Saldırı konumuna geçmeyin

Güncelleme Tarihi:

Saldırı konumuna geçmeyin
Oluşturulma Tarihi: Mart 17, 1999 00:00

Haberin Devamı

İmralı'da tutuklu bulunan teröristbaşı Abdullah Öcalan, ifadesinde önemli itiraflarda bulunurken, yandaşlarına da ‘‘Kendinizi yakmayın, kendisini yakanlara öfke duyuyorum’’ çağrısında bulundu.

Apo, şöyle dedi: Örgüt elemanlarıma yakalanmam ve sorgulanmam sebebiyle kontrolden çıkmamalarını, bilhassa intihar ve yakma eylemlerine girmemelerini, saldırı konumuna geçmemelerini istiyorum.

Artık, Kürt devleti kurmaktan vazgeçtim

SORULDU- Türkiye toprakları üzerinde müstakil bir Kürdistan devleti kurmak için silahlı eylemlerde bulunan PKK örgütünün eylemleri sonucunda 30.000 küsur güvenlik görevlisi ve sivil insanın öldüğü, bu ölümlere kurucusu olduğunuz örgüt militanlarına çeşitli kanallardan talimat vererek sebep olduğunuz anlaşılmıştır.

BİRLİKTE YAŞAYACAĞIZ

CEVAP- PKK örgütünün kurucusu olduğum doğrudur. Yine bu örgütün önderliğini yaptığım, benim önderliğimde Türkiye toprakları üzerinde silahlı bir mücadele başlattığım da doğrudur. Başlangıçta gerçekten Kürdistan devleti kurmak gibi bir kavramımız da vardı. Bu da doğrudur, ancak gelişen süreç içerisinde müstakil bir Kürt devleti kurmak değil de Kürtlerin de cumhuriyetin kuruluşunda rol almış bir halk olarak özgür olduğu bir ortam içerisinde birleştirilmesi sonucuna vardım. Bu temelde ekonomik, sosyal ve siyasal ve kültürel özgürlüğünü elde etmiş olarak bir arada yaşayabileceği sonucuna vardım. Yakma eylemleri ile ilgili olarak kendini yakanlara ben kızıyorum, öfke duyuyorum. Bunu terk etmelerini önemle vurguluyorum.

SORULDU- Yakılacak bir şey varsa o kutsal canınız değil, yakılması gereken kişiler ve kurumlardır demişsiniz. Bu konuşmayı MED Televizyonu'nun 13,12.1998 günü yaptığı programda yapmışınız. Bu konuşmanızın arkasından Van ilinde Hamdiye Kapan isimli PKK militanı Van orduevinden geçmekte olan ve il jandarma asayiş komutanlığı personelini taşıyan askeri servis aracına intihar türü saldırı düzenlenmiş, 14 asker ile 10 vatandaş yaralanmış, 1 vatandaşımız da ölmüştür. Şimdi kendinizi yakmayın, sizi yakanları yakın demeniz özgürlük temelinde bir arada yaşama düşüncenize aykırı değil midir?

MESAJLAR MED TV’DEN VERİLDİ

CEVAP- Benim MED Televizyonu'nda kendinizi yakmayın, sizi yakanları yakın dediğim doğrudur, bu konuşma da bana aittir. Bu konuşmamın özgürlük temelinde bir arada yaşama düşüncesine de aykırı olduğunun farkındayım, ama ağır bir ortam içerisindeyim ve konuşmamda kastettiğim de Türk güvenlik kuvvetlerine saldırı eylemi düzenlenmesi değildir. Nitekim bu eylemi düzenleyen mahalle sorumlular ile görüştüm. Bu kabil eylemlerin yapılmamasını istedim. Bu talimatımı yani Türk güvenlik birimlerine bir şekilde saldırı düzenlenmesi talimatını Hakkari ilinde olan kadın bölge sorumlumuz Pelçin Koda (kod adlı demek istiyor) verdim. Pelçin kodun açık kimliğini gerçekten bilmiyorum dedi. Ayrıca ben bu konuda intihar eylemlerine girişmeyin diye genel bir talimat da verdim dedi.

