Şair ruhlu DGM hákimi

Güncelleme Tarihi:

Şair ruhlu DGM hákimi
Oluşturulma Tarihi: Haziran 04, 1999 00:00

Haberin Devamı

Apo davasının hákimi Okyay, yıllar önce yayımlanan şiir kitabında aşkı, yalnızlığı ve barışı anlatıyor

İmralı'da Abdullah Öcalan'ın yargılandığı davaya müdahil olarak katılan şehit eşini dinlerken gözyaşlarını tutamayan duruşma yargıcı M.Turgut Okyay, şair ruhlu bir hakim. Okyay, ‘‘İstemem sizi/ Ey tek taraflı aşklar’’ dizeleriyle başlayan bir şiir kitabının yazarı... Yağmurda yürümekten hoşlanan bir romantik!.. Dünya barışını özleyen, silahlanmaya karşı çıkan bir insan.

İmralı'da Abdullah Öcalan'ın yargılandığı davaya müdahil olarak katılan şehit eşi Yıldız Namdar'ı dinlerken gözyaşlarını tutamayan duruşma yargıcı M.Turgut Okyay, bir şiir kitabı yazarı ve yağmurda yürümekten hoşlanan bir romantik!..

34 yıldan bu yana hakimlik yapmış Okyay. Ama hep cübbe giymiş, kürsüde kişiliğini örtmüş, yasaları uygulamayı görev edinmiş. Sadece bir kez cübbesiz çıkmış insanların huzuruna. Sadece bir kez, o da şair kimliğiyle. Gaziantep'te hakimlik yaparken, yerel Sabah Gazetesi yöneticilerinin ısrarıyla, az sayıda basılmış Okyay'ın ‘‘Sevgi Doruklarında’’ adlı şiir kitabı. Mısraları, adliye koridorlarının, duruşma salonlarının soğuk yüzünü çağrıştırmıyor. Tam tersine sıcak bir insanın iç dünyasını gözler önüne seriyor. Okyay'ın ruhunu açıyor okuyanlarına.

ÖZLENEN SEVGİLİ

Şiirlerinin ana konusu sevgi. Okyay, kitabını ‘‘eşine ve çocuklarına’’ ithaf etmiş, ama sayfalar boyunca ulaşılamayan bir sevgiyi anlatıyor: ‘‘...Bir bahar günü/Rıhtımda size rastladım/Sevgimi ve aşkımı kalbime gömdüm/Sizi uzaktan seyretmekle yetindim/ O da bana yetti..’’

Bu satırlara bakılırsa uzaktan seyretmekle yetinilen bir sevgi sözkonusu. Ancak birkaç sayfa çevirince özlemin ne kadar ağır bastığı ortaya çıkıyor:

‘‘...Türkü oldun dudağımda/Bir buruk ezgiyle/Hasretimi dillendirdiğim..’’

‘‘...Ne anlatacak bir hikayem var/ Ne de yaşadığım bir aşk/ Ruhum boşlukta dolaşıyor/ Sanki konacak bir dal arıyor...’’

‘‘..Bir sevgiliyle/Son öpücüğe kadar/Bitkin düşünceye dek/ Bir yaşamak hayatı...

Kimi zaman ‘‘özlenilen sevgili’’nin güzelliğinin altını çiziyor: ‘‘Tanrım bu ne güzellik böyle/Sarılıp sevesim geliyor/Tutup saçlarından, başlarından/İçime katasım geliyor...’’ Kimi zaman satır aralarına muzip bir gülümseme yayılıyor: ‘‘Hişt! Hişt! küçük kız/ Bilir misin her sabah/ Gün doğarken/ Üç şey gelir aklıma/ Bir sen, bir sen, bir de yine sen/ Suss! Kimseler duymasın....’’

KÖYE DÖNME ARZUSU

Yalnızlık teması hiç eksik olmuyor Okyay'ın şiirlerinde. Sık sık ‘‘yalnızlık’’ sözcüğü çöze çarpıyor. Üstelik bir yakınmayla değil de sanki biraz da yalnızlığı sever gibi bir ifadeyle...

Bir de doğa sevgisi hemen her şiire yansıyor. Sevgiden, aşktan dem vururken hep doğadan benzetmelere başvuruyor: Karlı doruklar, erdem mavisi, aşk denizleri, yalnızlık dağları, karbeyaz güvercin, masmavi gökler, kardelen çiçeği, kekik kokan dağlar, bulutlar, güneş, yağmurlar...

