Güncelleme Tarihi:
Ev ve araba almak gibi bir işe niyetlenen vatandaşları sayısız dolandırıcı tuzağı bekliyor. Ancak böylesini siz de duymamış olabilirsiniz. Birden fazla vatandaşa aynı evi gezdirip kaparo karşılığında sözleşme yapan bazı müteahhitler daha sonra o daireleri farklı kişilere satıp ortadan kayboluyor, sözleşmenin de bir hükmü kalmıyor.
Geçtiğimiz hafta bu mağduriyetlerden bir yenisi daha İstanbul’da yaşandı.
Avcılar’da faaliyet gösteren bir müteahhit, iddiaya göre, bir evi 5 kişiye sattı. Ayrı miktarlarda para veren mağdurlar avukat aracıyla savcılığa suç duyurusunda bulundu. 2019 yılında inşaat halindeyken evi alan Gülseren Karakaya'nın hayatı adeta kabusa döndü.
Emekli öğretmen olan Karakaya, 400 bin TL karşılığında inşaat halindeki evi satın aldı. Birkaç ay sonra ikinci bir alıcının gelmesiyle şok oldu. Yaklaşık 6 ay sonra evin üçüncü bir kişiye 250 bin TL'ye satıldığını öğrendi. Yaşadığı şok yetmedi, üçüncü alıcı eve gelerek ondan evden çıkmasını istedi.
Aradan geçen süre içinde müteahhit, aynı evin tapusunu bir yakınına sattı. Bu kişi de tapuyu yakın akrabasına sattı. Evi alan son kişi ise emekli öğretmeni sürekli tehdit ederek evi boşaltmasını istedi. Evin bir değil iki değil tam 5 alıcısı vardı ama tapusu son alıcıdaydı. Avukat aracılığıyla savcılığa suç duyurusunda bulunuldu ama olay ne zaman nasıl çözülür yorumu size bırakıyoruz.
AKILALMAZ BİR HİKAYE
Tıpkı Karakaya'nın yaşadığı gibi bir olayı bundan tam 24 yıl önce deneyimleyen iki öğretmen kardeş yaşadıklarını Hurriyet.com.tr'ye anlattı.
Şu anda 70 (S.M.) ve 72 (M.B.) yaşında olan iki öğretmen kardeş, 1998 yılında emekli olmuştu ve ikramiyeleri ile şehir merkezine yakın bir yerde ev almayı planlıyordu.
Erkek kardeşleri çok yakın zamanda yeni bir ev almıştı ve tam da istedikleri gibi deniz manzaralıydı. Kardeşleri; satın aldığı evi çok iyi bir fiyata aldığını, aynı müteahhidin bu binanın yanına yeni bir binaya başladığını söyledi.
Binanın sadece temeli kazılıyordu ama "Birkaç yıla bitecek" denmişti. Müteahhit dairelerin çoğunun satıldığını, deniz gören çok az sayıda daire kaldığını söyleyince iki kardeş panikledi.Kardeşlerin “Biz deniz tarafından karşılıklı iki daire istiyoruz” sözlerine karşılık müteahhit, “3'üncü katta karşılıklı 2 daire var, ondan başka da ön tarafta daire kalmadı” deyince bu evin son şansları olduğunu düşünüp hemen harekete geçtiler. 3'üncü kattaki o karşılıklı daireler bu iki kardeşin olacaktı.
Sonrasını onlardan dinleyelim:
‘HERKESİ KENDİMİZ GİBİ DÜRÜST SANIYORUZ’
M.B.: Evin peşinatını öderken bir saniye bile aklıma kötü bir şey gelmedi. Evi satın aldığım müteahhide güvendim ama bunda kardeşimin de ondan ev almış olması etkili oldu. Şimdi haberlerde bir sürü dolandırılma hikayesi dinliyoruz ama önceden bu kadar bilinçli değildik. "Aynı memleketliyiz, kimse kimseye yanlış yapmaz" diye düşündük. O yüzden vakit kaybetmeden alış işlemlerini başlattık.
‘EŞİM GÜVENMEDİ AMA O ZATEN HİÇ KİMSEYE GÜVENMEZDİ’
S.M.: Eşim çok pimpiriklidir ve her işin usulüne uygun olmasını ister. Bu evden bahsettiğimde, inşaatı yapan firmayı tanımadığımızı, paranın bir kısmını peşin vereceğimizi ama evin ne zaman bitip bitmeyeceğinin belli olmadığını, biraz daha düşünmenin doğru olduğunu söylemişti ama ben onu dinlemiyordum bile. Büyük inşaat firmalarından elimizdeki para ile bir ev satın alamıyorduk ve topraktan bir eve girmemiz gerekiyordu. Eşim zaten her şeye bir kulp bulur kimseleri beğenmezdi. O yüzden onun hislerini pek dikkate almadım. Biz iki kardeş karar vermiştik. İstemeyen yazlık evde kalır, isteyen bu eve gelir diye ertesi hafta tekrar gittik müteahhidin yanına.