SORULDU- Hamdiye Kapan'ın Van orduevinde yaptığı saldırıdan sonra örgütün bölge kadın sorumlusu Pelçin Kodla konuştuğunuzu ve bir daha bu şekilde Türk güvenlik birimlerine saldırı yapılmaması talimatını verdiğinizi söylüyorsunuz, ancak bu tarihten sonra 25.12.1998 günü yine MED televizyonunda yaptığınız bir konuşmada, ‘‘Bu işler böyle gelişir ve onlar Türkiye metropollerinde olacaktır, ben böyle sivil insanlara zarar gelmesin diye canına bağlayıp bir işgal sürüsü ortamında patlatana yarın onu duyarsız ve faşist hükümetleri destekleyen Türklerin ortasında patlatacaklar bu böyledir ve yüzlerce de patlatılacaktır dediğiniz ve bu konuşmanın arkasından 15.01.1999 günü İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nce Yücel LİKBAY sahte kimlikli Adem LİKBAY ve Zeki BİLİCİ sahte kimlikli şahısların yakalandığı şahısların yapılan sorgulamasında yine bu tür intihar eylemlerini gerçekleştirmede kullanacakları 8 adet fabrikasyon yapımı TNT kalıbı, ayrıca 3 adet el yapımı TNT, 6 adet TG-7 antipersonel roket mermilerinde kullanılan patlayıcı bloğu yakalandığı anlaşılmıştır.

CEVAP- 25.12.1998 günü MED televizyonu programında şimdi bana okuduğunuz konuşmayı yaptım. Bu doğrudur. İtalya'da yakalanmamdan sonra ortam bizi çok bunalttı bizi çiğ çiğ yiyeceklerine dair haber aldım. Bu konuşmamı duygusallıkla yaptım, ama bu konuşmamdan sonra ayrıca böyle bir eylem yapın diye talimat vermiş değilim.

EN ÇOK ÜZERİMİZE GELEN KORUCULAR

SORULDU- 18.06.1996 günlü Panel programında önümüzdeki aylar sıcak geçebilir, öz savunmalarını evlerinde mahallelerinde, köylerinde yapmalarını diliyorum. Bu ara korucuların çok dikkatli olmalarını söylüyorum... Onlara yönelik bir af çağrımız vardı. İlişkilerini geliştirirlerse bizimle onları olduğu gibi güneyde çekeriz ve gerilla savaşı saflarına da alırız. Hiç çekinmelerine de gerek yoktur. Ayriyeten savaşta da üzerimize gelmezlerse onları hedeflemek gibi durumumuz olmayacaktır, en azından ateş etmezlerse biz de kendilerine yönelmeyeceğiz, ama çok azılı olan ısrarla üzerimize gelenlerin de bu halk içinde asla yerinin olmayacağını bilmeleri gerektiğini vurguluyorum dediğiniz bu konuşmanızdan sonra koruculara yönelik saldırıların arttığı, mesela 08.11.1996 günü Hakkari Çukurca'da militanlarınızın yaptığı saldırı sonucu 12 geçici köy korucusunun şehit olduğu bunlarla birlikte 5 vatandaşımızın da hayatını kaybettiği 9 geçici köy korucusunun yaralandığı anlaşılmıştır.

CEVAP- Korucular üzerimize en çok gelen bir gruptur. Bana okuduğunuz konuşmayı Panel programında yaptığım doğrudur. Konuşmamda da üzerimize gelmedikleri takdirde onlara saldırmayacağımızı belirtmiştim. Onlar bize saldırdıkları için korucular hedef alınmıştır dedi.

Üç komutanımı idam ettirdim

SORULDU- Saldırı olduğu takdirde koruculara saldırılacağını söylüyorsunuz, ancak olayımızda korucuların size tevcih edilmiş bir saldırısı yoktur. Normal vatandaşlarla birlikte minibüse binmişlerdir, muhtemelen köylerine gitmektedirler.

CEVAP- PKK'nın şiddet anlayışında şimdi bahsettiğimiz olay gibi sivil vatandaşlara doğrudan yapılan saldırılar da çok olmuştur. Bilhassa 1987’den sonra bu yoğunlaşmıştır. Ben bu saldırıları tasvip etmiyorum, yarı çete anlayışıdır, önüne geçmek için büyük mücadele verdim, ancak başarılı olamadım.

