Şâle’yi yanmaktan Şeri kurtarmış

Hayvan Hakları Koruma Kanunu’ndaki değişiklik tartışılmaya devam ederken, İstanbul’un sokak köpeklerine dair renkli detaylar da tarihin tozlu raflarından çıkıyor. Sultan 2. Abdülhamit’in kızı Şadiye Osmanoğlu, hatıralarında babasının “Cuma Selamlığı” sırasında karşılaştığı bir köpeği sahiplenip saraya götürmesini anlatıyor.

2. ABDÜLHAMİT SAHİPLENDİ

Sarayın Şâle Köşkü’nde başlayan yangının havlamalarıyla erkenden fark edilmesini sağlayan ve böylece şöhreti artan köpeğin hikâyesini Şadiye Osmanoğlu şöyle anlatıyor: “Bu sadık köpek tuhaf bir tesadüfle babamın eline geçmişti. Bir cuma günü Hamidiye Camii’nde namazını kılarken kapıda beklemekte olan arabasının önüne bir köpek gelip yerlerde yuvarlanır, derhal kovalarlar. İki hafta üst üste köpek arabanın önüne gelir. Üçüncü hafta köpek babamla arabaya binmeye çalışır. Bu sefer ‘Dokunmayınız, onu daireme götürün’ der. İşte Cherie (Şeri) saraya böyle girmiştir.”

EFSANEYE DÖNÜŞTÜ

Şeri, saraya girdikten sonra çok daha meşhur olur. Sultan onu çok sever. Hakkında efsaneye varan anlatımlar yayılır. Sultan’a adeta dedektiflik yaptığı, güçlü sezgileriyle ortamdaki suçluları bile yakalayabildiği dilden dile dolaşır. Haluk Şehsuvaroğlu’nun 1947’de Akşam gazetesinde yazdığına göre, 15 Haziran 1901 gecesi Şâle Köşkü’nde yangın çıkınca Şeri havlamaya başlar. Sultan Abdülhamit ise çalışma odasındadır. Şeri’nin havlamaları üzerine erkenden fark edilen yangın hemen söndürülür. Şeri bundan sonra daha da ünlenir. Sarayda geçirdiği bir kazada Şeri’nin bel kemiği ciddi zarar görür. Veterinerler tedaviye başlar ama eski haline dönmesi çok zaman alacaktır. Sultan’ın bu durumdan çok etkilendiğini gören Teşrifat Nazırı İbrahim Paşa, başka bir paşanın Şeri’ye çok benzeyen Cin adlı köpeğini Padişahı teselli için saraya getirir. Döneminde sokak hayvanlarına dokunulmadığını yabancı seyyahların da anlattığı Sultan Abdülhamit, Yıldız Sarayı’nda kendi beslediği kuş, kedi, karaca gibi hayvanlarla yakından ilgilenmesiyle biliniyordu.