SANAL DEDİĞİNÄ°Z AÅžK ÜZERÄ°NE Bilgisayarınızın başına

Güncelleme Tarihi:

SANAL DEDİĞİNİZ AŞK ÜZERİNE Bilgisayarınızın başına
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 16, 2001 00:00

SANAL DEDİĞİNÄ°Z AÅžK ÃœZERÄ°NE Bilgisayarınızın başına geçmiÅŸsiniz ve hayatın sizin için bir ÅŸeyler örmesini beklemektense, ipleri elinize alıp kendinize bir kazak; bir sevgili örmeye karar vermiÅŸsiniz. Sokaklara dökülüp, et pazarına dönüşmüş barlarda size "çok güzel bakan" biriyle karşılaÅŸma olasılığını hesaplamaktan yorulmuÅŸ yorulmuÅŸsunuz... Yeni tanıştığınız bir insan telefonunuzu almaya cesaret edemeyip, iÅŸ numaranızı istemiÅŸ de olabilir. Ya da karanlık ve sıkkın gecenin birinde durup dururken bir mesaj almış, kimliÄŸi meçhul bir ÅŸahıs "garip bir tesadüf" gibi hayatınıza girmiÅŸtir. Gerçek dünyada karşılaÅŸma ÅŸansını yakalayamamış iki ölümlü olduÄŸunuzun farkına varıp hülyalara dalmış, kendinizi sabah akÅŸam internet baÄŸlantıları ile boÄŸuÅŸur ve mesaj/mektup bekler halde bulmuÅŸsunuzdur.Gitgide çetrefilleÅŸen yaÅŸam koÅŸulları, yüzünü en fazla gördüğümüz insanların mesai arkadaÅŸlarımız ve patronumuz olma zorunluluÄŸunu getiriyor hayatlarımıza. Bir yığın asli zorunluluÄŸa boyun eÄŸmekten kendimize zaman ayırmak bir yana, insanlarla tanışmak ve iliÅŸki kurmak gibi en doÄŸal sosyal ihtiyaçlarımıza bile zaman ayıramaz hale geldik. Çünkü hiç bir ÅŸeye vaktimiz yok... Çünkü kendimize bile vaktimiz yok... Tek zamanlı yaÅŸam biçimlerinin insafına bırakılmış insan iliÅŸkilerimizin bizi açlığa ve tatminsizliÄŸe mahkum ettiÄŸi, yaÅŸamın hızının tahayyül edilemediÄŸi zamanlarda çıktı karşımıza, internet ve beraberinde getirdiÄŸi sanal iliÅŸkiler. Her ÅŸeyin seri bir ÅŸekilde tüketildiÄŸi bir çağın getirisi veya bir yansımasıydı sanal dünya. Ä°nsanlar hızla bu yeni iletiÅŸim aracına uyum saÄŸlayıp, baÅŸka boyutlarda kendilerine yeni yaÅŸamlar düzmeye baÅŸladılar. Çünkü yalnızlığımızın içinde çıkış yolu aramaya yazgılıydık. Çünkü içinde yalnızca kendi sesimizin yankılandığı beyinlerimiz ve bedenlerimiz konuÅŸmadıkça ve dokunmadıkça susmak bilmezdi.Sanal dünyada yaÅŸanan iliÅŸkilerin "gerçek dünya"ya taşınmasını izledik. Ä°nsanların sanal sevgilileri ile evlendiklerini bile duyduk. Nan McCarthy sanal baÅŸlayan bir iliÅŸkinin tesadüflerle gerçek yaÅŸama taşınan hikayesini konu alan 3 mini ciltlik kitabını yayımladı. Hollywood, yaÅŸamın içindeki bu devinimin farkına varıp, perdenin en romantik çiftini -Meg Ryan ve Tom Hanks- biraraya getirip, "You've got mail" filmini kapısı yeni aralanan bir dünyanın insanlarının beÄŸenisine sundu. Gerçi; ikisi de çok yaÅŸlandılar dedik ama hala onların masum yüzlerinde hayal kurabiliyorduk ya, bu bize bir süre daha yeterdi