Güncelleme Tarihi:
Sahi neden eskiye olan bu özlem? Günümüz insanlarının geçmişe olan özlemi oldukça fazla. Nedeni basit aslında ve de çok açık bunun cevabı.
Eskiden yaşanan güzel şeyler, tatlı sohbetler, gerçekliği hissedilen katıksız sevgiler, insanın yüreğini okşayan sözler, içten gelen paylaşımlar, insanları mutlu eden incelikler günümüzde kalmadığı için… Hem de hiç…
Peki neden şimdi yaşanmıyor bu incelikler? Nedir bu hoşlukları alıp götüren…
Çünkü hep bir şeylere yetişme telaşındayız. Biraz nefes alıp da incelikleri görmeye zamanımız yok! Güneşin batışını seyretmeye, bir çocuğun bakışındaki saflığı görmeye, bir gülü koklamaya, sahilde gördüğümüz manzarayı yaşamanın yanı sıra denizin kokusunu içimize çekmeye… Ya da sevdiğimiz bir arkadaşımızı gülümsetecek onu mutlu edecek cümleler söylemeye, sevdiğimizin omzuna başımızı dayayıp da yaşananları konuşmaya… Bu gibi şeylere zamanımız yok. Her şeyin en iyisine, en hızlı şekilde ulaşma düşüncesiyle yol alıyoruz hayatta.
Devir hız devri. Kimse beklemek istemiyor. Her şeyin en hızlısı, en küçüğü, en incesi, en hafifi moda. İnsana yük ihtimali olan her şey kalkıyor tedavülden.
Bunu, durup düşününce, vicdanımızla baş başa kaldığımızda anlıyoruz. Yani her şeyin safı, temizi, doğalı mutlu ediyor insanı aslında. Zor elde edilenin her zaman daha değerli olduğunun altını çiziyor aklımız.
Ama teknoloji, hayata yetişme telaşı aklımızı, duygularımızı alt ediyor!
Şimdi aşk da kolay, özlediğin birine ulaşmak da… Evlilikler sürmüyor. Kimse kimsenin kahrını çekmiyor. Herkes olabildiğince bencil ve umursamaz. Eskide kalan tüm masumiyet yerini hıza ve tükenmişliğe bırakmış durumda. Sanırım en çok duygular yük oluyor. Bu yüzden önce duygularımızı yitiriyoruz.
Hal böyleyken nasıl eskileri aramayalım? Arıyoruz, hem de mumla…
En basitinden… İlk aklıma gelen…
Şimdiki şarkılara bakın, bir de eskimeyen şarkılara. 'Bir bahar akşamı rastladım size, sevinçli bir telaş içindeydiniz. Derinden bakınca gözlerinize, neden başınızı öne eğdiniz' cümlelerindeki inceliğe bakar mısınız?
Hadi nasıl aranmasın şimdi, hiçbir inceliğin ve duyguların kalmadığı üç günlük yaşananlara aşk diyenleri utandırırcasına, güzelim o eski aşklar?
Eskiden sevdiğini görenler; kalbinde anlatılmayan o sevinci yaşamasının yanı sıra heyecandan aşkın ayaklarına dolanmasına şahit olurdu. Sevdiğini görecek olmanın verdiği mutluluk bile… Sevgiliye, sütbeyazı kağıtlara elle; sevgi dolu, sevdayı haykıran cümlelerle duyguların ölümsüzleştiği mektuplar yazılırdı. Şimdi? Her şey tuşlarla…
Röportaj ve yazılardan başımı kaldırıp; biraz soluklanmak ve ruhuma incelikle dokunacak, bana iyi geleceğini hissedeceğim, hayat telaşından bir süre arınmak için bir iyilik yapmalıyım diyorum kendime. Soluğu tiyatroda alıyorum. Ruhuma dokunacağını hissettiğim oyun da bildiğimiz bir eser oluyor: Çalıkuşu!
Konu da eskilerden bir aşk olunca…
Reşat Nuri Güntekin'in eseri, Türk Edebiyatı'nın başyapıtlarından biri. Yaklaşık 90 yıldır en çok okunan Türk romanı. Yayınlandığı dönemde en çok ilgi ve seyirci toplayan Türk filmi, televizyonun izleyici rekorları kırmış unutulmaz dizisi olan Çalıkuşu şimdi bambaşka bir yorumla, tiyatro atmosferinde Tiyatro Kedi ayrıcalığıyla sahneleniyor.
