Şahinkaya, TIME'a kapak olmuş muydu?

Güncelleme Tarihi:

Şahinkaya, TIMEa kapak olmuş muydu
Oluşturulma Tarihi: Kasım 13, 2001 00:00

YIL 1986...SHP'nin genç milletvekili Cüneyt Canver, TBMM kürsüsünde konuşuyor.Konu 12 Eylül'ü gerçekleştiren beş generalden birisi olan Milli Güvenlik Konseyi üyesi Tahsin Şahinkaya'nın malvarlığı, 'şırdaş hesaplar', General Dynamics şirketi ile F-16 projesi, off-set anlaşmaları çerçevesinde verilen rüşvetler, Şahinkaya'nın eşi Sema Hanım ile Çanakkale Seramik Fabrikası'ndaki ortaklıkları ve Şahinkaya adına Marmaris'te yapılan Merve yatı filan...O sayısı bir türlü ele geçirilemeyen ünlü TIME Dergisi'ne göre, dünyanın en zengin 50 generalinden biri olduğu ileri sürülen Şahinkaya ise Hürriyet'ten Hulki Cevizoğlu'na iddialar üzerine tek cümleyle yanıt veriyor:‘‘Bu işin sonu nereye varır bilemem.’’Arkadaşımız Yener Süsoy'un en büyük özelliği, muhatabının ağzından 'söke söke' laf almasıdır. Bu nedenle, bundan bir süre önce emekli olan Büyükelçi Yalım Eralp'in ağzından dünkü manşetiyle tarihsel bir gerçeğe ışık tutuyor.1986'nın ağustos ayından yıl sonuna kadar Türkiye bu olayla meşgul oluyor. Rahmetli Uğur Mumcu, bu iddiaları gündeme getirirken ‘‘Olmadı paşam’’ diye yazıyor.SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Cüneyt Canver'i, 8 Ekim'de parti içinde Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu Başkanlığı'na getiriyor. Canver, 24 arkadaşı ile Meclis'e bir araştırma önergesi veriyor:Şahinkaya hakkındaki iddialar Hava Kuvvetleri Komutanı iken ‘‘uçak alımında şahsi çıkar sağladığı, nüfuzunu kullanarak dört büyük şirketin hissedarları arasında yer aldığı, Hava Kuvvetleri'nin yaptırdığı tüm inşaatlarda belli bir şirketi kolladığı, tesisleri belli bir şirkete döşettiği ve bundan menfaat sağladığı’’ noktalarında toplanıyor.SHP grubundaki görüşmelerde, ‘‘12 Eylül dönemi büyük çıkarların anaforunda yaşanmıştır. Ekonomik alanda anarşiye yol açılmıştır’’ cümlesinin metinden çıkarıldığı dikkat çekiyor.Şahinkaya ve eşinin ortak olduğu şirketler arasında Kalebodur, Kaleterasit, İşkur (Bağfaş) ve ihale alan Kayalar'ın adı geçiyor. İbrahim Bodur, Şahinkaya Ailesi'nin şirketlerinde çok küçük hisseleri olduğunu, Şahinkaya'nın çok dürüst bir insan olduğunu söylüyor. Recep Gencer de, Şahinkaya'nın öteki ortaklarından bir ayrıcalığı olmadığını bildiriyor.HESAP SORULSAYDI...Şahinkaya, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'le görüştükten sonra aa'ya bir açıklama yaparak, ‘‘Sırdaş hesaba param yok ki, oraya koyayım, benim borcum var’’ diyor. Yunanistan'da yayınlanan 'Ta Nea' gazetesinin, F-16 uçaklarının Türkiye'de yapımını sağlamak karşılığında 1.4 milyon dolar 'komisyon' aldığına ilişkin iddiasının da Türkiye'de 'siyasi gerginlik yaratmak amacına yönelik ve tamamen yalan olduğunu söylüyor.