Oluşturulma Tarihi: Kasım 30, 2001 00:00
Son günlerde ister istemez yazı konuları sarışınlara ilgili. Sadece naçizane kulunuz değil, saygıdeğer büyüklerimiz de sarışınların neler yaptığını, neler düşündüğünü, çeşitli konularda nasıl bir tavır izleyeceğini tartışıyor, araştırıyor.Saygıdeğer büyüklerimizin konu edindiği sarışınlar daha çok Kıbrıs, AB ve Irak meseleleri üzerine konuşup fikir beyan ediyor. Kanaat önderlerimiz ise bu icraat ve beyanlar üzerine fikirlerini bizimle paylaşıyor.
Borsa,
döviz ya da
dolar ancak çok hızlı hareketler sergilediğinde bu yüce fikir tartışmalarının içinde yer bulabiliyor. Oysa biz, yatırımcılara borsa ve diğer piyasaların tavrını "içerden" birileri olarak aktarmaya kalkıyorken, haddimiz olmayarak bazı yüce meselelere de temas etmek durumunda kalıyoruz. O zaman da saygıdeğer büyüklerimiz haddimizi bildiriyor. "Siz kendi sarışınlarınızla, ilgilenin. Bizim sarışınlar size bir kaç boy büyük gelir" diyerek durmamız gereken sınırı bir güzel gösteriyorlar.Madem öyle, boyunun ölçüsünü almış bir yeniyetme olarak ben de, bizim sarışınlardan bir grubun Türkiye ve dünya piyasaları ile ilgili yayımladığı bir raporu aktarayım dedim.BCA Research, uluslararası bir portföy yönetim şirketi. Tüm dünya çapında yatırım yapıyor. Ve tüm irili ufaklı sermaye piyasası kurumunun yaptığı gibi her ay istihdam ettiği analistlere yatırım yaptığı alanlarla ilgili bir rapor hazırlatıp, müşterilerine veya ilgilenenlere (bu arada bazı basın kuruluşlarına da) gönderiyor.Bu ve benzeri kuruluşların hazırladığı raporlar iki açıdan önemli.Öncelikle işin ucunda kazanılacak ya da kaybedilecek para olduğundan bu raporlar gayet titizlikle ve ciddiyetle hazırlanıyor. Bu nedenle her zaman yatırımcılar ve basın kuruluşları tarafından fazlasıyla önemseniyor.Bu raporlar çok fazla dikkate alındığı için kimi piyasa analistleri yönlendirmeye açık olduklarını iddia ediyor. Hatta kimi zaman gayet saygın kuruluşlar bile bu raporlar aracılığı ile piyasayı yönlendirdikleri suçlamalarına maruz kalabiliyor. Bu iki nedenin de fazlasıyla subjektif olduğunun farkındayım. Reel bir da olanakları yok. Sadece eğilimler ve kanaetleri yansıtıyor. Ama yine de bu tarz bir raporu aktarmadan önce bu fikirlerin de bilinmesi gerektiğini düşünüyorum.Geçelim BCA Research raporuna...BCA Research'e göre orta vadede tüm dünya borsalarındaki yükselme eğilimi sona ermedi. Kuruluş son iki ay içinde gelişmekte olan piyasalarda yaşanan hızlı yükseliş sonrası bir miktar kar realizasonu gelebileceğini de belirtiyor ama buna rağmen küresel anlamda yönün yukarı olduğunu ifade ediyor. Kuruluş, yatırımcılara gelişmekte olan piyasalara portföylerinde ayırdıkları payın normal ortalamanın üzerinde tutulması önerisini de yaparak şöyle bir tespitte bulunuyor:"Genellikle gelişmekte olan piyasalarda yükseliş yönünde istikrar sağlandığı vakit, getirinin üçte ikilik kısmı ilk 6 ila 9 aylık dönemde gerçekleşir."Yani, gelişmekte olan piyasalar yükselişe yeni başladı ve 6-9 aylık bir dönem içinde yükselme eğilimi devam ediyor.BCA, borsaların her ölçekte, ekonomilerin barometresi olduğu gerçeğinin bir çok analist tarafından göz ardı edildiğini belirtiyor ve bu çerçevede dünya ekonomisine yönelik bir başka tespitte daha bulunuyor:"Mevcut borsa hareketleri gösteriyor ki küresel resesyon korkuları yavaş yavaş ortadan kalkıyor."BCA'nın raporunda Türkiye'ye ayrılan bölümün başlığı ise hayli ilginç:"Türk Lirası alınır mı?"Kuruluş 25 Eylül tarihli raporlarında yatırımcılarına Türk eurobondlarını alma tavsiyesinde bulunduklarını ve bu kağıtların faizinin o tarihten bu yana 250 baz puan gerilediğini belirterek alım yönündeki tavsiyelerinin devam ettiğini ifade ediyor.Ayrıca Türk lirasındaki düşüş eğiliminin durmasının yeni bir kazanç fırsatı yarattığını da belirten BCA, yakın vadede TL'nin değer kazanabileceğini bu nedenle TL yatırımı tavsiye ettiklerini de ifade ediyor.Kuruluş Türkiye'nin mevcut durumdaki avantaj ve dezavantajlarını ise şöyle sıralıyor:ABD hükümeti terörizme karşı savaş sürecinde diğer müslüman ülkelerin desteğini almak için Türkiye'yi destekleyecek. Olası mali sıkıntalara karşı Türkiye'ye finansman desteği sunacak. 