Şampiyonu 3 saniyelik dünya turu belirliyor

Güncelleme Tarihi:

Şampiyonu 3 saniyelik dünya turu belirliyor
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 24, 2006 00:00

Dünyanın en hızlı sporu olarak bilinen Formula 1’de sadece pilotlar ya da markalar yarışmıyor. Takımlara sahip oldukları ağ altyapıları ve bilgisayar sistemleri ile sponsor olan teknoloji firmaları arasında da kıyasıya bir rekabet söz konusu.

Yaşanan bu rekabette pistte son hızla yarışı kazanmak için tur atan pilotun aracıyla ilgili bütün teknik veriler yalnızca 3 saniye hızla takımların dünyanın diğer ucundaki üssüne ulaşıyor. Orada gereken inceleme yapılıyor ve yeniden piste geri gönderilerek pilotun otomobiline gereken müdahale yapılıyor.

Hız, dayanıklılık, strateji ve pilotaj. Formula 1’de başarıya uzanan yolda bu dört ana kilometre taşından her birinin kendine özgü bir ayrıcalığı var. Biri olmadan herhangi bir yarışı tamamlamak düşünülemez bile. Yeterli bir bütçe, iyi bir ekip ve rekabetçi bir araştırma-geliştirme ortamı ise bu işin tuzu biberi. Ama bütün bu kriterlerin yanına, modern bir Formula 1 takımının dört dörtlük işlemesini sağlayacak özgün teknolojilerle donatılmış ekipman ve altyapı konmazsa, yola ne kadar büyük bir beklenti ve bütçe ile çıkılırsa çıkılsın, sonuç hep rakiplerin gerisinde olacaktır.
/images/100/0x0/55eb6d67f018fbb8f8c06642

Bugün uzay ve uçak teknolojileriyle benzer platformlarda geliştirilen Formula 1 otomobilleri saniyenin binde birleriyle ölçülebilen performans kriterleriyle, aslında pilotlar ve takımlar kadar, teknoloji firmalarının da gövde gösterisi yapmasını sağlıyor. Çünkü bu işe neresinden bakarsanız bakın, teknoloji, bir Formula 1 otomobilinin tasarımından, yarışın yapılacağı her piste göre ayrı ayrı elden geçmesine kadar olan sürecin her adımında takımların belki de pilotlarından bile daha fazla önem verdiği bir unsur.

Pist simülasyonları, rüzgar tünelleri, kanat ayarları, motor ve şasi düzenlemeleri tamamen pistlerden pilotların elde ettikleri dereceler ışığında binlerce kez gözden geçiriliyor. Bu analizler ışığında takımların yarış saatine kadar yetiştirmek zorunda oldukları tek bir iş var. O da otomobilin o piste göre en uygun ayarını yapabilmek ve rakiplere göre rekabetçi bir konumda olmak. Bir derecelik farklı bir kanat paneli açısı bile saniyeyi bine bölen zaman dilimlerinde yarış dışı kalınmasına da neden olabilir, podyum ziyaretine de. Bu ufacık detayların kesin değerleri, tamamen firmaların sahip oldukları teknolojik altyapının hızına ve doğruluğuna dayanıyor.

TÜTÜNDEN DEVRALIYORLAR

Bir Formula 1 takımı kurmak için harcanan milyonlarca doların içinde teknoloji yatırımlarının payını telaffuz etmek çok güç. Çünkü takımlar ekip kurmaktan, bir otomobilin şasi, motor ve aerodinamik paketini oluşturmaya kadar geçen her aşamada teknolojinin her nimetinden sonuna kadar yararlanıyorlar. Pistlerde en iyi motora ya da en iyi pilota sahip olan takım değil, teknolojiyi en iyi şekilde kullanarak, aracını her yönden yarışın yapılacağı piste göre en uygun şekilde tasarlayan takım başa güreşecek potansiyele sahip oluyor. Formula 1’de teknolojik esintilerin özellikle son iki yıldır daha çok ön plana çıkmasının asıl nedeni, yürürlüğe girecek olan tütün firmalarının sponsorluk yasakları. Birkaç yıl öncesine kadar sadece logolarının görünmesi karşılığı takımlara bilgisayar ve çeşitli pek çok ekipmanı ücretsiz sağlayan kimi bilişim firması, tütün firmalarının bu organizasyondan birer birer çekilmesiyle, Formula 1’i artık kendi servislerini ve ürünlerini geniş kitlelere sergileyebilecekleri bir reklam platformu olarak görüyor.

Uçaklardan farkları yerde gitmeleri

Formula 1 otomobillerinin uçaklardan tek farkı sürekli karada ve asfalta yapışık olarak gitmelerini sağlayacak bir aerodinamik prensibi ile tasarlanmalarıdır.Bunun dışında bir uçağı uçurmak için gerekli rüzgar tüneli, kanat yapısı, motor gücü gibi ana prensipler neyse, aynen Formula 1 takımlarının ev ödevleri de bu temellere dayanır. Ancak Formula 1 dünyası için iş yapan, NASA ya da Boeing gibi dünya devlerine de iş yapan teknoloji firmalarını belki de daha çok uğraştıran farklılıklar söz konusu. Zira bu otomobiller ortalama 305 kilometrelik bir yarış boyunca defalarca hızlanıp yavaşlamak, yaklaşık bin kere viraj dönmek ve uzun düzlüklerde gaza sonuna kadar basmak zorundalar. Bu süreçte bir otomobilin burun ve kanat yapısını her viraja ve her düzlüğe, hatta her farklı yönden esen rüzgara göre sürekli değiştirmek gibi bir lüks olmadığından, takımlar tüm olasılıkları göz önünde bulundurarak, tek bir kombinasyona karar vermek durumundalar.

