Güncelleme Tarihi:
Serginin, retrospektiften ziyade introspektif bir sergi olduğunu söylüyorsunuz. Geriye dönük bir sergi olmadığından mütevellit mi bu tanım?Jérôme’un tanımıyla :mentalKLİNİK'in çok yönlü dünyasını gösteren introspektif bir sergi olacak. Bizim zaman algımız da bu tanımı destekliyor. Günlük hayat, Twitter, Facebook gibi sosyal medyayla beraber anlık haberleşmeye bu kadar açıkken, aslında yaşadığımız anı kaçırıyoruz. Bizse anı geniş bir zaman dilimi gibi görüyor ve gelecekle geçmişi yaşadığımız yekpare geniş bir an tasarlıyoruz. Eskiden gelecek fikri bir umutken artık korku ve bilinmezlikle dolu. Bu yüzden bizim kuşak geleceği kurtarmak için çalışıyor. 'Self' sergimizde 'geniş zamanlı bir şimdi' kavramını kullanmıştık. Gelecek, geçmiş ve bugün arasındaki sınırları kaldıran bir kavram. İntrospektif fikri de biraz öyle.
Peki sergide hangi dönemin işleri olacak?
Serginin çoğu, son dönem işlerden oluşuyor. 'Untitled', 'Sliver' ve 'Slider' serisi, 'Double Cherry' ve 'Moet' gibi 3 boyutlu işlerimiz ve 'Whiff', 'Affect' video'ları, ayrıca internet dünyasının hayatımıza kattığı 'favorite' yıldızlarından esinlenen 'Favorite' sergileyeceğimiz işler arasında. Tüm sergiyi birbirine bağlayan bir unsur olarak sesi kullandık. Sesler izleyiciyi ‘That’s Fucking Awesome’dan öte bir yoruma davet ediyor.
Hasköy İplik Fabrikası bir hayli geniş. Nasıl değerlendireceksiniz bu mekanı?
Sergiye bir perdeden giriyorsunuz ve başka bir kapıdan çıkıyorsunuz. İzleyicinin algısını içeriye hapsetmek için kapalı bir mekan kurduk. Gerçek dünyadan eksiltilmiş bir mekan gibi. İçeri girersin, çıkacağını da bilirsin ama algın içeride daha açıktır, çünkü mekan ve içindekiler zaman talep eder.
Her gün Youtube ya da başka bir ağdan gelen ve bizi kısacık bir süre, bir diğeri gelene kadar meşgul eden görüntülerle oyalanıyoruz. Bu da izleyicinin tahammüllerini şekillendiriyor. Biz kısa ve tekrar eden, aynı zamanda mevcut anı yüksek çekim hızıyla artıran video işler üretiyoruz. Değişen algılar ve davranış biçimlerini takip etmek güncelliğin bir parçası. İzleyicinin bakışı çok anlık. 'Whiff' de böyle. Anlık bir fışkırma var. İnsan patlamayı görmek istiyor. İnsanlar artık arzularını ve isteklerini, içinde oldukları ana hapsetmiş durumda. Anında bir heyecan duymak istiyor, bunu daha sonra devam ettirme isteği yok; o ana bakmak istiyor.
KÜRATÖRLE ÇALIŞMAK BİZİ ÖZGÜRLEŞTİRDİ
Farklı disiplinleri birlikte kullanarak üretim yapıyorsunuz. Bu acaba sanatın tek başına büyük bir güce sahip olmadığına inandığınızdan mı?
Belki de sanatın şansı, didaktik olmayışı mı?
Sanat her şeyi çözecek bir ilaç ya da hap değil. Bizim için en cazip yanı, mimari ya da tasarım gibi gerçek bir fonksiyonu olmaması. O fonksiyonsuzluk, içinde geniş ve soyut bir düşünce alanı barındırıyor.
'Pop-up sergi' ne demek?
Jérôme Sans ile işbirliği yapmaya nasıl karar verdiniz? Üçüncü bir aklın artıları eksileri neler oldu?
