Güncelleme Tarihi:
Öztürk, Saros'ta meydana gelen 5.3 büyüklüğündeki depreme ilişkin yaptığı değerlendirmede, depremin meydana geldiği bölgede daha önce çalıştığını ve bölgeyi tanıdığını belirterek, aldığı bilgilere göre, depremin Gökçeada'da hissedildiğini ve 10 saniye süreyle, doğu-batı yönlü salınım şeklinde gerçekleştiğini aktardı.
Ganos Fayı üzerinde oluşan bu depremin meydana geldiği hattın “1912 kırığı” olduğunu vurgulayan Öztürk, “Bu hat, 1912 yılında kırıldı ve büyük bir deprem gerçekleşti zaten. Deprem, bu kırık üzerinde kırılmayan küçük segmentlerin, boşlukların kırılması şeklinde gerçekleşmiş olabilir” diye konuştu.
Saros'ta daha önceki büyük depremle biriken enerji boşaldığı için burada yakın bir tarihte büyük bir deprem beklenmediğinin altını çizen Öztürk, bu depremin, olası İstanbul depreminin öncüsü bir deprem olup olmadığı konusunda görüş belirtmenin mümkün olmadığını, ancak bölgedeki deprem yaratan tüm birikmiş
enerjilerin birbirini etkilediğini belirtti.
Öztürk, İstanbul depreminin Büyükçekmece-Silivri-Marmara Ereğlisi arasında bir hatta gerçekleşmesinin beklendiğini ifade ederek, bu bölgede 50-70 kilometrelik kırılmamış bir nokta bulunduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Öztürk, sözlerine şöyle devam etti:
“Burayı çok açık şekilde biliyoruz. Kumburgaz çukurluğunda olan bir fay bu. Marmara Denizi'nin tam ortasında bir yerde bulunuyor. Bu anlamda Saros'ta olan benzeri depremler önemlidir tabii. Marmara Denizi'ndeki beklenen depremin hem doğusunda, hem batısındaki bu tür depremlerin kırılmayı tetikleyeceği ve yeni depremlere yol açacağı söylenebilir. Olası İstanbul depremini meydana getirecek olan kırılması beklenilen fay hatlarının doğusunda ve batısında bu tür depremlerin oluşması, kırılmayı kolaylaştıran faktör olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda yakında olan her depremin beklenen büyük depreme yardımcı olması düşünülebilir ve yardımcı olacaktır.
Bunu şöyle açıklayabilir; ortada kırılmamış bir kol var, bunun doğusu ve batısı kırılırsa ortadaki kolun yanal yöndeki hareketi, yani kaçması kolaylaşıyor. Çünkü önü de arkası da kaçıyor, bu sefer ortada sıkışan enerjinin kırılması için kolaylık sağlanmış oluyor. Dolayısıyla merkezde beklediğimiz bir kırılma varsa ve bunun uçları kırılıyorsa ki bu kırılmalar küçük kırılmalar da değil, bu tabii anlamlıdır. Ama bunun doğrudan kırılmamış kolu etkileyeceğini bugünden yarına bir deprem oluşacağını söylememiz de mümkün değil. Bunu hiç kimse söyleyemez. Bir şey olacak demiyoruz ama beklenen depremin doğusunda ve batısında küçük ya da büyük bu tür kırılmaların dikkatle izlenmesi gerekir ki Saros'ta meydana gelen depremin büyüklüğü de küçümsenmeyecek bir değerdir. Büyük fayın kırılmasını kolaylaştırabilecek küçük işaretler olarak da değerlendirebiliriz bunu.”