Güncelleme Tarihi:
Sarı Gelin'in Azeri türküsü mü Ermeni türküsü mü olduğu tartışması bu kez Erzurumluları ayağa kaldırdı
DÜNKÜ Hürriyet'in dizi sayfasında yer alan ‘‘Çırpınırdı Karadeniz’’ tartışması, bu kez ‘‘Sarı Gelin’’ tartışmasına dönüştü. Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu'nun romanından sinemaya aktarılan ‘Salkım Hanım’ın Taneleri' filmi ile ünlenen ve ‘Erzurum Çarşı Pazar’ sözleri ile başlayan ‘Sarı Gelin’ türküsü yine paylaşılamadı.
Asırlık türkü ‘‘Sarı Gelin’’e önce Ermeniler'in, ardından da Azeriler'in sahip çıkması, Erzurum'u ayaklandırdı. ‘‘Azerbaycan’ da, Ermenistan’ da Palandöken mi var ki, türkümüze sahip çıkıyorlar’’ diyen Erzurumlular, ‘‘Sarı Gelin, öz be öz Dadaş türküsüdür’’ dediler.
‘Sarı Gelin’le ilgili olarak anlatılan efsaneler tartışılırken, Azerbaycan Büyükelçisi Mehmet Nevruzoğlu'nun, ‘‘Sarı Gelin'in Ermeniler'le hiçbir ilgisi yok. Zaten Ermenice'de ‘sarı' ve ‘gelin' kelimeleri yok. Bizde 200- 300 yıldır söyleniyor. Sarı Gelin'in bestesi, şimdi Azerbaycan Kültür Bakanı olan Polat Bülbüloğlu'nun babası Bülbül'e ait. Bülbül, yıllar önce Karabağ'da, Bakü'de, Şuşa'da Sarı Gelin'i söylüyordu. Ne acı, ANAP Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu da Sarı Gelin'i Ermeniler'e mal etti’’ demesi ortalığı karıştırdı.
TAŞ PLAKTAKİ SARI GELİN
Pasinlerli (Hasankale) Faruk Kaleli'nin derledikten sonra taş plağa okuduğu ve Muzaffer Sarısözen tarafından 1940 yılında notaları yazılan 'Sarı Gelin' ile ilgili anlatılan efsaneler, folklor uzmanı iki Dadaş'ı da karşı karşıya getirdi.
Erzurum Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Nuri Güraksın, ‘‘Sarı gelin bir Ermeni kızıdır. Ancak türkü ne Ermeni ne de Azeri türküsüdür. Sarı Gelin, Osmanlı döneminde Erzurumlu, bir genç Dadaş'ın Ermeni kızına olan aşkının nağmeleridir. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın kaleme aldığı 'Beş şehir' kitabının Erzurum bölümünde, bu türküye yer verilmiştir. Sarı Gelin'den etkilenen Tanpınar, kitabında türküye olan hayranlığını dile getirmiştir’’ dedi. Nuri Güraksın, Sarı Gelin ile ilgili olarak şu efsaneyi anlattı:
‘‘Uzun boylu, sarı saçlı ve yeşil gözlü olduğu belirtilen Sarı Gelin, ninesiyle birlikte Bir Dadaş'a gönlünü kaptırmıştır. Dadaş, Osmanlı- Rus savaşları sırasında cepheye gider ve aşkını nağmelere döker. Türkü dilden dile dolaşır, yaygınlaşır. Ancak, delikanlı savaşta bir Ermeni kurşunu ile şehit düşer. Sevdiği insan uğruna Müslüman olan Sarı Gelin, kendisine türkü yakan bu Dadaş'ın ölümüne çok üzülür. Diğer Ermeniler kenti terk ederken o Kurtuluş Savaşı sonrasında ninesiyle birlikte Erzurum'da kalmaya devam eder. Ve Sarı Gelin, ömrünün sonuna kadar da sevgiye sadakatinden evlenmez. Bu efsane, iki cemaat arasındaki vefayı da göstermesi açısından güzel bir örnektir.’’
