Güncelleme Tarihi:
The New York Times'da geçen hafta yayımlanan Peter Applebome imzalı haber, J.D. Salinger okumayı seven birinin yüreğini şöyle bir havalandıracak türdendi doğrusu. Haber, edebiyat dünyasının belki de en meşhur münzevisi Salinger'ın 25 Nisan 1972- 17 Ağustos 1973 tarihleri arasında Joyce Maynard'a yazdığı 14 mektubun, 22 Haziran'da Sotheby's New York tarafından açık artırmayla satılacağını duyuruyordu.
1965'ten sonra yazdığı hiçbir şeyin yayınlanmasına izin vermemiş olan Salinger'ın 'yeni birşeylerini okumak', yazdıklarını sevenler açısından elbette heyecan verici. Ama bir de hikayenin başka tarafı var. Yazdıklarının yayımlanması konusunda bu kadar hassas olan Salinger, 27 yıl önce yazdığı aşk mektuplarının böyle ortaya serilivermesine razı mı acaba? Sanırım değildir. Bugün 80 yaşında olan ve yıllar önce kapandığı evinde, sakin bir hayat süren Salinger, bu olayı herhalde sevinç gösterileriyle karşılamamıştır. Daha önce, 1987 yılında, Ian Hamilton, yazarın 1939-1961 arasında çoğu dostu ve editörü Whit Burnett'e yazılmış mektuplarını kitaplaştırmaya kalkışmıştı. Salinger bir dava açmış ve bu davayı da kazanıp kitabın yayımlanmasını engellemişti. Sonra bu kitap farklı bir şekilde yeniden yazılmış ve ‘‘In Search of J.D. Salinger- J.D. Salinger'ın Peşinde’’ adıyla yayımlanabilmişti.
Önce olayı şöyle bir toparlamak gerekirse, işe 23 Nisan 1972'ye dönmekle başlamalıyız. The New York Times Magazine, bu tarihte kapağını 18 yaşında güzel bir genç kıza ayırmıştı. Joyce Maynard adını taşıyan genç kız, uzun makalesinde kendisini ‘‘ gerçek bir masum, yarı çocuk-yarı yetişkin’’ biri olarak tanımlayarak ‘‘Catcher In The Rye’’ın kahramanı Holden Caufield'le özdeşleştiriyor, bir tür kuşak değerlendirmesi yapıyordu. Makale güzel bir makaleydi. Maynard pek çok mektup aldı. Bu mektuplardan biri Salinger imzasını taşıyordu. Salinger, Maynard'ın makalesini beğendiğini belirtiyor ve ‘‘yeteneğini köreltecek insanlardan uzak durması’’ için uyarıyordu. Maynard hemen cevap yazdı. 2 Mayıs'ta da mektubuna cevap aldı. Salinger imzalı mektup, ‘‘Dostlukla... J.D. Salinger’’ sözleriyle bitiyordu. Mektuplar gidip gelmeye, ilişki derinlik kazanmaya başlıyordu. Salinger, ‘‘Kirli dünyada, saf bir ruh’’ arıyordu. Salinger mektuplarında insan fobisini, sevdiği şeyleri (Jane Austen, kızını basketbol oynarken seyretmek, oğluyla birlikte futbol izlemek, Alfred Hitchcock filmleri...) yazıyordu. Her gün yazdığını ama yazdıklarını yayınlamayı düşünmediğini belirtiyordu.
ARTIK ÇOK GEÇ UFAKLIK
Salinger, dördüncü mektupta telefonunu yazıyor, beşincide buluşmayı teklif ediyordu. Mektuplar, Maynard'ın Yale Üniversitesi'ni terk edip, Salinger'ın yanına taşınmasıyla kesiliyordu. Salinger ve Maynard'ın ilişkisi 9 ay sürdü. Son mektup 17 Ağustos 1973 tarihini taşıyor ve Salinger'ın ‘‘Artık çok geç ufaklık...’’ cümlesiyle noktalanıyordu.
Aradan 27 yıl geçti ve Maynard, mektupları satmaya karar verdi. 14 aşk mektubu set halinde satılacak. 17-21 Haziran tarihleri arasında 14 aşk mektubu meraklılar tarafından incelenebilecek. 14 aşk mektubunun 60 ila 80 bin dolar arasında bir fiyata satılması bekleniyor. 14 aşk mektubunu satın alacak kişinin kim olduğu ve bu mektupları ne yapacağı doğal olarak bilinmiyor.
25 yıl sessiz kaldıktan sonra 1998 yılında Salinger'ın gizli kalmasını tercih ettiği hayatını ‘‘At Home In The World- Dünyada Bir Evde’’ adıyla kitaplaştıran Maynard, kısa ve öz konuşuyor: ‘‘Evimde bir kutu Salinger mektubu bulunduracağıma, çocuklarımı koleje yollarım.’’
Yazar ve eleştirmen Cynthia Ozick, ‘‘Bu olayda karşımızda iki adet ünlü insan duruyor. Biri gerçek bir yazar, bir sanatçı. Öteki ise hiçbir zaman sanatçı olamamış, karşısındakinin şöhretini emerek ün kazanmaya çalışan bir yazar’’ yorumunu yapıyor. Üzerinde çok fikir üretilebilecek, her yorumun kendisini doğrulayabileceği, tartışıla tartışıla bitirilemeyecek bir konu yani. ‘‘Mektuplar Joyce Maynard'a ait, istediğini yapabilir’’ diyebilirsiniz. ‘‘Mektuplar Salinger'a ait ve yapılan haksızlık, çünkü Joyce Maynard, Salinger'ın yazdıkları konusundaki hassasiyetini biliyordu’’ demek de mümkün. Tıpkı ‘‘Mektupları satmak ahlaksızlık, çok ayıp’’ veya ‘‘Kadın kazanacağı parayı çocuklarının eğitimi için harcayacakmış, bundan doğal bir şey olabilir mi?’’ diyebileceğiniz gibi...
Herkesin haklı çıkabileceği bir tartışma konusu yani. Bu tartışmaya katılmayacağından emin olduğum tek kişi ise ahir ömrünü ABD'nin Cornish kasabasında tamamlamaya çalışan yazar J.D. Salinger. Bence insanlardan bu kadar korkması boşuna değilmiş...