2002 mali açığını kapatmak için IMF Türkiye'ye 10 milyar dolarlık yardımı onayladı.Yapısal düzenlemeler konusunda önemli adımlar atıldı. Bankaların likidite sıkıntısı çözülürken bir çok da yasal düzenleme getirildi.Hükümet bütçe harcamalarını kısmayı başardı ve GSMH'nin yüzde 6.3'ü kadar bir faiz dışı fazla vermeyi başardı.Gelişmekte olan piyasalardaki borç çöküşü korkusu azaldı, Türkiye'nin iç borcunu çeviremeyeceği korkusu dindi. Böylelikle ülkenin 2002 yılı için planladığı 3 milyar euroluk eurobond ihracının önü açılmış oldu. Bu durum iç borç faizinin aşağı çekilmesini kolaylaştıracak.Ucuz bir kur rakamı cari işlemler dengesinin en önemli yardımcısı. Halihazırda ihracattaki artış nedeniyle cari işlemler dengesi fazla veriyor.Ama temel olarak siyaset hala en önemli risk unsuru.Ekonomi ciddi bir küçülme yaşadıHalkın hükümete güveni iyice azalmış durumda. Hükümetin kredibilitesinin azalmasının yakın vadede bir erken seçime yol açabileceği söylentileri mevcut. Bu olasılıklar gerçekleşirse Türkiye'nin riski yeniden yükselir.Gelişmeleri bu şetkilde özetleyen BCA, TL almasını tavsiye ettiği yatırımcılara stop-loss (kaybı durdurmak için satış seviyesi) seviyesi olarak da 1.550 bin lirayı öneriyor. Bu arada söylemeyi unuttum galiba. "Sarışın"ı merak ettiniz değil mi? Borsacılar yabancılara sarışın demeye başladı da...KAFAMA TAKILAN BİR SORUHalis Toprak ile ilgili yazdığım yazıda gayrimenkul satışından girecek para hevesinin, borsada grup hisselerini coşturduğunu belirtmiştim. Ama kafama takıldı. 441 adet gayrimenkul satılacak. Bunların toplam değeri 36 trilyon, kriz nedeniyle 21 trilyona inmiş. Acaba bunlar nerelerde? Ekspertizini kim yapmış? Bana 36 trilyon ya da krizdeki değeri ile 21 biraz "az" gibi göründü de. Hele de Londra'daki ev geçen yıl 50 milyon dolara satılmayıp bu yıl 30 milyon dolara satılıyorken... Hatırlatalım 36 trilyon lira 1 milyon 500 bin liralık tahmini kurdan 24 milyon dolar ediyor. Sayın Toprak, kamuoyu cevap bekliyor...DIŞARDAN...Bir tane Türkiye Cumhuriyeti vardır ve doğal olarak da Türkiye'yi ilgilendiren bir konuda tek ve resmi bir görüş belirtilir, resmi kurumların da bu görüşü benimsemeleri ve ona göre hareket etmeleri beklenir. Aksi hareket ederseniz çizmeyi aşmışsınız demektir ve bunun faturası Türk Milletine çıkar. O yüzden bu günlerde herkesin ağzından çıkan laflara çok dikkat etmesi gerekmektedir. İşte tam bu noktada Kamran İnan'in söylediği şu cümle çok anlamlıdır"...Ama bunun için (Kıbrıs sorununu çözümü) yurtseverlik konusunda Yunanlılar kadar az fire vermek zorundayız."Ben bir Türk vatandaşı olarak, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan'ı söylediklerinden dolayı kınıyor ve sorumlu davranmaya davet ediyorum.Koray Bilgin.Halis Toprak gidip İngiltere'de 50 milyon dolara ev alacağına, Türkiye içinde daha çok ihracaat ağırlıklı yatırım yapsaydı, bugün içinde bulunduğumuz ekonomik zorluğa da düşmezdik.Hatta ve hatta bu para ile gidip Kuzey Kıbrıs'a da yatırım yapabilirdi. Böylelikle Kuzey Kıbrıs'taki gençlik te ekonomik zorluklar neticesinde göç etmezdi. Hem Türkiye hem de onun yavrusu Kuzey Kıbrıs ekonomik açıdan zorluğa düşmeyeceği gibi dıştan gelen tehlikelere de daha çok karşı koyma ihtimali gösterirdi. Niyaji Suzuki Tokyo'dan (Mail'de imza kısmında aynen buyle yazıyor)
button