SORULDU- 17.04.1998 günü Panel programında kasap et derdinde koyun kendi derdinde şimdi bizim turist hedeftir değildir demeyeceğim, ama şüphesiz Türkiye'de bir savaş var özel turist hedefleri diye bir hedef yok ama, ekonomide bir hedeftir, tabii bu arada turist ekonomisi de hedeftir. Eğer işler daha da kızışırsa bu tür hedeflere insan demiyorum, turist demiyorum, turizm ekonomisine elimizden geldiğince turiste zarar vermemeyi amaç edinerek bu günlerde bunun arayışı içindeyiz dediğiniz ve militanlarınıza Türkiye'nin ekonomisini felce uğratacak hedefler gösterdiğiniz bu konuşbmanızın hemen ardından 30.04.1998 günü bir grup PKK militanı tarafından merkez Raman petrol sahasında bulunan Petrol toplama istasyonuna roketatarlı saldırı yapıldığı, tesisin gasp edildiği 28.30.1998 günü de Batman Beşiri Dayılar Köyü Baltakışla bölgesinde bulunan 25 numaralı yer üstü petrol kuyusuna yine militanlarca sabotaj yapıldığı ve kullanılmaz hale getirildiği anlaşılmıştır.

CEVAP- 17.04.1998 günü Panel programında şimdi bana okuduğunuz konuşmayı yaptım. Savaşı besleyen ekonomiyi felç etmek gibi bir düşüncem var. Bu düşünceye her zaman sahip oldum. Turistleri ayrı tutarak tesislere ve turist hedeflerine saldırı olacağını belirttim.

SORULDU- Yine bir talimatınızda dün kendi cephenizin örgütlemenin kendi tavrınızla ve doğru bulduğunuz için de savaşmanın günüdür......... halkımızın büyük bir kısmı metropollerdedir. Antalya'da, İzmir ve İstanbul'dadır. Fakat gelsin parti büyük eylem yapsın diyorlar. Peki sizler orada yüzbinler varsınız. Bir kibrit kıvılcımı sıkıp ormanı yakmak zor mudur? Bir küçük patlayıcıyı fabrikaya atmak zor mudur dediğiniz bu talimatınızdan sonra Türkiye'nin hemen her bölgesinde İstanbul, İzmir ve Antalya'da orman yakmalarının çoğaldığı anlaşılmıştır.

CEVAP- Bu talimatımı inkar etmiyorum. Bu talimatı verdiğim doğrudur. Ancak özel olarak orman yakma yönünde verilmiş talimatım yoktur. Bu talimatı ferdi olarak verdiğimden şu anda pişman olduğumu söyleyebilirim.

SORULDU- PKK saldırılarından çoğunda Kürt asıllı vatandaşlar ölmüştür. Saldırıların büyük çoğunluğu Kürt asıllı vatandaşlara yönelmiştir. Hem kürt asıllı vatandaşların öldürüldüğü için ortaya çıktığınızı söylüyorsunuz, hem de Kürt asıllı vatandaşları öldürüyorsunuz. Buna ne diyorsunuz?

CEVAP- Dedikleriniz doğrudur. Terör eylemlerinden daha doğrusu PKK saldırılarından en fazla zararı bölge halkı görmüştür. Başlangıçta bölgenin özgürlüğü için ortaya çıktığımız da doğrudur, ancak daha sonra bize büyük katılımlar oldu. Bölgede eskiden beri süre gelen düşmanlıklarda vardı. Şemdin Sakık gibi, Kör Cemal gibi, Şahin Baliç gibi, Cemil Işık gibi PKK'dan yönetimi ele geçirenler baskılarını ve eylemlerini daha duyarlı bölge halkı üzerinde yoğunlaştırdılar. Ben buna sonuna kadar karşı koydum, hatta bu şekil eylemleri gerçekleştirenlerden bazıları Kör Cemal kod Halil Kaya, Hogir kod Cemil Işık, Metin kod Şahin Baliç gibilerini cezalandırdım. Şemdin Sakık'ı da cezalandıracaktım, ancak tutuklu bulunduğu sırada elimizden kaçtı. Cezalandırmalar Merkez Komitesi'nce suçu görülen şahıs yargılanır. Yargılanma sonucunda benim özel onayımla cezalar infaz edilir. Benim özel onayım önemli kişiler için alınır, diğer kişiler de benim özel onayım aranmaz. Kendi yetkilerince infaz edilir. Cezalandırmalar ARGK yönetmeliği çerçevesinde yapılır. Bu üç şahıs öldürmeyle cezalandırılmıştır. Ancak başka cezalar da vardır.

