Sami Bey konuşunca!

Güncelleme Tarihi:

Sami Bey konuşunca
Oluşturulma Tarihi: Eylül 25, 2001 00:00

YARGITAY Başkanı Sami Selçuk neyin peşindedir, neyi amaçlamaktadır, anlamak mümkün olmuyor. Sorumsuzca esip gürlüyor, rastgele, uluorta ve galiba pek düşünmeden konuşuyor. Önceki gün yine konuşmuş, Meclis'e sataşmış, ‘‘Bu Meclis, Anayasa'yı değiştiremez’’ gibi sözler söylemiş. Meclis Başkanı Ömer İzgi dün kendisine çok ağır bir yanıt verdi. Bu yanıt yenilir yutulur gibi değil. Yargıtay, adli yargının en üst kurumudur. Yargıtay Başkanı'nın böyle rastgele konuşmaya, kurumları karşısına almaya, sözleriyle olay ve skandal yaratarak kendinden söz ettirmeye hakkı yoktur. Görevi de bu değildir. Sami Bey hakkında yakın geçmişte burada bazı yazılar yazdım. Çeşitli ortamlarda yaptığı konuşmaları eleştirdim. O kadar ki, sözleri PKK'yı bile sevindirmiş, PKK'nın Almanya'da yayınlanan gazetesinde Yargıtay Başkanı'na günlerce övgüler düzülmüştü!Bir yüksek yargı kurumunun başında olmak ciddi iştir ve sorumluluk gerektirir. Söyledikleri, doğal olarak o kurumu da bağlar. Sami Bey'in ağzından çıkanlar, acaba Yargıtay'ı bağlıyor mu? Bunlar Yargıtay'ın görüşleri mi? Bağlıyorsa, ne kadar bağlıyor? Bay Başkan, ağzından çıkan sözleri herhalde ‘‘Bunlar benim kişisel görüşlerimdir’’ diye geçiştiremez. O takdirde, konuşurken bu hususu özellikle vurgulaması gerekir. Bunu yapmadığına göre, bunlar Yargıtay'ın görüşleri mi oluyor? PKK'nın öve öve göklere çıkardığı Sami Bey, sözlerini kimin adına söylüyor? O halde ortaya mertçe çıksın ve bu duruma açıklık getirsin.***Evet, Sami Bey hakkında burada çok yazı yazdım. İşte 11 Mart 2000 tarihli yazımdan bir bölüm:‘‘Öyle bir hukuk adamı ki, her söyleminden, her vecizesinden ortaya muhteşem şeyler çıkıyor. Yobazlar, gericiler, entel liboş kırmaları, numaracı cumhuriyetçiler ve hatta Apo, onun söylemlerine sarılıyor. Örneğin Apo bile savunmasında Sami Selçuk'un sözlerine yer verip beraatini istiyor. Yargıtay Başkanı dediğiniz, işte böyle olmalı!’’Ve 18 Nisan 2000 tarihli yazımdan bir alıntı:‘‘Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, Türkiye'de rejimi yıkmak isteyen karanlık kafalı yobazların ve devleti yıkmak isteyen Kürtçü takımının sığınağı oldu.Fazilet Partisi'nden yükselen pek çok ses, Selçuk'un (cumhurbaşkanlığına) aday gösterilmesini istiyor.’’Sonra PKK gazetesinin 14 Nisan 2000 tarihli nüshasından, ‘‘Benim Cumhurbaşkanım Sami Selçuk’’ başlıklı yazıdan alıntı yapıyorum:‘‘Cumhurbaşkanlığına insan haklarını sonuna kadar savunan, Kürt sorununda demokratik cumhuriyeti gerekli gören Yargıtay Başkanı Sayın Sami Selçuk'un gelmesini, getirilmesini diliyoruz.’’Dün akşam yaptığı açıklamada ‘Yanlış anlaşıldım’ diyordu. Acaba bütün sözleri mi yanlış anlaşılıyor!Sami Bey bir şeyi unutmasın. Uluorta konuşarak kendisini yıpratabilir. Hiç kimsenin de umurunda olmaz.Ama yargıyı ve başında bulunduğu kurumu yıpratmaya hakkı yoktur. Birilerinin artık kendisine ‘‘Dur’’ demesi gerekiyor.DANSIN SULTANLARINedense İngilizce adıyla ‘‘Sultans of the Dance’’ adıyla anılan bu görkemli gösteriyi önceki gece Ankara'da izledim. Vatandaş gözüyle baktığımda, harikaydı. Demek ki Türkiye'de, şu kriz ortamında bile böyle olumlu işler yapmak mümkündü. Şu anda çoğu profesyonel, 150 dansçı görev yapıyormuş. Bu iş için kurulan stüdyolarda 1.5 yıl aralıksız çalışmışlar. Yönetici, dansçı, kareograf, sesçi, ışıkçı, güvenlikçi ve diğerleri, yaklaşık 500 kişi bu işten ekmek yiyormuş. Bugüne kadar İstanbul, Efes, Aspendos ve Ankara'da gösteri yapmışlar. Yurdun dört bir yanından insanlar gelip onları izlemiş. Ayrıca çok sayıda ünlü ünsüz yabancı da izleyip büyülenmiş. Dansın Sultanları şimdi yurtdışına açılıyor. Önce İsrail, sonra Çin, sonra ABD ve Avrupa ülkeleri. Türkiye'nin tanıtımını yapmak için müthiş bir fırsat. Fakat böyle kalabalık bir ekibin yurtdışı gezileri, çok pahalıya geliyor. Bugüne kadar devletten para almamışlar ama şimdi gerekiyormuş. Tanıtma Fonu'ndan destek istiyorlar.Bu grup, dışarıda Türkiye'nin muhteşem propagandasını yapar. O görkemli müzik, ses, ışık, dans ve gösterilerle, izleyenleri havaya zıplatır, ‘‘İşte Türkiye buymuş’’ dedirtir. Bu gösteriyi mutlaka izleyin. Türk insanının, Türk gençlerinin, kendilerine olanak verildiği takdirde neler yapabildiğini görün ve gurur duyun. Türkiye'nin aslında ne büyük bir ülke olduğunu, bir kez daha anlayın.Önümüzde, yurtdışında iyi bir propaganda fırsatı var. Bunu kaçırmayalım, kullanalım. Fırsatın böylesi az gelir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!