Jérôme bu sene mayıs ayında Hong Kong'da işlerimizi görüp beğenmiş. Bu şekilde tanıştık, sonra Art Basel'de bir araya geldik. O İstanbul'a geldi gitti, biz Fransa'ya gittik. Jérôme'la bu ilişkiye başladığımızda eserlerin çoğunu zaten üretmiştik. Aslında işleri Jérôme'a teslim ettik ve o sergiledi. Daha önce sergilerimizde yerleştirme ve düzen konusunda kendi hükmümüzü kuruyorduk. Bu durum bizi çok heyecanlandırdı, yeni bir sergiye bakar gibi olduk. Bizi özgürleştirdi, hem de kendi adımıza yenilikçi oldu.
Â
 Üretim ve tüketim alışkanlıklarını sorguluyorsunuz.
Bugünün düzeninde birey aynı zamanda hem tüketen hem de üreten (prouser). İnternetle gelişen dünyada, her işlem markalara bilgi sağlıyor. Firmalar böylece ne üreteceklerine karar veriyor. 20. yüzyılda insan ve nesne arasında gerilimli bir ilişki vardı. Nesne insanın önüne geçti, insan nesnenin gerisinde kaldı gibi, ancak 21. yüzyılda insan ve nesne data olarak eşitlendi. Yeni teknolojiler ve kimyayla malzemeler içerik, kullanım ve nitelik olarak yenileniyor. Günün estetiğini yeni malzemeler belirliyor. Geçmişte ağır olan bir malzeme bugün aynı görüntüde ama çok daha hafif olabiliyor mesela. Bu yüzyıl ‘hafiflik’ yüzyılı.
2009 Art Basel'in en çok konuşulan işi 'Puff'tı...
Uzun zamandır üretiyorsunuz. Yine de piyasada bir anda şöhret kazanmak, bir kategoriye oturtulmaktan ziyade sessiz ve sağlam adımlarla ilerlemeye dikkat ettiğinizi düşünüyorum...
Kendi hayat bakışımızla ilgili bu. Sanattaki 'popstar'lıkta gözümüz yok. Bize göre ilerleme ya da gerileme olmamalı. Bu bir üretim süreci. Gerhard Richter iyi bir
 'That's Fucking Awesome'da bizi neler bekliyor?
iPad gibi yeni teknolojiyle üretilen nesneleri kutudan çıkarıp ve eline aldığın an ne hissediyorsan, serginin tüm hissi de o. Bugün arzulanan nesneye ulaştığında gördüğün tek şey parlaklık ve mükemmeliyet; nereden geldiğine inanamadığın bir şey. İnsanlar sanattan büyülenmek istiyor; biz bu arzuyu fazlasıyla kışkırtıyoruz. İşlerin genel estetiğinde bugünün tatmin olmamış kuşağı var, kendini cazibeye ve erotizme çok kaptıran ama aynı zamanda hep mesafe koyan bir estetik. İlk anda soğuk ama cazibeli, ikisi bir arada; kararsız kalıyorsunuz.
 Yeni burjuvazi sanatla eski burjuvaziyle arasında fark yaratıyor
 Bugün ticaretin dışında bir dünya yok. Sanatçının eserini satması, sanatçının üretimine devam etmesiyle ilişkili. Bu bizim sorun haline getirdiğimiz bir konu değil. Sanat da diğer alanlar gibi reklamın dilini kullanıyor, ilan veriyor, PR yapıyor... Dikkat ettiğimiz davranış biçimleri var, mesela kendi eserimizi müzayedeye koymuyoruz. Şu dünyada eser dediğimiz şeyin borsada işlem gören bir hisse senedinden hiçbir farkı yok, bunu artık herkes biliyor. Sanat, yeni burjuvazi ile eski burjuvazi arasında bir fark yaratmak için önemli bir rol oynuyor. Aradaki farkı sanattan başka bir emtia yaratamıyor, o yüzden de sanat alımı moda haline geldi Türkiye'de. www.mentalklinik.com
Â