MÜTEAHHİT: ASLA BEKLEMEZDİM AMA...
M.B.: Emekli param henüz yatmamıştı ama birkaç güne kadar hesabımda olacaktı. Kardeşimin parası hazırdı. Otobüsle giderken bana evi satmaz da başkasına satar diye yüreğim ağzımda gittim. Kardeşim o evi alır da ben alamazsam hepten yıkılırdım.
"Param bir iki güne gelecek, sakın benim evimi kimseye satma, biz de söz sözdür” dedim, o da kardeşimizi tanıdığı için bize güvendiğini, yoksa asla beklemeyeceğini söyledi.
S.M. ve M.B. iki daire için iki emekli ikramiyesini eline nakit para olarak verip “3'üncü kat doğu cephesi, 3'üncü kat batı cephesi xx TL peşinat alındı. Kalan meblağ 12 ay taksitle ödenecek. Daireler 3 yıl içinde teslim edilecek” yazılı kefilsiz, tarihsiz, mühürsüz iki kâğıt parçası ile eve döndü.
'İÇİME BİR KURT DÜŞTÜ'
S.M.: Bizden aldığı peşinat için bir kâğıt parçası verdi ama kendi alacağı taksitler için senet yaptı. Aslında o zaman içime bir kurt düştü ama kardeşimiz de ondan ev aldığı için bu düşüncemi kafamdan attım.
Şehir merkezine gittikçe evlerinin yerine baktılar ama ilk yıl inşaat, binanın temeline dikilmiş birkaç demirden öteye geçemedi. Üçüncü yılda sadece temelin betonu atılmıştı, ilk kat bile çıkmamıştı. Üç yaz üç kış geçti ama binanın inşaatı olduğu yerde saymaya başladı.
M.B.: Hem kardeşim hem ben eşlerimizle sorun yaşamaya başladık. Evdeki tek mesele temelde takılı kalan ve bir türlü yükselemeyen binamızdı. Sabah kahvaltıda aynı dert, akşam yemeğinde aynı dert. Soluğu müteahhidin evinde aldık.
Kapıyı müteahhidin kızı hafifçe aralayarak açmıştı ve daha onlar sormadan "Babam evde yok" demişti. Demek ki onlardan önce de birileri gelip kapılarına dayanmıştı. "Ayakkabıları burada ama" diye içeri daldıklarında tabii ki müteahhit içerideydi ve başı yerden kalkmıyordu. Uzun süredir binanın izinleri ile ilgili bir sıkıntı olduğunu, o yüzden inşaatın durduğunu ama yakın zamanda halledeceğini söyledi M.B. ve S.M. kardeşlere...
'LAF LAFI AÇTI, AYNI DAİREYİ ALDIĞIMIZ ORTAYA ÇIKTI'
İki kardeşin umutlarının gerçek anlamda yıkıldığı an ise bir arkadaşlarının evinde sohbet ederken yaşandı.
M.B.: O gün başımdan kaynar sular boşaldı. Daha sonra arkadaşlarla buluşmaya gittik. Havadan sudan konuşurken konu emekli ikramiyelerimizi nasıl değerlendirdiğimize geldi. Biz kardeşimizle ev aldığımızı söyledik, bir öğretmen arkadaşımız da aynı şekilde topraktan eve girdiğini ama hâlâ ortada ev olmadığını söyledi. Laf laf açtı ve sonunda tesadüf o ki aynı binadan ev aldığımız ortaya çıktı. Ben "Ohh ne güzel komşu olacağız, seninki kaçıncı katta?" diye sordum, "3'üncü kat" dedi. Biz kardeşimle birbirimize baktık çünkü 3'üncü kattaki iki daire bizimdi ve bir katta sadece 2 daire vardı. Arkadaşımız da ısrarla 3'üncü kat olduğuna emin olduğunu söyledi. Diğer odaya gidip aynı bizdeki gibi bir kâğıt parçasını elinde sallayarak geri geldi. "Ben size dedim, bak 3'üncü kat yazıyor" deyince benim başımdan kaynar sular döküldü. Kardeşimin yüzü kül gibi oldu, bayılacak sandım. Diğer arkadaşımızın "Canlarım sizi bal gibi dolandırmışlar, aynı daireyi satmışlar" dediğini duyduktan sonra üçümüz de ayılıp bayılmaya başladık. Ne yüzümüze dökülen kolonyalar fayda etti ne derin derin nefes almalar…"
S.M.: Bu darbenin üstüne akşam eve döndüğümüzde bir de eşlerimizden tonlarca laf işittik haliyle, ne kadar söylenseler azdı zaten. Eşim ile o günden sonra her gün kavga ettik, akşamları içki ve sigaraya başlaması tam da bu döneme denk geldi.
