OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 18, 2003 00:00
Ortaköy'de işlenen bir cinayetle Türkiye gündemine ilk kez giren ‘‘satanizm’’ için ömür boyu hapis kararı çıktı. Şehriban Coşkunfırat'ı ‘‘şeytana kurban etmek’’ amacıyla boğarak ve bıçaklayarak öldürmekten sanık Engin Arslan, Ömer Çelik ve Zinnur Gülşah Dinçer, Yargıtay'ın daha önce verilen 25 yıl 6 ay 20'şer günlük ağır hapis cezasını az bulup bozması üzerine yapılan yargılama sonunda bu kez ömür boyu hapis cezasına çarptırıldılar.İstanbul 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dünkü duruşmada tutuklu sanıklar Zinnur Gülşah Dinçer, Ömer Çelik, Engin Arslan ve avukatları, maktul Şehriban Coşkunfırat'ın müdahil babası Mehmet Coşkunfırat ve avukatları hazır bulundular. Coşkunfırat'ın annesi ve kızkardeşleri de duruşmaya dinleyici olarak katıldılar. Görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı, sanıkların Yargıtay'ın bozma gerekçesi doğrultusunda ‘‘Canavarca bir hisle adam öldürmek’’ten cezalandırılmalarını istedi. Son sözleri sorulan sanıklar ise Yargıtay'ın bozma ilamına karşı çıkarak, ilk kararda direnilmesini istediler. Sanıklardan Çelik ile Dinçer, mahkemenin vereceği karara saygılı olduklarını belirtirken Arslan ‘‘Aslında söyleyecek çok şey var, ama şimdi konuşmaya gerek yok. İlerde her şey ortaya çıkacak’’ dedi.Mahkemenin, kararını açıklamadan önce verdiği arada baba Mehmet Coşkunfırat, Türk adaletine güvendiğini belirterek ‘‘Mahkemenin önceki kararı geçerli sayılsaydı, sanıklar sadece 4-5 yıl cezaevinde kalacaktı. Yargıtay'ın kararının uygulanmasını istiyorum’’ diyerek gözyaşı döktü. Anne Hatice Coşkunfırat da ‘‘Bir anneye sanıklara verilecek olan 30-40 yıl hapis cezası yetmez’’ diye konuştu. Mahkeme, 3 sanığı bu kez Yargıtay'ın görüşü doğrultusunda TCK 450/3 maddesi uyarınca ‘‘Canavarca bir hisle adam öldürmek’’ten ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. Çelik ve Arslan'a naaşa hakaretten 2 ay 15'er gün hapis ve 50'şer milyon lira para cezası veren mahkeme, üç sanığı hırsızlıktan 6 ay 20'şer gün hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, Arslan ve Çelik'in hırsızlık ve naaşa hakaretten aldıkları hapis cezasının 30'ar gün, Dinçer'in hırsızlıktan aldığı cezanın ise 10 gün geceli gündüzlü bir hücrede tecrit suretiyle infazına karar verdi.Sanıkların sosyal profiliTürkiye'de kayıt düşülen ilk satanist cinayetinin 3 sanığının profili, dar gelirli ailelerden geldiklerini ortaya koydu. Emekli İETT şoförü bir baba ile ev hanımının oğlu, 5 erkek çocuktan 2'incisi Ömer Çelik ilkokuldan sonra okula gitmedi. Askerlikten sonra evine dönmeyen Çelik, iddiaya göre bir süre Taksim bölgesinde bali çekti ve barlarda satanizm ile tanıştı.Babası İSKİ'de güvenlik görevlisi olarak çalışan Engin Arslan'ın annesi de ev hanımıydı. Cinayet gününe kadar Osmanbey'deki Turizm Akşam Lisesi 3'üncü sınıfta okuyan, Japonca ve İngilizce bilen Arslan, içe kapanık ve asosyal bir kişilik olduğunu kendi ifadesinde de söyledi. Ailesi okula başladıktan sonra asileştiğini ve kendileriyle bağlantıyı kopardığını anlattılar. Polis emeklisi bir baba ile ev hanımı annenin kızı Zinnur Gülşah Dinçer ise