Çalıkuşu oyununda, Feride'yi aynı anda üç farklı kişi canlandırıyor. Ebru Cündübeyoğlu, Elif Çakman ve Dilek Aba… 1920'li yıllarda yaşayan bir kadının İstanbul'dan Anadolu'ya uzanan mücadele dolu yaşamındaki evrelerini ve 'Feride'lerin kimliğinde Türk kadınına yansımasını izliyoruz.
'Feride' karakterini canlandıran, bu oyunun yanı sıra 'Kibarlık Budalası' oyununda da rol alan Ebru Cündübeyoğlu, tiyatro kariyerinde sağlam ve emin adımlarla ilerliyor.
Yazarının anlatımıyla "Gözlerinden uyku gibi sevda akan" Feride'nin ölümsüz aşkı Kamran'ı ise üç sezon boyunca 'Casablanca' ve geçtiğimiz yıl 'Müzikaldeki Hayalet' ayrıca bu yıl da 'Kibarlık Budalası' müzikallerindeki başarılı performansıyla adından söz ettiren Atılgan Gümüş oynuyor.
Feride'nin yaşamında yer etmiş, hayatını, umut ve inançlarını etkilemiş insanları ise tiyatronun dev ve usta isimlerinden oluşan bir kadro canlandırıyor.
Geçtiğimiz yıl 'Latife' oyununda izleyerek oyunculuğuna hayran kaldığım Dilek Türker, Feride'nin tüm öyküsünün köşe taşlarını oluşturan altı farklı kadın kahramanı canlandırırken adeta sahnede yıldızlaşıyor.
'Siyahlı Kadın'ı Deniz Türkali, Feride'nin Anadolu macerasının en önemli kişilerinden biri olan 'Doktor Hayrullah'ı birçok sevilen diziden tanıdığımız Tarık Pabuççuoğlu, dönemin tüm bürokratlarını Mehmet Ulay canlandırıyor. Feride'nin sırdaşı Müjgan ve onu bu yolculuğunda küçük tuzaklarına çekmeye çalışan kadınlara Özlem Çakar, Yüzbaşı İhsan'a Abdül Süsler, Feride'nin karşılaştığı kişilere de Erez Ergin Köse ve Sanem İşler hayat veriyorlar.
Oyunu izlerken, 1920'li yıllarda yaÅŸanan bazı olayların günümüzde de hâlâ devam ettiÄŸini görüyoruz. Örnek mi? MesleÄŸini en iyi ÅŸekilde yapmak isteyen kiÅŸilerin ayrıca güzelliÄŸi varsa yetenekleri görmezden gelinebiliyor. Günümüzde de yaÅŸanmıyor mu bu? Aslında bizim ÅŸu andaki halimize de ne kadar benziyor deÄŸil mi? Evet acı bir gerçek ama hâlâ böyle ÅŸeylere rastlıyoruz maalesef.Â
İpek Kadılar Altıner'in oyunlaştırdığı, Hakan Altıner'in yönettiği Çalıkuşu, eserin orijinaline sadık kalarak sahnelenmesiyle de alkışı hak ediyor.
Hayatımızın bir döneminde okurken etkilendiğimiz romanı, sahnede oyun olarak izlerken, eskiden incelikle yaşanan aşkların ruhunuza dokunmasına tanık olmak iyi gelecektir. İzlerken yaşamanız da cabası…
Oyuncuların selamının sonrasında salondan çıkıp, yola koyulurken de; eğer sevdiğiniz o an yanınızdaysa sıkıca sarılarak… Yok eğer o an yanınızda değilse; dudağınızda bir ıslık, aşkınızı anarak…
Hatta belki de telefonla arayarak…
ÇALIKUŞU
DORMEN TÄ°YATROSU
30 EKİM Perşembe      20.30
15 Kasım Cumartesi   20.30            Â
BAKIRKÖY YUNUS EMRE KÜLTÜR MERKEZİ
11 Kasım Salı              20.30             Â
KADIKÖY HALK EĞİTİM MERKEZİ
16 Kasım, Pazar         16.00          Â
27 Kasım, PerÅŸembe     20.30         Â
TÄ°M MASLAK SHOW CENTER
29 Kasım, Cumartesi  21.00          Â
30 Kasım, Pazar           15.00
                                                       Â
                                Â