ERZURUM'UN MİLLİ MARŞI
Çeşitli yayınlarıyla Erzurum'un folklorik özelliklerini irdeleyen Erzurum Halk Oyunları ve Halk Türküleri Derneği'nin 40 yıllık Başkanı Sebahattin Bulut, 'Sarı Gelin'e sataşan herkese bir 'taş' attı. Yılmaz Karakoyunlu'ya da tepki gösteren Bulut, ‘‘Elinde divit kalem dertlere derman yazan kızı Erzurum çarşılarında aradık ama bulamadık. Gün oldu, devran döndü bir de baktık ki Erzurum'un adeta milli marşı gibi olan türkümüzün de ipliği pazara çıkarıldı’’ dedi. Sebahattin Bulut, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘‘Erzurumlu saz üstadı Arif Sağ, bulduğu bir kasete dayandırarak, Sarı Gelin'in Ermeni türküsü olduğunu açıklamada sakınca görmemiştir. Bizim Sarı Gelin, Salkım Hanım'ın Taneleri filmine meze oldu. Birinci kıtasını Ermeni, diğerini Yavuz Bingöl okuyor. Yıl 1943, Yavuz Bingöl jandarma onbaşısı. Haki renkte subay kaputu giyiyor, aşırmalı kayış bağlıyor. Giydiren giydirdiğini, rol alan rolünü bile bilmiyor. Sonra İbrahim Erkal oğlumuz, 'Palandöken Yüce Dağ' diye başlayan ve Erzurumlu'nun manevi senedi olan dörtlüğü dışarı atıyor, Sarı Gelin'in kuyruğuna Eğin yöresinin 'Erzurum'da bir kuş var'ı ekliyor.’’
Tartışmaların odak noktası Salkım Hanım'ın Taneleri’nin yazarı Yılmaz Karakoyunlu, Sebahattin Bulut'a verdiği yanıtta, ‘‘Türkü, film müziği ile bütünleşirse daha da büyüyor ve kalıcı oluyor. Örneğin 'Fırat Türküsü' ile 'Eşkıya' filmi, birbiriyle mükemmel biçimde örtüşüyordu. Onun için geniş kitleler tarafından beğenildi.’’ dedi.
Karakoyunlu daha sonra bir Ermeni vatandaşın şu görüşlerine dikkat çekti:
‘‘Şimdi CD'den Salkım Hanım'ın Taneleri filmini izliyorum. Konu çarpıcı. Varlık vergisini ödemeyen azınlıkların Aşkale sürgününü konu alıyor. Ama beni daha da çarpan, filmin tam merkezine oturan 'Sarı Gelin' türküsü. Daha önce dinlediğimi sanmıyorum, ama sanki 'Eskiden beri tanıyorum' sıcaklığında. İstanbul'un sayılı zenginlerinden iken varlık vergisinden ötürü bir anda Aşkale'de garip bir sürgüne dönüşen bir azınlık. Muhtemelen Ermeni, başlıyor mırıldanmaya.. 'Sarı gyalin anbele pare pare...' Ermenice 'Sarı' dağlı demekmiş. Dağlı gelin yani...Ermenilerin Erzurum'dan ayrılırken Sarı Gelin'in müziğini götürmelerinden daha doğal ne olabilir ki? Sarı Gelin'in milliyetinden çok büyüleyici nağmelerine bakmak gerekir. Bölgede hayatı birlikte yaşarken, birlikte çalıp söylerken, kültürlerin etkilenmemesi olanaksız. Ermenistan'da bu adla yayınlanmış kaset mevcut. Sarı Gelin, Türkiye'de piyasaya sürülen iki ayrı 'Ermeni Türküleri' kasetinde de var. Ayrıca İstanbul Ermeni Cemaati'nin de özellikle düğünlerde çalıp söyledikleri biliniyor. Dinleyin beğeneceksiniz. Kaybettiğiniz çok şeyi orada bulabilirsiniz.’’
MÜZİĞİN VATANI OLUR MU?
Hürriyet yazarlarından Doğan Hızlan, 'Bakış' adlı köşesinde konuyu daha önce değinmişti. ‘‘Sarı Gelin bir ses akrabalığıdır’’ diyen Hızlan, köşesinde aylar önce şunları yazmıştı: ‘‘... Sarı Gelin türküsünü şimdiye kadar bir çok kişi dinlemiştir, ancak türkü yaygınlığını, Salkın Hanım'ın Taneleri'nden sonra kazandı. Sinemanın gücüne yeni bir örnek. Ulusal aidiyet tartışmasını abes buldum doğrusu. Türkünün kaynağını merak edenler- ben merak etmiyorum- bu bilgiyle ilgilenebilirler. Ben türkülerin özüne bakıyorum. Ermeni ya da Türk kaynaklı olması bir yana. Türkülerin, müziğin vatanı olur mu? ...Sarı Gelin, kime ait olursa olsun güzel bir türkü. Dinlediğim zaman hüzünleniyorum, milliyetini de merak etmiyorum.’’