Güncelleme Tarihi:
Terör örgütü El Kaide'nin üst düzey üyesi olduğu ve İstanbul’daki 15- 20 Kasım 2003 bombalı saldırılarının finansörlüğünü yaptığı iddiasıyla hakkında dava açılan Louai Sakka’nın emniyette gözaltındayken örgütsel faaliyetleriyle ilgili olarak samimi itiraflarda bulunduğu ortaya çıktı.
Luai Sakka, İstanbul’daki intihar saldırıları öncesinde, İsrail’e ait yolcu gemisine eylem yapılması için Taliban lideri Molla Ömer’in 50 bin dolar verdiğini, yanlız şartının eylemin kendi adına üstlenilmesi olduğunu belirtti. Sakka, Molla Ömer’in İsrail hedeflerine saldırıyı onayladığını ancak ABD’ye saldırıyı benimsemediğini söyledi.
Sakka’nın dava dosyasına giren 12 sayfalık itiraflarının yer aldığı polisler tarafından ‘tespit tutanağı’ olarak kayda alınan anlatımlarında kafasında cihat fikrinin ne zaman oluştuğunu şöyle açıkladı:
“Özellikle 1994 yılında Bosna’da meydana gelen katliam beni çok etkilemiş ve cihat için Bosna’ya gitmeye karar vermiştim. 1995 yılında tatil amaçlı olarak Türkiye’ye geldiğimiz de Gülhane Parkı’nda Bosna katliamı ile ilgili bir resim sergisi açılmıştı. Ben bu sergiden çok etkilendim ve bu sergiyi açanlara Bosna’ya nasıl gidebileceğimi sordum. Onlar da beni Selam vakfına gönderdiler, Selamcıların İran yanlısı bir düşünceye sahip olduklarını öğrenince İHH’ya gittim. Bana Hırvatistan vizesi almam gerektiğini söylediler. Ancak ben vize alamadım.”
VE AFGANİSTAN
Sakka ifadelerinin devamında El Kaide örgütüyle nasıl temasa geçtiğini de anlattı. Sakka 1996 yılında Hac’dayken Samir isimli biriyle tanıştıktan sonra kafasında cihat fikrinin iyice yerleştiğini ve Afganistan’a gitmek istediğini Samir’e söylediğini belirtti. Daha sonra Samir’in önerisiyle eğitim almak için Pakistan üzerinden Afganistan’a gittiğini anlatan Sakka şöyle devam etti:
“Host şehrinde bulunan Halden kampına ulaştık. Bu kampın kapasitesi 70-100 arası değişmekteydi. Bu kampta (emekli öğretmen, yeşil pasaportlu) Mahmut Çağıran, Abdullah, Abdulmetin ve Salim Seçil isimli Türkler de vardı. Kampta dini siyasi ve askeri eğitim aldık. Celalabat’daki kampta ise silah, top, bomba yapımı ve kullanımı eğitimi aldım.”
8 ay boyunca bu kamplarda eğitim aldığını belirten Sakka, Suriye temsilcisi olarak atandığını söyledi. Daha sonra tekrar Afganistan’a döndüğünü söyleyen Sakka, El Kaide’nin Türkiye Şura üyesi oldukları iddia edilen Adnan Ersöz, Habip Akdaş ve Feridun Uğurlu’yla da burada tanıştığını söyledi.
Sakka, Türkiye’ye 1998 yılında tekrar gelişini ise şöyle anlattı: “İbni Şeyh Libi’yi (Halden kampının yöneticisi) karşılamak için Suriye’ye gelmiştim, ancak Nairobi ve Tanzanya’daki eylemler nedeniyle gelmesi gecikmişti. Bunun üzerine ben de Türkiye’ye gittim. İstanbul Fatih’te Ebu Zübeyr isimli şahısla görüştüm. Beni Hasan Hoca lakaplı (Hasan Karakaya) ve Şükrü Bakır ile tanıştırdı. İrfan Vakfı yayınevine gittik. Beni Hasan Hoca ile Halden kampı temsilcisi olarak tanıştırmışlardı.
11 EYLÜL SALDIRGANLARININ PASAPORTLARI SAKKA’DAN
Sakka’nın anlatımlarında ilginç iddilar da yer aldı. 11 Eylül saldırılarından önce Laden’in kendisini haberdar ettiğini söyleyen Sakka’nın iddiasına göre bu saldırılara karışan Salim El Mukayit ve Saddam el Sutami isimli iki Suudi’nin pasaportlarını kendisi ayarladı ve Türkiye üzerinden Afganistan’a gönderdi.
TÜRKİYE’DE EYLEM YASAKMIŞ
Sakka, El Kaide’nin Türkiye’de eylem yapmasının Türklerin de zarar görebileceği gerekçesiyle Ladin tarafından yasaklandığını, hatta Habip Aktaş ve ekibi tarafından İstanbul’daki HSBC Bank’a yapılan bombalı saldırının bu nedenle Usame bin Ladin tarafından tasvip edilmediğini söyledi.
Fakat Türkiye’nin yakalanan mücahitleri ülkelerine teslim etmeye başlaması üzerine Türkiye’ye bakış açılarının değiştiğini belirten Sakka, “Ben de gerekli şartlar sağlanırsa Türkiye’de eylem yapılabileceğini söyledim. Laden de bu eylemlerin Türk şahıslara yapılmamasını, Türkler’in zarar görmemesini istedi. Ben de kabul ettim. Laden bu konunun detaylarını Ebul Hafs el Mısri ile görüşmem gerektiğini söyledi. Mısri bana bu eylemin Habip Aktaş tarafından başarılıp başarılamayacağını sordu ve bence cevaz verdim, yapabileceğini söyledim” dedi.
