Oluşturulma Tarihi: Kasım 04, 2005 00:00
Aylık popüler bilim, teknoloji ve kültür dergisi Focus, kapak konusunu Cumhuriyet’in 82. yılında büyük anlam taşıyan kapsamlı bir dosyaya ayırdı: ‘İşte o çılgın Türkler...’
Kasım 2005 sayısında yer alan ve Turgut Özakman’ın danışmanlığında hazırlanan dosyada gücünü Anadolu topraklarından alan bir ulusun, ‘isimsiz kahramanlar’ albümünden insan manzaraları sunuluyor. İşte bazı çarpıcı örnekler:
ERZURUMLU KARA FATMAAsıl adı Fatma Seher olan ‘Kara Fatma’, Sivas Kongresi’nde Mustafa Kemal’in karşısına dikildi: ‘Kadın isem, Türk de değil miyim? Bana iş göster!’ Çoğunluğu kendisi gibi dul kalan kadınlardan oluşan 300 kişilik müfrezesiyle üç meydan savaşına (İzmit ve batı cephesi) katılan bu kahraman Türk kadını, bir savaş alanında birlik yöneten dünyanın ilk kadın zabitiydi...
Cephaneyi boşalttı, şehit olduKÖPRÜLÜLÜ HAMDİ BEY
Mondros’tan sonra ordudaki silah ve cephaneler belirli depolarda toplanmıştı. Köprülülü Hamdi ve Dramalı Rıza Beyler, Fransız askerleri etkisiz hale getirip Gelibolu Akbaş’daki cephaneliği boşalttılar. 8.000 tüfek, 5.000 sandık cephane, 300 makineli tüfek. Ne yazık ki Biga yakınlarında Yenice’de İngilizlerin örgütlediği Anzavur Ahmet çetesinin yaptığı baskında hem silah ve cephaneler imha edildi, hem de Köprülülü Hamdi Bey şehit oldu.
Amasra’da uçak monte etmiştiSAVMİ UÇAN
Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul’dan parça parça kaçırılarak Amasra’ya getirilen uçağı monte edip hizmete sokan ilk Türk donanma pilotu. İzmir’in işgali üzerine, üç pilot arkadaşıyla Üsküdar’dan Bilecik’e kadar yürüyüp Kuvayı Milliye’ye katılan Savmi Bey, İzmir cephesinde donanma pilotu olarak görev aldı. Kurtuluş Savaşı sırasında Rusya’dan gelen silahları, bozuk bir taka ve bir deniz uçağı ile Anadolu’ya taşıdı.
Buraya kaçmaya gelmedikDİYAB AĞA
İlk meclisin Dersim milletvekili Diyab Ağa’nın zabıtlardaki tek konuşmasına, ordunun Sakarya Nehri’nın doğusuna çekildiği günlerde rastlıyoruz. Düşman Polatlı’ya dayanmıştı ve meclisin Kayseri’ye taşınması tartışılıyordu. Diyab Ağa kürsüye ilk ve son kez çıktı: ‘Buraya savaşmaya mı, yoksa kadınlar gibi kaçmaya mı geldik?’ Bu konuşmadan sonra Meclis’in Ankara’da kalmasına ve milletvekillerine birer tüfek dağıtılmasına karar verildi.
Fabrikayı işçileriyle kaçırdılarİMALAT-I HARBİYE GRUBU
Kurtuluş Savaşı sırasında ordunun araç ve mühimmat ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulan bu gizli örgüt, sadece silah ve mühimmatı değil; Zeytinburnu, Tophane ve Bakırköy’deki askeri fabrikaları da tezgáh ve işçileriyle birlikte Ankara’ya kaçırdı. Bugünkü Ankara Garı’nın bulunduğu yerde kurulan atölyede kadınlar çalışıyor; çocuklar ise cephedeki siperleri dolaşıyor, yakılan mermilerin kapsüllerini toplayıp tekrar doldurulması için bu atölyelere getiriyorlardı.
Sandalla yelkenli ele geçirdilerFETHİYE DENİZ GRUBU
Kurtuluş Savaşı sırasında işgalci güçlere karşı oluşturulan yöresel örgütlerden Fethiye Deniz Grubu’nun komutanı, Binbaşı Ahmet Necip’ti. Kurulduğu sırada 12 mavzer ve bir makineli tüfeğe sahip olan grup, Yunanlıların denizdeki kábusuydu. Sandallarıyla Yunanlılardan 9 tonluk Bodrum, 13 tonluk İzmir yelkenlilerini ele geçirdikleri gibi, Yunan kruvazörü Helles’i Fethiye Koyu’nda saatlerce kovalamışlardı!
463’lük sınıftan 54 kişi kalmıştıkYÜZBAŞI SELAHATTİN (YURTOĞLU) İlhan Selçuk’un, Yurtoğlu’nun 18 cilt tutan günlüklerinden yararlanarak romanlaştırdığı Yüzbaşı Selahattin’in öyküsünde, Balkan Savaşlarından Kurtuluş Savaşı’na dek sayısız cephede yok olan bir kuşak anlatılır. Romanın sonunda Yüzbaşı Selahattin şöyle der: ‘Bizim sınıf 422 piyade, 41 süvari çıkardı. 1930’da, yani 20 yıl sonra, Dolmabahçe’deki mezuniyet yıldönümünde 54 kişi kaldığımız anlaşılmıştı...’
Mermi taşıdı, okuma yazma öğrettiSATI ÇIRPAN
Millet mekteplerinde okuma yazmayı öğrenen Satı Çırpan, Kurtuluş Savaşı’nda cepheye sırtında mermi taşımış bir kadındı. 1934 yılında Mustafa Kemal
Atatürk’ün kadınlara seçme ve seçilme hakkını vermesiyle, meclise giren ilk 18 kadın milletvekilinden biri olmuştu.
Wilson’un istemediği Ankara vekiliALFRED RÜSTEM BEY
Milli mücadelede Mustafa Kemal’in yanında yer alan Polonya kökenli devlet adamı. 1914’te Osmanlı İmparatorluğu’nun Washington büyükelçiliğine atanan Alfred Rüstem Bey, Amerikan Kongresi’ne gelen Ermeni meselesiyle mücadele eden ilk diplomatımız oldu. Ancak onun yöntemleri farklıydı; ABD’nin Filipinler’deki katliamlarını ve o tarihlerde zencilere karşı geçerli olan apartheid kurallarını çok sert bir şekilde eleştirmiş, Başkan Wilson’u zor duruma düşürmüştü. Amerika’da ‘istenmeyen adam’ ilan edilen Alfred Rüstem Bey, Sivas Kongresi’ne katıldı ve ilk mecliste Ankara milletvekili olarak yer aldı.