Şam'da 1 tonluk bombadan kurtuldum

SORULDU- 1998 yılında Viranşehir Belediye Başkanı İbrahim Keleş Abdioğlu'nu hedef gösterdiğiniz anlaşılmıştır. Bu belediye başkanını niçin hedef gösterdiniz?

CEVAP- 6 Mayıs 1996 senesinde Şam'daki evimin önünde bir tonluk bir bomba patladı. Bombayı dolmuş içine yerleştirmişlerdi. Burada hedef benim öldürülmemdi. Bu olay üzerine örgüt olarak biz araştırma yaptık. Suriye Kürtlerinden olan Malasino ailesinden bir genci de yakaladık, onu sorguya çektik. Bu gencin ismini hatırlayamıyorum. Yalnız bana verilen bilgide evimin önünde bomba ile patlayan aracı bu gencin kullanmış olduğudur. (Biz de araştırma yaptık, yaptığımız araştırmalar sonucunda Siverek Viranşehir ve Suriye'de Haseki şehri hattında Sedat Bucak. Viranşehir Belediye Başkanı Keleş Abdioğlu ve Malasino ailesinden o gencin bana suikast düzenlemek üzere hazırlık yaptıklarını ve anlaştıklarını tespit ettik. Hatta örtülü ödenekten de 50 milyon doların bu iş için ayrıldığını öğrendik. Aynı olay Susurluk raporunda da anlatılmıştır. Benim Keleş Abdioğlu'nu hedef göstermemin asıl sebebi budur. Yani bana yapılan suikast teşebbüsüdür.

YALÇIN KÜÇÜK DİKKAT ET DEDİ

SORULDU- 6 Mayıs 1996 tarihinde Suriye'de evinizin yakınına patlayıcı madde dolu bir kamyonun bırakılmasından ve patlamanın meydana gelmesinden evvel Yalçın Küçük'ün bu girişimi size haber verdiği iddiası var. Yalçın Küçük Ankara DGM'de bir yargılaması nedeniyle verdiği ifadesinde bir siyasi parti liderinin bu durumu kendisine haber verdiğini, kendisinin de kaçması için size haber verdiğini söylemiştir.

CEVABEN- Yalçın Küçük'ün bana telefonla -bugünlerde size karşı bir saldırı gerçekleştirilecek hazırlıklı olun- dediği doğrudur. Ancak herhangi bir siyasi parti mensubu veya lideri bunu haber verdi diye bir şey söylemedi. Ancak normal olarak muhalefetteki siyasi partilerin bu haber vermesi normaldir. Çünkü bu saldırı gerçekleşseydi iktidardaki parti puan kazanacaktı. Ancak dediğim gibi isim vermemiştir. Ayrıca ben Yalçın Küçük'ün haber vermesi nedeniyle özel bir tedbir almadım, zaten her zaman tedbirli idim.

ATEŞKES HİKAYE Mİ DEĞİL Mİ?