Doğayı sevdiği için de ‘‘verimli tarlalara kondurulan beton yığınları’’ndan nefret ediyor. ‘‘Saman gibi sebzelerde’’ eski tadı bulamıyor! İşte bu nedenle de, Okyay, bir şiirinde ‘‘köye dönme arzusu’’nu dile getiriyor:

‘‘...Gel birgün çıkalım karlı dağlara/ Oturup köyümü seyran edelim/ Şehirlerin, ovaların, kirli havalarından/ Çektiğimiz çileleri unutup/ Mutluluğu köyümüzde bulalım...’’

Anlaşılıyor ki, Okyay, ‘‘denizin dalgaları duvarlarına vuran, küçük bahçeli bir evde’’ sevdiği kadın, çocukları ve köpeğiyle birlikte yaşamak istiyor. Bir de ‘‘kör oluncaya dek tüm kitapları okumayı’’ düşlüyor.

Öcalan davasının hakimi M. Turgut Okyay, yağmurda yürümekten hoşlanan, köpek ve doğa seven bir hákim.

Turgut Okyay, şiir kitabını Gaziantep'te hákimlik yaparken çevresinin ısrarıyla, az sayıda bastırmış. ‘‘Sevgi Doruklarında’’ adlı şiir kitabı, farklı bir insanın iç dünyasını gözler önüne seriyor.

Okyay, şiirlerinde dünya barışından da söz ediyor ve silahlanmaya karşı çıkıyor. ‘‘Ata'nın devrimlerine sahip çıkın’’ çağrısında bulunuyor.

İsyan şiirleri

Şiirleri Turgut Okyay'ın sadece kişiliğini değil, dünya görüşünü de ele veriyor. Gelenekleri önemseyen, dinin insanla Tanrı arasındaki bir inanç sorunu olduğuna inanan, özgürlük ve barış yanlısı bir insan:

Sevgi ile kurulur bütün dostluklar

Sevgi ile yaşar umutlar

Onunla varırız hakkın huzuruna

Onunla kurulur dünya barışı...

Başka bir şiirinde özgürlüğe çağırıyor insanları: ‘‘..Koşun, koşun/ özgürlüğe, demokrasiye koşun...’’

Kimi şiirlerine bakılırsa Okyay, günümüz Türkiye'sindeki gelişmelerden kaygılı. ‘‘Bu gidişe dur denmeli’’ dizesiyle isyan ediyor. İsyanının nedenini ise ‘‘Manzara’’ adlı şiirinde ifade ediyor. Önce kendi kendisiyle hesaplaşıyor;

‘‘Ben neyim, ne değilim

Ülkem için, insanlık için

Ne yaptım, ne yapmak istiyorum

Hiç düşündün mü?’’

Sonraki dizelerde, kendi sorularına net yanıtlar veriyor:

Körpe zihinleri körelten

Çağ dışı gerici eğitime

Yobaz din adamlarına

Dur diyebildim mi?

Kendi dilimle ibadeti sağlayabildim mi?’’

Bu dizeler gösteriyor ki, Türkçe ibadetin sağlanamaması, eğitimin geldiği nokta ve yobazlık onu rahatsız ediyor. Şirini ‘‘Atatürk devrimlerine sahip çıkılması’’ isteğiyle tamamlıyor:

‘‘Nedir bu çektiklerimiz Tanrım/ Daha ne kadar sürüneceğiz/ İnsanlar açlıktan ölürken/ Ülkem yoksulluklar içinde kıvranırken/ Nedir bu silahlanma yarışı/ Nedir bu umursamazlık/ Nerede kaldı benim insanlığım/ Bu nasıl özgür düşünce/ Bu nasıl çağ atlama/ Yalan, hepsi yalan/ Hepsi göstermelik yapılanların/ İşin özüne inen yok/ Sorunları candan üstlenen yok/ Günü geçiştirmeye çalışıyorlar/ Kanmayın dostlarım/ Kanmayın bu yalanlara/ Tüm varlığınızla, her şeyinizle/ Ata'nın devrimlerine/ Ülkenin sorunlarına/ Sahip çıkın/ Koşun, koşun/ Özgürlüğe, demokrasiye doğru koşun/ Hakça davranın, Hakça yaşayın/ Henüz vakit geçmiş sayılmaz.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!