Güncelleme Tarihi:
Gırtlak kanseri tedavisi gördüğü hastanede, 9 Kasım 2013 tarihinde, 59 yaşında hayatını kaybeden gazeteci yazar Savaş Ay'ın Torba'da sahibi olduğu yazlık, mirasçı iki kardeşi birbirine düşürdü. Yazlıkla ilgili açılan dava için Ay'ın kızı Sanem Dolun Ay, 31 Ekim Salı günü Muğla'ya geldi. Ay'a annesi Türkan Demir de eşlik etti.
Anne-kız, avukatları Ahmet Erdem Uslaş'ın eşliğinde, Torba'ya yazlığı görmeye gitti. Bu durum üzerine diğer mirasçı Can Ay'ın 'konut dokunulmazlığını ihlal'den suç duyurusunda bulunmasıyla Sanem Dolun Ay ve annesi Demir, aynı gün gözaltına alındı. Anne-kız, emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede serbest bırakıldı. Konuyla ilgili açıklama yapan avukat Uslaş, anneyle kızının gece boyunca nezarethanede kaldığını belirterek, yaşananları şöyle anlattı:
"İstanbul'da, Sulh Hukuk Mahkemesi'nde dava bulunuyor. O davada, bu evin mühürlenmesine ve de anahtarlarının teslimine dair verilmiş ara kararlar var. Burası boş ev niteliğinde olan, tereke malı olan bir evdir. Dün akşam müvekkillerim, bu evi bana göstermek istediler. Ben de arabayla bizzat kendilerini evin önüne kadar götürdüm. O sırada, meğerse yine kanuna aykırı şekilde Can Ay ailesiyle birlikte girmiş, kullanıyormuş. Dediğim gibi böyle bir yetkisi yok. Onun varsa müvekkilimin de var. Dolayısıyla kimse, kimseye üstün olmadığı için mirasçılık anlamında böyle bir yetkisi yok. Mahkemenin orayı, ona vermişliği de yok. İçeriden kendisinin eşi çıktı, kendisi ile gayet medeni bir konuşmamız oldu. Kim olduğunu söylemedi. 'Ben konuşmam yönünde talimat aldım' dedi. Biz de 'Peki' dedik ve 'İyi akşamlar' dedik. Sonrasında Can Ay, hakkımızda ben de dahil olmak üzere şikayetçi oldular. Üçümüz hakkında, 'konut dokunulmazlığını ihlal'den suç duyurusunda bulunmuşlar. Şikayetçi olmuşlar. Biz, evin kapısını, penceresini zorlamışız; zorla içeri girmeye kalkmışız. Olay, savcılık makamına, nöbetçi savcıya intikal etti. Savcılık makamı, bu konuda herhalde açılmış bir dava olduğundan hareketle adeta bu davada biz, sanki mahkum olmuşuz gibi sanki daha önce vekiller, bu suçu işlemiş gibi 'Siz misiniz bir daha bu evin oraya gelen' şeklinde bir akıl yürütmeyle gözaltı kararı verdi. Vekillerim, bu kız ve annesi, 'konut dokunulmazlığını ihlal' gibi bir suçtan gece gözaltına alındılar. Sabaha kadar nezarette kaldılar."
'TAVRI DEĞİŞTİ, DÜŞMANCA HAL ALDI'
Sanem Dolun Ay ise babasının ölümüne kadar üvey ağabeyi Can Ay ile arasının çok iyi olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:
"19 yaşındayım. Dün geceyi önce gözaltında sonra nezarethaneye sevk edilerek, geçirdim. Sabah da emniyet tarafından adliyeye bırakıldım. Şu anda, burada bulunmanın sebebi, babamla her yazı geçirdiğim yazlığa babamın vefatından sonra girmiş bulunmam. Diğer mirasçı Can Ay, mühürlenmiş olması gereken bu evi kullanmaktaymış. Bunu görmüş olduk. Aynı zamanda, kullandıkları bu eve bizim girmiş olmamız sebebiyle hakkımızda şikayette bulundular. Bu şikayetleri, ciddiye alındı. Böylece ben, babamın evine girdiğim için bir geceyi annemle nezarette geçirdim. Şikayetçi olan şahıs, ağabeyim. Baba bir, anne ayrı, üvey ağabeyimdir. 16 yaşıma kadar babamın vefatına kadar kendisiyle gayet güzel bir ilişkimiz vardı. Bahsedilen evde, birlikte tatilimizi de yapardık. Babamın vefatından sonra birdenbire tavrı tamamen değişti; düşmanca bir hal aldı. Kendisi, mirasın tamamına sahip olmak istiyor. Benim de hakkımdan feragat etmem için elimden gelen her türlü gücü kullanıyor. Ona kalsa ben okulumu da okuyamayayım, kaldığım evden de çıkarılayım, herhangi bir maddi gelirim olmasın. İstediği budur."
'PARA, İNSANLARI BU HALE GETİREBİLİYORMUŞ'
Sanem Dolun Ay'ın annesi Türkan Demir ise Savaş Ay'ın ölümünden bugüne kadar kızıyla yaşadıklarını şöyle anlattı: "Bu davayla bizi, köşeye sıkıştırabileceklerini umdular. Kızım, Robert Koleji'nde 10. sınıfta okuyordu, babası vefat ettiğinde. O andan itibaren hiçbir şekilde kendisini görmedik. Dört seneden sonra ilk defa burada görüyorum; ama ondan önce 'canım kardeşim'di. Babası vefat ettikten sonra tamamen ortadan yok oldu. Sanem'in okuldaki velisi babasıydı. O, okuyordu. Üvey ağabeyi, gidip, bu talimatı iptal ettirdi. Bütün mahkeme tutanaklarında görünür ki bizim evden çıkarılmamız yani sokağa atılmamız, Sanem'in Robert Koleji'nde okumaması, ekonomik olarak sıkıştırmak. Yani her türlü yalana, iftiraya maruz bırakıldık. Demek ki para, insanları bu hale getirebiliyormuş. 'Deli utanmaz, yakınları utanır' diye bir söz vardır. Biz, bunların yaptıklarından utandığımız için kızımı ve kendimi hep dışarıda tuttum. 'İsmimiz, insanların ağzına sakız olmasın, malzeme olmasın' diye; fakat madem ki küçücük, gencecik kardeşini nezarethanede tutabilecek kadar vicdansızlarmış, o zaman haklarındaki gerçekleri de herkesin öğrenmesini çok isterim. Merhum Savaş Ay'ın yapmış olduğu ve tüm mirasını oğlu Can Ay'a bıraktığı bir vasiyetname vardı, bu zaten iptal edildi. Halen Yargıtay'da temyiz aşamasında. Süreç, bu şekilde ilerliyor yani gönül isterdi ki hiç böyle şeyler yaşanmasın."
Bodrum'da polisler tarafından adliyeye getirilen anne-kız, savcılıkta ifade verdikten sonra serbest bırakıldı. 3'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya katıldıktan sonra Türkan Demir ve Sanem Dolun Ay, İstanbul'a döndü.