Oluşturulma Tarihi: Nisan 02, 2003 00:00
BEN hiç de bu kanaatte değilim. Kesin mühlet telaffuz etmesem dahi, arbedenin ilk günü ‘‘çok sürmeyecek’’ diye yazmış birisi olmama rağmen, yine de muharebenin ‘‘uzadığını’’ henüz hiç düşünmüyorum.Tabii, ‘‘uzamak’’ fiilinden ne anladığımıza bağlı...* * *UNUTMAYALIM ki, Körfez Savaşı otuz dokuzu hava, beşi de kara harekatı olmak üzere toplam kırk dört gün devam etmişti. Oysa, şu an daha bunun çeyreğindeyiz.Üstelik, 1991 operasyonun hedefi Kuveyt'i Saddam işgalinden kurtarmakla sınırlıydı.Bugünse ABD-İngiliz ordusu tüm Irak'ı ‘‘fethetmek’’ amacıyla yürüyor.Böyle bir olgu karşısında, tıpkı 1945 Mayısının Berlin bunkerindeki ‘‘desperados’’ bir Hitler gibi, köprüleri atılmış Bağdatlı Harami'nin ve kaderini O'nunla birleştirmiş askeri-sivil ‘‘Tıkrıti nomenklatura’’nın dişe diş biçimde direnmesi kadar normal bir şey düşünülemez.Ayrıca, bizzat Koalisyon Komutanı General Tommy Franks'ın söylediği ‘‘savaşta süresi kestirilemez’’ düsturu bir yana, aylar boyu süren ‘‘hazırlık dönemi’’nin Saddam ve avenesine ciddi bir mukavemet stratejisi oluşturmak için geniş zaman tanıdığı da bir vakıadır.Kaldı ki, Kuzey cephesinin açılmaması Irak kurmayı bayağı bayağı ‘‘rahatlatmıştır’’.Dolayısıyla, tek referans 1991 Körfez harekatı olduğundan, kırk dört gün aşılmadığı takdirde ve tetik çekileli henüz daha on iki gün olmuşken, ‘‘uzamış savaş’’tan söz edilemez.Tabii, baştan beri Washington'un ‘‘gazına gelmemiş’’ ve ‘‘çabuk savaş’’la, 1940'da Alman ordusunun uyguladığı ‘‘blietzkrieg’’ türü ‘‘yıldırım savaş’’ı karıştırmadıysanız.* * *ASLINA bakarsanız, ‘‘W’’ rumuzlu George Bush dahil, ABD başkentindeki ‘‘resmi ağızlar’’dan hiçbiri alenen ‘‘yıldırım savaş’’, ‘‘şimşek savaş’’, ‘‘fırtına savaş’’ falan demedi. Hatta, o pervasız ve ‘‘şahin’’ Savunma Bakanı Rumsfeld bile mühletten bahsetmedi. ‘‘Altı gün de, altı hafta da sürebilir, ama altı ayı sanmıyorum’’ demekle yetindi.Kendi bakanlarından zaten zerre kadar hazetmeyen Pentagon generalleri ise askerlik mesleğinin de sağduyusuyla, ‘‘şu kadar zamanda biter’’ lafını asla ağızlarına almadılar.Fakat doğrudur, Başkan Yardımcısı Cheney'in ‘‘Bağdat iskambilden şato gibi’’ benzetmesinden, Amerikan basınına sızdırılan ‘‘operasyonel yorumlar’’a (!) öyle bir ortam oluşturuldu ki, sanki Koalisyon ordusu el kol sallayarak jet hızıyla Abbasi şehrine girecek.Böylelikle, işler aksarsa ‘‘ben süre vermemiştim ki’’ diyebilmek için elini bağlamayan fakat medyayı manipüle eden Beyaz Saray ‘‘dezenformasyon’’un ta kendisini gerçekleştirdi.Amerikan kamuoyuna ‘‘nasılsa çok kolay ve çok çabuk biter’’ illüzyonu şırıngaladı. Hem pasifist eğilimleri sınırladı, hem de ‘‘Vietnam sendromu’’nun anısını unutturdu.Ve işin garip tarafı şu ki, bizdekiler dahil, Bush yönetiminin bu hin ‘‘manipülasyon’’ ve ‘‘dezenformasyon’’ tuzağına ‘‘savaş karşıtları’’ da düştüler. Onlar da ‘‘gaza geldiler’’.‘‘Çabuk savaş’’la ‘‘yıldırım savaş’’ı karıştırarak, on iki gün sonra Bağdat hala ‘‘düşmediğinden’’, ‘‘Saddamzadeliğe’’ varan bir ‘‘işte direniliyor’’ sevincine boğuldular.* * *DURUN bakalım. Savaş yandaşları da, savaş karşıtları da dursun. Henüz çok erken...Tekrarlıyorum, yukarıda sıraladığım nedenler de göz önüne alındığı takdirde, kırk dört günlük 1991 harekatından daha kısa sürecek her zaman dilimi ‘‘çabuk’’ kategoriye girer.Kuşkusuz, Rumsfeld'in açıkça söylemeden ve gizli gizli hayal ettiği süreden uzun sayılır ama, askerlik strateji ve taktiği açısından altı hafta yine de bayağı ‘‘çabuk’’ sayılır.Fakat geçerse, uyguladığı ‘‘dezenformasyon’’la her iki tarafı da mandepsiye getirmiş olan Bush yönetimi kendi tuzağına düşmüş olur ki, bundan kolay kurtulacağını hiç sanmam. Savaşın uzaması mı iyidir, kısalması mı sorusunu ise yarın cevaplayacağım.
button