Güncelleme Tarihi:
Sakatlar Derneği Üyesi Kadir Altıneler'le İstanbul'u arşınladık, heryerde engele çarptık
İstanbul'da tekerlekli sandalyeli özürlü taksi dışında hiçbir ulaşım aracına binemiyor. Mimari engeller konusunda da herhangi bir düzenlemeye gidilmiyor.
Bu şehirde bir özürlü sokağa çıkmak istese, neler yaşar, hangi güçlüklere göğüs gerer düşünebiliyor musunuz? Biz İstanbul sokaklarını, tekerlekli sandalyesiyle arşınlayan Sakatlar Derneği Üyesi Kadir Altıneler'le sokağa çıktık, onun yaşadıklarına tanıklık ettik.
Yolculuğa Topkapı otobüs duraklarında başladık. Kadir Bey, o kuru soğukta Çapa'daki evinden durakların bulunduğu yere, aküyle çalışan tekerlekli sandalyesiyle geliyor.
Akülü bir arabası var. Ama pek çok özürlü 1.5 milyar değerindeki bu sandalyeyi alamıyor ve ilerlerken ellerini kullanıyor. Onlar da çareyi evde, dört duvar arasında oturmakta buluyorlar. Altıneler, akülü sandalyesiyle kısa mesafeli yollarda idare edebiliyor ama kışın, soğukta yine bu sandalyeyle yolculuk etmek zorunda kalıyor. Çünkü taksi dışında hiçbir ulaşım aracına binemiyor.
Otobüste
İnsanların meraklı bakışları arasında, sandalyesiyle otobüse doğru ilerliyoruz. Otobüse binmeye çalışıyor, binemiyor. İnsanlar yardım ederek onu otobüse bindirmeye hazırlar ama otobüsün üç kapısının önünde, tam ortadaki uzun demirler binmesine engel.
Kadır Altıneler bu durumu İETT Genel Müdürü Raif Yetim'le görüştüğünü ve yalnızca orta kapının önündeki demirin kaldırılmasını talep ettiğini söylüyor. Yetim'in verdiği yanıt ise Altıneler'i şaşırtmış, üzmüş: ‘‘Eğer orta kapıdaki demiri kaldırırsak, otobüs ani bir fren yaptığında sağlam adam düşerse ne yapacağız? Sizler nasıl olsa sakat olmuşsunuz, bırakın sağlamlar sakatlanmasın!...’’
Özürlülere verilen 14-15 tane özürlüler otobüsünün göstermelik olduğunu ve ihtiyacı olduğunda bunları pek göremediğini söylüyor:
‘‘Bir otobüsün arka kapısına bir forklift yapılsa, bu sizin yani sağlam insanların binmesine engel olur mu? Ama sağlam vatandaş için yapılan merdiven bizim otobüse binmemizi engelliyor.’’
Kadir Altıneler 32 yaşında cin gibi, sevimli bir adam. Hayata küsmemiş. Arka arkaya patlattığı esprilerle bizi gülmekten kırıp geçiriyor. Lise sona kadar okuyabilmiş:
‘‘O da ailemin sayesinde, annem taşıdı beni yıllarca okula. Liseyi bitirdim ama annem sakat oldu, beni taşımaktan beli tutuldu.’’ Hakkını sonuna dek aradığını ve arayacağını söylüyor ama bireysel çabalarla hiçbir yere varılmayacağının da farkında.
‘‘Hata aslında biz özürlülerde. Daha haklarımızın ne olduğunu dahi bilmiyoruz. Dışarıdaki insana bir özürlünün ne olduğunu, neler yaşadığını, nelere ihtiyacı olduğunu anlatamıyoruz.’’
Tramvayda
Otobüse binemeyince soluğu tramvay durağında alıyoruz. Ama Kadir Bey buraya gelinceye kadar, yolda karşısına sayısız sorun çıkıyor, kaldırımla arabaların arasında gitmeye mecbur kalıyor. Çünkü bazı kaldırımlara çıkabilmesi için şart olan rampa yapılmamış. Baştan savma yapılmış, yanlış meyil verilmiş rampaları çıkmakta da güçlük çekiyor.