SORULDU- Zaman zaman ateşkes ilan etmektesiniz. 1 Eylül 1998 günü ateşkes ilan ettiniz, ancak 4.10.1998 günü Mardin eyalet sorumlusu Felat kod Mehmet Azaydın ile yaptığınız telefon görüşmesinde ‘‘şimdi bilemiyorum, bu bölge herhalde önemli yalnız eyalet üzerinde biraz bu çizgiyi oturtma işinde şey etmemiz lazım, bir de beklenmedik bu operasyonlar oluyor. Zaten bundan sonra bu ateşkes hikaye, yani bunların öyle aldırış ettiği bir şey yok, her tür tedbir alınır, yani her tür eylem her tür karşı koyma her tür ilerleme, her tür bilmem öngörülen velhasıl gelişme adına ne varsa yapılır- dediğiniz bu talimatından sonra 17.11.1998 günü bir kadın militanın Yüksekova ilçesinde Jandarma Komutanlığı önünden geçmekte olan askeri konvoya bombalı intihar saldırısında bulunduğu, saldırıda İrfan Türker isimli bir astsubayın şehit olduğu, 2 astsubay ve 2 vatandaşımızın yaralandığı, yine 01.12.1998 günü Lice ilçesinde Can Market adı altında faaliyet gösteren ve tüp satılan markete Binevş Amed kod Hüsniye Oruç'un el bombası pimini çekerek intihar türü saldırı eylemi gerçekkleştirdiği, ikisi asker 10 kişinin yaralandığı anlaşılmıştır. Yani hem ateşkes sürecini başlatıyorsunuz ve ardından da bu tür eylemlere talimat veriyorsunuz. Bu konuda söyleyecekleriniz nelerdir?

ATEŞKES İÇİN BİR ALBAY GELDİ

CEVABEN- Bu ateşkes konusunu biraz açmak istiyorum. Ateşkes önerisi bize Avrupa Temsilcimiz Kani Yılmaz ve Şahin Kod Ferhat Abdi Şahin isimli arkadaş tarafından getirildi. Abdi Şahin isimli arkadışımıza da Selim Okçuoğlu isimli ve avukatlık yapan HADEP'te de faaliyet gösteren kişi getirmiş, bana getirilen ateşkes önerisi çok kapsamlıydı. Olağanüstü halin kaldırılacağının geçici köy koruculuk sisteminin kaldırılacağının Türkiye'nin üniter yapısına halel gelmemek kaydıyla bir takım düzeltmelere girişileceğini belirtmişti. Bu belge sanırım şimdi Avrupa arşivimizdedir, fırsat olursa ileride bu belgeyi getirtiriz. Aynı konuda cezaevleri temsilcimiz Sabri Ok'la da bir görüşme yapılmış ben Sabri Ok'la telefonla konuştum. Sabri Ok kendisi ile de görüşüldüğünü ve aynı önerilerinin kendisine de yapıldığını söyledi. Ben de bu konuda anlaşma yapmak istiyordum. Önerileri doğru olarak kabul etmek durumundaydım. Yine sanırım Genelkurmay'ın Toplumsal İlişkiler Başkanlığı'nda çalışan bir Albay Brüksel'deki temsilciliğimize kadar gelmiş ve aynı önerileri getirmiş. Ben önerilerin ciddiyetine inandım. 1993'te de Özal'ın bu çeşit düşünceleri vardı, ancak o zaman ordu bu konuda hazır değildi. Bana getirilen önerilerde artık ordunun da bu konuya hazırlandığı belirtiliyordu. Bu sebeple ben ateşkesi tek taraflı olarak ilan ettim. Bana söylenen resmen olmasa bile fiilen ateşkes şartlarına bağlı kalınacağı ve aşama aşama önerilerin gerçekleştirileceği idi.

OKÇUOĞLU İLE İKİ YILDIR GÖRÜŞÜYORUM

Ben Selim Okçuoğlu ile 2 yıldır görüşmekteyim. Arabulucu durumunda idi. Kendisi ile telefonla da görüşmelerim oldu dedi.

Selim Okçuoğlu beni Avrupa'dan aradı, Türkiye'den aramadı dedi.

MED Televizyonunda Selim Okçuoğlu ile yaptığım konuşmanın ses bandı yayınlandı. Benim karşımda konuşan şahıs Selim Okçuoğlu'ydu. Demin bana okuduğunuz Yüksekova ilçesindeki askeri araca ve Lice ilçesindeki Can markete yapılan saldırı olayının benim verdiğim emir ile ilgisi yoktur. Bu olay ben İtalya'da yakalandıktan sonra yapılan olaydır. Gerillanın tepkisidir. Kendiliğinden yapılan bir eylemdir. Benden müstakil olarak emir veren bölge sorumlusu Yajwk sorumlusu Perçin Kod'dur.

Devam edecek



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!