Şahinkaya yoğun kamuoyunun baskısı karşısında kendisi, eşi ve çocuklarının üzerinde bulunan 10 parça arsa ve konut ile hisse senetleri ve para miktarını açıklamak zorunda kalıyor.25.10.1986'da araştırma önergesinin Meclis'te ön görüşmesi yapılıyor. DYP ve SHP'nin evet oylarına karşılık ANAP'lıların olumsuz oylarıyla önergenin gündeme alınması reddediliyor. Ne yazık ki bu dosya kapatılan ilk yolsuzluk dosyası oluyor.1993 yılında da, Şahinkaya dosyası açılmak isteniyor, ancak gerçekleşmiyor.Eğer Şahinkaya'dan hesap sorulabilseydi, iktidarı elinde tutan güçler, bu kadar pervasızlıkla yolsuzluk ve usulsüzlük yapabilirler miydi?10. kez sürüldüDEVREK'ten (Zonguldak) bir okurumuzu dinliyoruz:‘‘İlçe Tarım Müdürü Adil Örenli, 10 kez sürüldü. ANAP iktidarında 4, DYP ortaklığında 2, MHP'nin ortaklığında ise 4 kez; sırasıyla Akçakoca, Ordu, Afyon, Ankara, Daday, Bartın, Çaycuma, Ergani, Hani ve son olarak yeniden Hani... Atatürkçü Düşünce Derneği üyesi olan Örenli'ye son takan DSP Zonguldak Milletvekili İsmail Hakkı Cerrahoğlu... Eski soyadı Parlak; belki kendisini anımsayanlar olabilir. Örenli hakkındaki iddialar ise; ‘‘Kirazlıpınar Çeşmesi bölgesine çakıl taşlarına neden fidan diktin? Makam aracı ile evine niye gittin? Memurlarına neden iyi davranmadın? MHP aleyhine neden konuştun?...’’ Bunları ortaya çıkartmak için Tarım Bakanlığı müfettişi ne kadar çalıştı biliyor musunuz; tam dört ay. İşte iktidarın hali...ABD'de çalışmak zor da değil, kolay da değilBUNDAN bir süre önce ABD'den dönen Gaziantepli Suavi Özden'in ‘‘Amerikan nezarethaneleri Türk dolu’’ yazısına ABD'den şu tepkiler geldi:ABD'de yaşıyorum, çevremizde bir sürü kaçak bildiğimiz insan var. Tutuklananlar her milletten. Burada tespit edilen 7 milyon kaçak var ve bu insanların çalışması ve iş açması için sigorta kartı ve ehliyeti olması gerekiyor. Buna sahip olan kaçaklar, bu işi para ile yapan mafya kanalıyla ölmüş kişilerin adına kart alıp her şeyi göze alarak bu işleri yapıyorlar.Bu konu oldukça tozuyan bir konu; abartıldığı gibi de değil. FBI ve INS, ülke ayrımı yapmadan tüm kaçakları yakalıyor. Bunların içinde dürüst, alınteriyle belli yerlere gelmiş istisna kişiler var ama sonuçta hepsi parayla alınan kimlik kartlarını yasadışı yoldan elde etmiş oluyorlar. Aslında 11 Eylül öncesinde bunlar ABD hükümetince bilinip üstüne gidilmiyordu. Tabii ki bunun sonuçları çok pahalıya mal olunca şimdi kimsenin gözünün yaşına bakmıyorlar.ABD'de illegal yoldan kalmak isteyenlere kimse yardımcı olamaz.Mehmet DÖNMEZNEW YORK nezarethanelerindeki Türkler eminim uyanık takımıdır. Bunlar, gelip bir mahallede dükkán açtı mı ABD'de yerleşebileceğini hayal edenlerdir. ABD kimseye böyle söz vermez, icap ederse vize verir. Eğer resmi vizen varsa avukat tutar, bir gün içinde hapisten çıkarsın.Burası Türkiye değil, Almanya da değil. Erol AYVAZSiyasetsiz AvrasyaAVRASYA Maratonu'nu Büyükşehir Belediyesi düzenliyordu. Her yıl olduğu gibi bu yıl da 28 Ekim'de yapılacaktı. Ancak Büyükşehir nedense bu işten vazgeçti. Valiliğin uyarısı dikkate alınmadı. Spor Bakanlığı ve İstanbul Valiliği işe elkoydu. Vali Erol Çakır'ın başkanlığında Milli Eğitim, Emniyet ve GSGM