Avukatlar, müteahhit ile köşe kapmacalarla birkaç yıl daha geçti. Bu arada evin 2 katı çıktı ama bir türlü 3'üncü kata geçilemiyordu. Zaten 3'üncü kat çıksa da kimin olacaktı ki… Öğrendikleri kadarıyla tam 7 kişiye 3'üncü kattan daire satılmıştı, avukattan öğrendikleri kadarıyla ellerindeki belgenin hiçbir önemi yoktu.
Müteahhit M.B. ve S.M. her görüşmeye gittiğinde, “Söz 6 ay sonra başka yerden size daire vereceğim” diyor, başka binaların adreslerini veriyordu. İki kardeş gidip o evleri geziyordu ve hayal etmekten ve inanmaktan hiç vazgeçmiyordu. Üstelik o dönemde müteahhit hastalandı ve yataktan kalkamaz oldu. Hasta yatağında insafa gelir belki diye ziyaretlerini ara ara devam ettirdi S.M. ve M.B. kardeşler...
Edirne’de bir müteahhit satış sözleşmesiyle sattığı daireleri başka bir müteahhide de tapu devriyle sattı. Daireleri satılan alan müteahhit de o daireleri başka vatandaşlara sattı. Şüpheliler hakkında hazırlanan iddianamede, en başından beri fikir birliğinde oldukları belirtilirken, müteahhitlerin yeni oyunu pes dedirtti. Olan yine tüm birikimi ile ev almaya çalışan vatandaşa oldu.
MÜTEAHHİTİN OĞLUNA GİTMEYE BAŞLADILAR
İki kardeş baktılar ki evi satın aldıkları kişiden fayda yok bu sefer müteahhidin avukat oğlunun ofisine sık sık baskın yapmaya başladılar. Aynı daire satın alan ve aynı binadan başka daireler satın alan onlarca kişiye ne oldu bilinmez ama bu iki azimli kardeş umutla bekledikleri evlerine 24 yıl gecikmeli de olsa kavuştu.
M.B. marinada denize sıfır bir apartmanın 11'inci katında teraslı dairesine kavuştu ama artık İstanbul’da yaşadığı için yıllar sonra sahip olduğu evini satıp İstanbul’dan ev aldı.
S.M. ise kendine gösterilen bir evi denize biraz uzak diye beğenmedi, sonra yeni bir daire sunuldu ama dairenin içi yapılmamıştı. “Yine de kabul ettim çünkü çok değerli bir yerden verdiler evimi. Dairenin içine epey masraf yaptım, geç de olsa yılların emeğine kavuştum derken 15 gün önce inşaat durduruldu. Hayaller yine suya düştü” dedi.
Sözün kısası S.M.'nin yıllar önceki kaybı, değeri çok daha yüksek hatta dubleks bir evle telafi edilmişti ama bu binanın da imar izni olmadığı için yine inşaat durdurulmuştu.
2018 yılında müteahhit firma iddiaya göre, yaklaşık 500 aileyi dolandırarak ortadan kayboldu. Aynı dairenin birden fazla kişiye satıldığını söyleyen mağdur vatandaşlar, firma yetkililerine bir türlü ulaşamayınca satın aldıkları dairelerinin birden fazla kişiye sözleşme üzerinden satıldığını fark edince dolandırıldıklarını anlamışlardı. Mağdurlardan biri iki senedir satın aldığı evde oturuyordu. Tapuyu almak istediğinde bugün yarın diyerek ertelediklerini, sonunda yetkili kişinin kaçtığını duyduklarını söyledi.
Aynı evi onlarca insana satan sonra da ortadan kaybolan müteahhitler yıllar önce de vardı şimdi de var bundan sonra da olacak. Peki özellikle topraktan ev satın alırken böyle mağduriyetler yaşamamak için nelere dikkat etmek gerekiyor? Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Başkanı Hakan Akdoğan ve Avukat Bilal Çelik sorularımızı yanıtladı.
TAPUSUZ EV TAM ANLAMIYLA SATIN ALINMIŞ SAYILMAZ
Avukat Bilal Çelik, kanunda tapunun aleniyet ilkesinin olduğunu yani tapunun açık olduğunu ve herkesi kesin bir şekilde bağladığı belirtti. Çelik, bu nedenle tapusuz alınan evin tam anlamıyla alınmış sayılmadığını ve evi bu durumdaki vatandaşların evi boşaltmak zorunda kalabileceğini söyledi ve ekledi:
“Böyle bir durumda ev iyi niyet kuralları ile satın alınmış olsa da tapuyu almadığı için devlet 3'üncü kişinin iyi niyetini kabul eder ve mağduriyet yaşanmaması adına 3'üncü kişiyi koruma altına alır.”
