı görüşmenin teknik takibe takıldığı, ancak bunun kolluk tarafından gizlendiği yönündeki iddialara ise Saygılı'nın, “Bahsedilen işadamı halihazırda Başsavcı ve vekili olan kişilerle arası çok iyi olan, zaman zaman hediyeleşen kişidir. Bahse konu olan ses kayıtları adliyeye gönderilen tüm sesler içinde mevcuttur. Konuşmanın tape yapılmaması için bir talimat vermedim. Vakit yetmediği için tape yapılmamıştır" dediği belirtildi.
HALİÇ KONGRE MERKEZİ'NDEKİ GÖRÜŞME
Başbakan Erdoğan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Yasin El Kadı arasında Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen görüşmenin kaydının alınmasına ilişkin soruya da Saygılı'nın "adli bir görev olduğu" cevabını verdiği öğrenildi. Saygılı'nın, “Görüntülerin Narkotik Şube adına istenmesinin nedeni, şüphelilerin çok yüksek düzeyde kamu nüfusu kullanabildikleri, bunun için siyasi şahsiyetlerden destek alabildikleri, soruşturmayı deşifre etmek için daire başkanlığı nezdinde girişimde bulunduklarına şahit oldum. Mali Şube'nin görüntüleri isteme yazısı göndermesi halinde herkes alarm durumuna geçecek ve soruşturma ihlal olabilecekti" dediği ifade edildi.
Görüntülerde Başbakan Erdoğan'ın bulunmasının hukuka aykırı bir durum olmadığını da belirten Saygılı'nın, ifadesinde, “Görüntülere ilişkin çözüm tutanağında, o dönem Başbakan olan Tayyip Erdoğan'ın bulunması mı, yoksa ülkeye girişi yasak olan bir şahısla bile bile görüşüyor olması mı vahimdir? Erdoğan'ın ülkeye girişini kendi yasakladığı bir şahısla neden görüştüğü, bu şahsa kamu imkanlarını neden tahsis ettiği, bu şahsı Başbakanlık koruma personeli tarafından neden koruttuğu gibi soruların sorulmasını talep ediyorum. Bu durumda kendisinin tutanakta fotoğrafının olması mı, yoksa bu şahısla görüşmesinin ve sağlanan diğer imtiyazların vahametinin, hangisinin önemli olduğu ortaya çıkacaktır" dediği öğrenildi.
BAŞBAKAN'IN EVİNİN BÖLGESİNDEKİ GSM HARİTASI ÇIKARILMASI
Saygılı'ya sorguda, Başbakan Erdoğan'ın Kısıklı'da bulunan evinin bölgesindeki GSM haritasının çıkarılmasının nedeni de sorulduğu kaydedildi.
Saygılı'nın ise, “Kişi ben kendi yaptığım yasalara uymayacağım deme hakkına sahip değildir. T.C yasalarına göre Yasin El Kadı suç işlediği için izlenmek ve dinlenmekteydi. Tutanakta Başbakan'ın dinlendiğine ve izlendiğine dair bir şey yok. İzlenen şahıs, El Kadı'dır. El Kadı'nın kimden destek aldığı, kiminle hareket ettiğinin belirlenmesi amacıyla bilgisayar ortamında yapılmış bir çalışmadır" diye cevap verdiği belirtildi.
TÜRGEV
İfadesinde, 25 Aralık operasyonunun salt bir yolsuzluk operasyonu olduğunu vurguladığı öğrenilen Saygılı'nın, Bilal Erdoğan'ın da rüşvet, nüfuz ticareti ve tehdit yöntemleri ile TÜRGEV adına arazi ve para topladığının tespit edildiğini öne sürdüğü belirtildi. Saygılı'nın, ifadesinde, “Ayrıca örgüt üyelerinin kendi aralarında yaptığı görüşmelerden, TÜRGEV adına verilen hayati kararların Başbakan Erdoğan tarafından verildiği ve vakfın gizli yöneticisinin aslında kendisi olduğu anlaşılmıştır" dediği kaydedildi.