Tramvay durağında bizi yine aşılamayacak basamak engelleri bekliyor. Basit bir rampa bile yapılmamış. Her yerde önümüze merdivenler çıkıyor. İnsanlar hızla tramvaya biniyorlar. Kimse kimsenin umurunda değil...
Yine de birkaç yardımsever hemen Altıneler'in yardımına koşuyor. Onu basamaktan çıkarıyorlar. Tramvay geliyor, kapı açılıyor. İçerideki onlarca insan korku dolu gözlerle ona bakıyor. Tekerlekli sandalyenin içeri girebileceğinden pek emin değiller. Tramvaya ısrarla binmeye çalışan sandalyeli adamı merakla izliyorlar.
Haklılar. Binmesi mümkün değil. Çünkü, tramvayla durak arasında yükseklik farkı var, sandalye duraktan tramvaya geçemiyor. ‘‘Bir yıl önce tramvaya binebiliyordum ama bu yıl binemiyorum. Ya tramvay yükseltildi ya da durak...’’
Sinemalarda da tekerlekli sandalyelilere yer yok. Tekerlekli sandalyelilere uygun sinema salonlarının sayısı dört: Akmerkez, Pendik Oscar, Bakırköy Carousel, Maslak Prenses...
Özürlülerin sorunları saymakla bitmiyor. Mimari engeller, ulaşım, işsizlik, eğitim. Yeterli koşullara sahip olduklarında, en az sağlam insanlar kadar üretken ve başarılı olabiliyorlar.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye'de çalışan özürlü, sağlam bir insan veriminin 3-5 katı fazlasını veriyor. Altıneler, şöyle diyor:
‘‘İşyerlerinde çalışan her 100 kişiden ikisi özürlü. Yani özürlü adamın, 100 kişiden 2'si olma hakkı var. Özürlü adam, o işi kaybetmemek için sağlam adamın çabasından fazlasını harcamak zorunda. Kamçı çalışan özürlünün sırtında. Bu korkuyla adam var gücüyle çalışıyor.’’
Derneğin yerel yönetim programı
Türkiye Sakatlar Derneği Genel Başkanı Şükrü Boyraz, derneğin yerel yönetim programında yer alan talepleri şöyle sıraladı:
1- Özellikle Büyükşehir Belediyelerinde Sakatlar Dayanışma Meclisi oluşturulmalıdır. Bu Meclis, sakatların temsil yeteneğine sahip delegelerinden meydana gelmeli ve en az ayda bir toplanarak belediye meclisinde görüşülmek üzere tavsiye niteliğinde kararlar almalıdır. Belediyelerde özürlü büroları kurulmalıdır.
2- Büyükşehir ve ilçe belediye başkanları uzman bir sakat danışman istihdam etmelidir.
3- Sakatlar ve yaşlılar belediye, devlet dairesi ve hastanelerdeki işlerini güçlükle takip edebilmektedir. Bu insanlara dost elini uzatmaya en elverişli kuruluş belediyelerdir. Belediyelerin bünyesinde, sakatlar servisine bağlı olarak hizmet verecek yardımcı dost birimleri oluşturulmalı bu birimler sakat ve yaşlı yurtdaşların işlerinin takibinde telefonla randevu vererek yardımcı olmalıdır.
4- Yerel yönetimler her ilçeye eğitilebilir çocuklar merkezi kurmalıdır.
5 - Kentin toplu taşım araçlarını ve yapıların sakatlar için yaşanılabilir hale gelmesi gerekir.
6 - Yeni belediyeler sakat çocukların ve ailelerinin eğitimi ve rehabilitasyonu için önemli fonksiyonlar görebilir, özel araç gereç sağlayabilir.
7 - Partilerin kendi görüşlerine yakın ve temsil yeteneğine sahip sakat kişileri kendi listelerinden aday göstermeleri sakat yurttaşların politik bakımdan olgunlaşmalarına hizmet eder, bu önerilerin hayata geçmesinin güvencesi olur.