Aynı evin birden fazla kişiye satıldığı durumlarda kişi nereye başvurmalı, hakkını nasıl aramalı?
Çelik, böyle bir olay yaşandığında savcılığa başvurular yapılsa da aslında kişilerin müteahhide karşı Tüketici Mahkemesi'nde alacak tahsili veya geçmiş tasarrufların iptali için dava açmasının da gerektiğini, yapılan işlemlerin iptalini sağlamak veya verilen parayı iade almak adına çabalanması gerektiğini belirtti.
Peki topraktan ev satın alırken nelere dikkat etmek gerekiyor?
“Öncelikle müteahhit ile arsa sahibi ayrı kişiler ise aralarında yapmış oldukları kat karşılığı inşaat sözleşmesine bakılması gerekiyor. Çünkü arsa sahibi kendi haklarını korumak için müteahhide hak ediş usulü sözleşme ile daire satış hakkı tanımış olabilir. Bu sözleşmeler inşaatın yapıldığı arazinin tapu kaydına şerh edilmiş olabilir” diyen Çelik, tapuda sözleşme incelendikten sonra tapuyu almaya hakkı varsa taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapılarak tapuya şerh verilebileceğini belirtti. Çelik, arsa sahibi ile müteahhit arasında 3’lü bir satış vaadi sözleşmesi de yapılabileceğini sözlerine ekledi.
SÖZLEŞMEDE BULUNAN KİRA BEDELİ TALEP EDEBİLEBİLİR
Vaktince evi teslim edilmeyen ev sahibi, müteahhitten neler talep edebilir? Ortadan kaybolan müteahhit ya da firmalardan ev alan mağdurlar o evi unutsunlar mı?
Çelik, bu sorumuza şöyle yanıt verdi:
“Vaktinde teslim almayan kişi sözleşmede bulunan kira bedelini talep edebilir. Sözleşmede bir kira bedeli yoksa mahkemeden tespitini isteyerek talepte bulunabilir. Kanun arsa sahibinin öncelikle haklarını korumaya aldıktan sonra tapunun ait olduğu kişiye hak tanıdığı İçin; dolandırılan kişilerin ceza ve hukuk mahkemelerinde haklarını aramaktan başka çareleri kalmıyor.”
Şimdi pek yok ama önceden ev taksitleri elden ödeniyordu, sadece makbuz veriliyordu. Bunlar hâlâ evi teslim edilemeyenler için ödeme yapıldığına dair kanıt sayılır mı?
Çelik, elden ödenen makbuzların tarihi mevcut olsa bile düzenlenme tarihi konusunda kesinlik olmadığı için müteahhide ait resmî defter ve kayıtların kesin delil niteliği taşıdığını, elden verilen makbuzların toplu olarak müteahhit ile bir resmiyet kazanması ve bunun şahitlerle bir ticari satış sözleşmesine dökülmesi gerektiğini vurguladı.
Maalesef ülkemizde aynı bağımsız bölümün birden fazla kişiye gerek adi sözleşme gerekse de noterden satış vaadi sözleşmesi yapılması ile mağduriyetlere her geçen gün yenisi ekleniyor.Aslında satış vaadi sözleşmesi; bir kimsenin, taşınmaz malını bir başkasına satmayı taahhüt ettiği sözleşmedir. Satış vaadi sözleşmeleri noterlerce düzenlenir. Taraflardan biri isterse tapu kütüğünün şerhler sütununa tescil edilebilir. Lakin piyasada bu şerh tesis edilmiyor. Tapu sicil müdürlükleri ile ve noterler arasında entegrasyon olmadığı için de aynı bağımsız bölüm birden fazla kişi satış vaadi sözleşmesi ile bu şekilde satışa konu olabiliyor.Bu konunun çözümü için projeden ev alırken özellikle gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin noterde ve düzenleme şeklinde yapılması ihmal edilmemelidir. Bir taşınmaz sahibi, taşınmazını bir kişiye satışını vaat ettikten sonra, aynı taşınmazını bir başka kişiye de satmayı vaat edebilir. Bu durumu önleyecek yasal bir engel yok. İki sözleşmenin varlığı halinde önce yapılan sözleşmeye itibar etmek gerekiyor. Böyle mağduriyetlerin önlenmesi için noterlerde yapılan sözleşmelerin online olarak ve zorunluluk ile tapuya şerh edilmesi gerekiyor.
Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Başkanı Hakan Akdoğan