Perde arkasında neler oluyor

Standart bir Formula 1 aracında 120 ile 200 adet arasında değişen sayıda sensör bulunuyor. Bu sensörler pilotun kan basıncı ve kalp atışlarından, lastiklerin aşınma derecesine, kalan yakıt miktarına, hatta motorunun içinin ve dışarı atılan yanmış havanın sıcaklığına kadar aklınıza gelebilecek her türlü bilgiyi anında takımların garajına iletmek üzere çeşitli noktalara yerleştirilmiş durumdalar.

Sensörlerden her saniye gelen bu telemetrik bilgiler, firmalara ayrılmış minik bir laboratuarı andıran özel alanlara (takımlara özel prefabrik binalara ya da TIR’larında kurdukları özel odalara) iletilerek, otomobilin ve pilotun durumu anlık olarak takip ediliyor.

Çoğu yüksek bütçeli firma her yarış için özel uydu hattı kiralayarak, sensörlerden gelen telemetrik bilgileri, anında örneğin İngiltere, İtalya ya da İsviçre’deki merkezlere gönderiyor. Böylece saniyede yaklaşık binlerce defa gelen veriler, daha büyük bir merkezde son derece güçlü bilgisayarlarla çok kısa bir sürede incelenerek, anlaşılır bir dile dönüştürülmüş sonuçlar yarışın yapıldığı şehirdeki takım garajına birkaç saniye içinde gönderiliyor.

Yarış sırasında sürekli değiştirilen stratejilerde birinci öncelik merkezden ya da garajdan gelecek telemetri verileri sonuçlarına ayrılıyor. Bu sonuçlar takım direktörlerine ne kadar hızlı ulaşırsa, en doğru stratejiyi belirlemek için o kadar çok vakit kazanılabiliyor ya da en doğru kararlar o kadar hızlı verilebiliyor.

Takımlara bu kadar ayrıntılı bilgi akışı sağlayan böylesine kusursuz bir bilge işlem gücü için yüksek bütçeli takımların merkezlerinde son derece hızlı işlem yapabilme kapasitesine sahip süper bilgisayarlar kullanılıyor.

Bazı takımların teknoloji ana sponsorları

McLaren Mercedes: İletişim alt yapısı Siemens’e, bilgi işlem altyapısı ise Sun Microsystems’a emanet

Ferrari: Bilgi işlem altyapısı için tüm yük AMD’nin omuzlarında. Ayrıca iletişim altyapısını Vodaphone üstlenmiş durumda

Renault: İletişim altyapısını Telefonica, Eutelsat ve i-mode paylaşıyor. Bilgi işlem altyapısı ise birkaç teknoloji firmasının omuzlarına dağıtılmış

Toyota: Bilgi işlem altyapısında Intel çözümleri kullanılıyor. İletişim altyapısı ise Japon KDDI firmasınca gerçekleştiriliyor

BMW Sauber: Bilgi işlem altyapısı Intel, Dell ve Dalco’ya emanet. İletişim altyapısı içinse Alman O2 firması iş başında

Honda: Avaya ve Matrix’in iletişim altyapısını üstlendiği Honda takımının bilgi işlem yükü ise farklı firmalara dağıtılmış.

Formula 1’de asla kehanete yer yok

Formula 1 otomobillerine yerleştirilen sensörlerden takım garajlarına akan anlık veriler sayesinde bir otomobilin yarış süresince tüm durumu gözlenebiliyor. Böylece pilota motoru zorlamaması, ya da frenlere ve lastiklerine daha dikkat etmesi gerektiği gibi hayati bilgiler iletilebiliyor. Öyle ki, bir aracın motor arızasından dolayı yarış dışı kalma olasılığı saniyeler öncesinden garajdaki monitöre düşen verilerden anlaşılabiliyor. Böyle bir sistemde takımların en önemli dayanağı ellerinin altındaki yüksek işlem potansiyeline sahip süper bilgisayarlar. Hatta kimi takımlar, telemetri verilerini yarışın yapıldığı pistte değerlendirmek yerine, bu verileri uydu aracılığıyla genel merkezlerine gönderip, orada incelenmesini sağlıyor. İlk başta kulağa biraz abartılı gelen bu iletişim şekli, genel merkezdeki süper bilgisayarların işlem gücü dikkate alındığında son derece akılcı bir çözüm olarak görülebilir. Örneğin Ferrari ve Renault ekiplerinde bu tip bir iletişimde 3 saniyelik bir süre söz konusu. Takım garajlarındaki sistemlere göre kat kat daha güçlü bilgisayarlara okutulan verilerin sonuçlarının takım direktörlerinin ekranına düşene kadar geçen sürenin kısalığı, özellikle başa güreşen pilotlar için hayati öneme sahip.

Süreler nasıl ölçülüyor

Her aracın tur ya da sektör dereceleri pist genelinde 18 ayrı noktaya yerleştirilen zaman ölçüm cihazlarının Formula 1 araçlarının her birinde ayrı frekanstan yayın yapacak şekilde monte edilmiş antenlerle haberleşmeleri sonucu belirleniyor. Böylece herhangi bir aracın dereceleri bir başkasıyla karışmıyor. Bu sektörlerin en önemlileri start çizgisinde, sektör noktalarında ve pit girişiçıkışında bulunanlar. Ayrıca araçların hızlarını ölçmek içinse pistin belirli noktalarına 30 metre arayla iki anten yerleştiriliyor ve bir Formula 1 aracının bu 30 metrelik iki anten arasını almak için geçen süre belirlenerek elde edilen değer hemen km/s cinsine çevriliyor. Diğer bir değişle yarış seyrederken ekranlarımıza yansıyan hız değerleri F1 aracının söz konusu 30 metrelik bölümde sahip olduğu ortalama hızı temsil ediyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!