EL KAİDE HER AN EYLEM YAPABİLİR
Sakka, dünyada eylem yapmaya hazır militan sayısının bilinemeyeceğini belirtttiği El Kaide’nin Türkiye’de her an eylem yapabileceğini de iddia etti. Sakka, “Türkiye’de El Kaide eylem yapmayı planlıyor, belirli hedefleri olmadığından İncirlik üssü ve İsrail yolcu gemileri hedef olabilir. Kontrol dışı grubların ise her türlü hedefe saldırabileceklerini belirli bir hedefleri olmayacağını düşünüyorum” uyarısını yaptı.
TÜRK ŞOFÖRLERİN ÖLDÜRÜLMESİ
Irakta öldürülen Türk şoförlere de değinen Sakka, Murat Yüce ve Durmuş Kumdereli’in Amerikalılar’a hizmet ettikleri için öldürüldüklerini söyledi. Sakka, Yüce ve Kumdereli’nin infaz emrini Zerkavi’nin verdiğini, kendisinin ise sadece infaz edecek kişileri seçtiğini söyledi. Sakka ayrıca kendisinin ‘Amerikan ajanı’ olduğu kesin olan birisini özel olarak seçerek öldürdüğünü de itiraf etti. Sakka anlatımlarının devamında “Felluce emirliğim sırasında yaklaşık 150 kişi infaz edildi. Bazı Türkler de benim haberim olmadan kafaları kesilerek öldürülmüştü” dedi.
Sakka'nın, ayrıca isminin canavar anlamına geldiğini ve kendisinin de bu isme layık olduğunu söylediği de kayıtlarda yer aldı.
LOUAİ SAKKA'NIN SAHTE KİMLİKLERİ
Louai Sakka'nın, 16 farklı kod adı ve sahte isim kullandığı belirlendi.
Sakka'nın, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde yaptığı anlatımların yer aldığı tespit tutanağı ve Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, sanığın kullandığı kod adları ve sahte kimliklere ilişkin bilgilere yer verildi. Buna göre, 1996 yılı Eylül ayında Peşaver'e giden Sakka'ya, “Ebu Abdurrahman El İstanbuli” kod adı verildi. Sakka'ya, en çok kullandığı “Alaattin” kod ismini ise Filistinli “Ebu Zubeydah” adlı kişi, 1998 yılında Pakistan'da koydu.
El-Kaide'nin Türkiye emiri olduğu öne sürülen Habib Akdaş ile Adnan Ersöz ve Ferudun Uğurlu ile İslamabad'da tanışan Sakka, burada kendini “Ayhan” kod ismiyle tanıttı.
1999 yılı Haziran ayında eşiyle Türkiye'ye gelen Sakka, 2000 yılı Eylül ayına kadar Türkiye'ye gelen mücahitlerin sahte pasaport ve vize işleriyle ilgilenirken “Doktor” ve “Ebu Muhammet” kod adlarını tercih etti.
"ALİ TÜRKİ, EKREM ÖZEL"
“Ali Türki” kod ismini de kullanan Sakka, Antalya'da gerçekleştirmeyi planladığı İsrail gemilerine yönelik saldırı hazırlığı sırasında malzemeleri sipariş ederken “Hacı Ömer İnanç” ismini kullandı.
2005 yılı Ağustos ayında Diyarbakır Havalimanı'nda “Ekrem Özel” sahte kimliği ile yakalanan Sakka, ayrıca “Ahmet Hassun” adına düzenlenen sahte kimliğiyle de kendini tanıttı.
Daha önce “Kusai Saker” sahte kimliği ile yakalanan ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yasal işlem yapılarak sınır dışı edilen Sakka, “Salih Aydın” adına düzenlenen sahte kimliği ise Suriye'den aldı.
SAHTE PASAPORTLAR
“Salih Aydın” ismiyle düzenlenen sahte pasaport da kullanan Sakka, Felluce'de ölen arkadaşı “Muhammed Faiz Bai”nin pasaportu ile 6 Haziran 2005'te Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye giriş yaptı.
Sakka, aynı yılın Ağustos ayında Diyarbakır Havalimanı'nda yakalandığında üzerinden “Ekrem Özel” adına düzenlenmiş sahte pasaport çıktı.
Sakka, 2000 yılında Türkiye'de aranır duruma düştüğü sırada da, Habib Akdaş'dan kendisine sahte pasaport bulmasını istedi. Sakka, Akdaş'ın getirdiği “Engin Karadağ” ismine düzenlenen sahte pasaportla, 4 Eylül 2000'de Adana Havalimanı'ndan Suriye'ye gitti.
"MAHMUT ÇIRAĞAN"
Sakka, buradan da doğum tarihini değiştirerek resmini yapıştırdığı ”Mahmut Çağıran”a ait yeşil pasaportla İran'a geçti.
2001 yılı Aralık ayında “Emin Yazıcı” adına düzenlenen sahte pasaportla Türkiye'ye giriş yapan Sakka, sonraki yıl da yine Türkiye'ye geldi. Aynı yılın Ağustos ayında Suriye'ye giden Sakka, burada “Yusuf Maraşlı” adına düzenlenen sahte pasaportu kullandı.
Sakka, yakalandıktan sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde polislerle yaptığı mülakatlarda, El-Kaide'nin üst düzey yöneticilerinden olan Zerkavi'nin kendisine “Küçük kardeşim” diye hitap ettiğini, “Louai” adının “Canavar' anlamına geldiğini ve kendisinin de ismine laik olduğunu söylediği belirtildi.