BeÅŸiktaÅŸ Lisesi 2'inci sınıftan okulu terk etti. Bir süre Alarko'da sekreterlik yapan Dinçer, uzun telefon görüşmelerinin faturaları kabartması üzerine iÅŸten atıldı. Åžeytanın elçisiyim benim ruhum yok13 Eylül 1999 akÅŸamı Ortaköy mezarlığında iÅŸlenen satanist cinayetinin davası kavgalı baÅŸlamıştı. Sanık Engin Arslan ‘‘Şeytanın elçisiyim. Benim ruhum yok. Onun emirlerini yerine getirdim, tebrik aldım’’ diyerek baÅŸladığı ifadesine maktülün yakınları tepki gösterince salon karıştı. Arslan da bu kiÅŸilere doÄŸru hücum edince jandarma tarafından karga tulumba salondan çıkarıldı. Mahkeme sanık avukatlarının gizli celse istemini reddetti. Olaydan sonra Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde 1 ay gözetim altında tutulan, daha önce 6 kez intihar giriÅŸiminde bulunduÄŸunu söyleyen ve duruÅŸmaya siyah kazakla gelen Arslan, o akÅŸamı şöyle anlattı: ‘‘BuluÅŸtuÄŸumuz saatte deprem oldu. Åžehriban çok korkmuÅŸ. Kadının biri GülÅŸah'a depremin hep bizim gibiler yüzünden olduÄŸunu söylemiÅŸ. Bana bu arada ÅŸeytandan mesaj geldi. 1 seneden beri kendisinden mesajlar alıyorum. Kulağıma sesler geliyor. Åžeytanı görüyorum. Bana ne emrederse yapmak zorundayım. Bendeki canın kendine ait olduÄŸunu, elçisi olduÄŸumu bildiriyordu. Beni 1 yıldır ÅŸeytan yönlendiriyor. Åžeytanla anlaÅŸma yaptık. Benim ruhum yok. Ruhum ÅŸeytanda. Onunla geceleri sıkça konuÅŸurum. Çok gizli ÅŸeyler bunlar. Sizlere anlatamam. Gizli tutmamı o söyledi. Zaten anlatsam 20-30 duruÅŸma sürer. Anlatsam da beni anlayamazsınız.’’Şehriban’ı Engin’le birlikte boÄŸdukGazetelerde bir kediyi ÅŸeytana kurban ederken çekilmiÅŸ fotoÄŸrafları çıkan sanık Ömer Çelik, bu sahne için ‘‘Bir arkadaşın doÄŸum günüydü. Çok içmiÅŸtik. Hüseyin elindeki kediyi önce okÅŸadı, sonra yere vurup öldürdü’’ dedi. Çelik, Mahkeme BaÅŸkanı Ahmet Ulucak'ın ‘‘Kediyi piÅŸirip yediniz mi?’’ sorusuna ‘‘Hayır. Aslında biz o gün tavuk yiyecektik’’ yanıtını verdi. Cinayet akÅŸamı içki alıp Ortaköy'deki mezarlığa gittiklerini belirten Çelik, olayı şöyle anlattı: ‘‘Bu sırada deprem oldu. Engin ÅŸeytandan mesaj aldığını, bir kurban verilmesi gerektiÄŸini söyledi. Åžehriban'ın üzerine atlayıp boÄŸazını sıkmaya baÅŸladı. Benden yardım istedi. Beraber boÄŸmaya baÅŸladık. Bu sırada GülÅŸah da bıçağını Åžehriban'a sapladı. Öldükten sonra cesedi soyduk. Engin çekiçle toprağı kazdı. Cesedi gömüp ordan ayrıldık. Åžehriban ile ölümünden önce kendi rızasıyla iliÅŸkiye girmiÅŸtim. Ölüm sonrası iliÅŸkiye girmedim. Satanizmi black-metal müzik çerçevesinde bilirim. Bu konuda araÅŸtırma yapmadım. PiÅŸmanım.’’Â
button