İl Müdürlerinin de bulunduğu bir komisyon oluşturuldu. Belediye Başkanı Gürtuna nedense toplantılara katılmadı. Sonuçta, dışarıya karşı rezil olmadık; ‘‘Büyükşehir olmazsa bu yarışma gerçekleştirilemez’’ kanısı da yıkıldı.Bir okurumuz hatırlattı bütün bunları... Ve ‘‘Maraton imaj değiştirmişti sanki; ne SP/AKP'liler ve Milli Görüşcüler vardı, ne sakallı ve ne de türbanlılar... Geçen yıllarda olduğu gibi panayır yeri değildi caddeler; daha çok sporcu gençler koştu, maratonun gerçek yüzü ortaya çıktı’’ dedi.Maratona bu yıl, davet edilenlerin uçak, otel ve ödül paraları dahil 120 milyar harcanmış. Geçen yıl Büyükşehir'in yaptığı harcama ise 1.2 trilyonmuş. Hele Moskova'daki Olimpiyat tanıtımı için yapılan harcamaların 400 milyar dolayında olduğu düşünülürse, Büyükşehir'in harcamaları dikkat çekmiyor değil.Bu arada bir şey öğrendik; Büyükşehir'in yasa gereği genel bütçesinden Olimpiyat Komitesi'ne vermesi gereken % 1'leri ödemiyormuş... Komiteye biriken borç 35 trilyonu buluyormuş. Valilik de bu paranın tahsili için Büyükşehir Belediyesi'ne dava açtırmış.İlginç değil mi?GÜNÜN SÖZÜ‘‘Anayasa değişikliklerinin hepsi aldatmacadır. Devlet bizim her şeyimizdir. Ne totoliter, ne otoriter, ne komünist, ne de liberal devlet; ağlamayan ve ağlatmayan, soymayan, soyulmayan, vatandaşları devlet daireleri kapısında bekletmeyen, umut veren 1923-1938 yılları arasındaki devleti istiyoruz.’’Türk Hukuk Kurumu Başkanı Yekta Güngör ÖzdenMESAJ E.K.Ö. yazıyor: ‘‘Tarikatçıların, Trakya'daki yeni mekánı, 5. Kolordu'nun merkezi Çorlu ile Çerkezköy olmaya başladı. Son zamanlarda birçok yurt ile Fethullahçılara bağlı Zafer Koleji'nin açılması dikkat çekiyor. Öğretmenler, perukla derse giriyorlar. Bale salonunda namaz kılınıyor. Bugün (dün) nedense bu kolejde Atatürk'ü anma toplantısı yapılmadı. İhbar üzerine zabıt tutuldu. Okul idaresi panikleyince, ‘Efendim biz 15 öğrencimizi Dolmabahçe Sarayı'na gönderdik, anma toplantısını pazartesi yapacağız' dediler. Yapıp yapmadıklarını bilemem ama bu olayı yazan gazetelerin toplandığını biliyorum. Bu tür okul ve yurtların İl Milli Eğitim'ce 'göstermelik' kontrol edildiğini düşünüyoruz.’’ PENDİK Altkaynarca Öğretmenevleri İlköğretim Okulu velilerinden bir grup yazıyor: Okul Müdürü İsmail Baykan, bir Cumhuriyet okulunu, Osmanlı mahalle mektebine çevirdi. Laikliği ve Atatürkçülüğü içine sindiremiyor. Kılık kıyafet yönetmeliğine aykırı olarak giyinen türbanlı, sarınmış sarmalanmış bayan öğretmenleri uyarmıyor. İrticai faaliyetleri ile bilinen bazı vakıf yöneticileriyle içli dışlı. Başarılı fakat maddi imkánı olmayan öğrenciler bu vakıfların yurtlarına gönderiyor. Müdürün bir başka uygulaması da Hürriyet, Milliyet, Sabah'ı yasaklaması; Akit, Zaman ve Yeni Şafak'a ise herhangi bir kısıtlama yapmaması. Peki burada yetişen çocuklarımız hangi zihniyetin ürünü olacak? Milli Eğitim'e yaptığımız şikáyetler sonuçsuz kalıyor. Hiçbir yetkili konuyla ilgilenmiyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!