iÅŸte...Sadece bir heves, bir illüzyon bu sanal iliÅŸkiler dediler ama eÅŸler birbirlerini sanal iliÅŸkileri yüzünden boÅŸamaya baÅŸladığında baÅŸka bir etik tartışmanın eÅŸiÄŸinde bulduk kendimizi. Sanal iliÅŸki aldatma kapsamına girer miydi? Daha bir gecelik kaçamakların iliÅŸki ÅŸeriatını çiÄŸneyip çiÄŸnemediÄŸinde bir karara varamamışken, ÅŸimdi de başımıza sanal ihanetler çıkmıştı... Gerçek bir iliÅŸki sayılamaz, sanal iliÅŸkiler dediler. Ya gerçek iliÅŸkilerimiz ne kadar gerçekti? Ekrandan dokunamadığımız doÄŸruydu. Peki, gerçek hayatta ne kadar dokunuyorduk birbirimize? Sanal dünyanın yanlış anlaÅŸmalara yol verdiÄŸi doÄŸruydu ama gerçek hayat "doÄŸru anlaÅŸmalar"a ne kadar izin veriyordu ki? Bazen sahip olmak istediÄŸimiz kimlikleri insanlara sunduÄŸumuz da doÄŸruydu ama gerçek hayatta dürüst olmayı ne kadar baÅŸarabilmiÅŸtik? Birbirinin gözlerinin içine baka baka yalan söylemeyi kanıksayan insan güruhunun daha geniÅŸ, sınırlar ötesi kalabalıkların içerisine karışmasının yadırganacak bir tarafı yoktu ki. Ä°liÅŸkilerin dokusunun sesin ve imgenin varolmadığı bir ortamda deÄŸiÅŸebilmesi mümkün müydü? Arayış aynı arayıştı. Ä°nsanın kendi kendini kıstırdığı ve aslında belki de hiç önüne geçemeyeceÄŸi yalnızlığını kırma adına giriÅŸtiÄŸi mücadelelerden biriydi bu da. Toplumsal deÄŸiÅŸimler sosyal iliÅŸkilerimizi çarpıtmış, iliÅŸki kodlarını, mahremiyet kavramını deÄŸiÅŸime uÄŸratmıştı. Romantizm, aÅŸk, kıskançlık asri zamanların hayhuyu içerisinde raflara kaldırılmış ve demode damgasını yemiÅŸti. Medeni insan olmanın en fazla kaç hali olabilirdi? Liste her geçen gün uzuyordu. AÅŸk için acı çekmeyi gururumuza yediremiyor, sahiplenmeyi ve kıskançlığı hor görüyorduk. Romantizmden ödümüz patlıyor, fiziksel mesafesizliÄŸin getirdiÄŸi parçalı bulutlu iliÅŸkilerde gün dolduruyorduk. Cinsellik artık namahremdi. Modern zamanlar için yazıp çizdiÄŸimiz yasalar kadın erkek arasındaki fiziksel mesafeyi minimuma indirmiÅŸti. Buna raÄŸmen hala yalnızdık. Ä°ÅŸe yaramamıştı iÅŸte, dünyayı ayaÄŸa kaldırarak kırılan mesafeler... Oysa biz hala yokluÄŸun yarattığı arzuya, uzak mesafelere, mektuplara vurgunduk... Sanal dünya, kaybettiÄŸimiz bu fiziksel mesafeyi ve arzuyu vaadediyordu. YitirdiÄŸimizi tekrardan bulacağımıza inanmak istedik, iÅŸte bu yüzden böyle bir oyuna girdik.Dile dökülemeyenin tenhalığından, göze görünmeyenin tenhalığına doÄŸru yol aldığı sanal dünyalarda insan kendini gerçekleÅŸtirebilme, romantik aÅŸkı diriltme savaşını veriyor. AÅŸk dedikleri üzere, "sanal aÅŸk"ta özünden bir ÅŸeyler kaybedemezdi. Çünkü her aÅŸk kendi kurgumuzda kıvılcımlanır, kendi kurgumuzda küllenirdi.Nihan VURAL - 16 Nisan 2001, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!