Sağolsun müdürüm anons geçti aileye mahsus programlar doldu kadınlar matinesi bile yaptım

Güncelleme Tarihi:

Sağolsun müdürüm anons geçti aileye mahsus programlar doldu kadınlar matinesi bile yaptım
Oluşturulma Tarihi: Şubat 23, 2002 21:21

İsmail Seçgin, bir polis memuru. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Polis Bandosu'nda. Nota öğreniyor. Trompet çalacak. İsmail'in Allah vergisi öyle bir sesi var ki değme sanatçılara taş çıkartır.

Görev yaptığı Sapanca ve Sakarya'da onu tanımayan yok. Öyle ki sokakta gören imza istiyor. Polis İsmail'e hayranları kısaca İso diyor. İsmail, cuma ve cumartesi geceleri İstanbul Baltalimanı Polis Moral Eğitimi Merkezi'nde sahneye çıkıyor. Biz de onu, nam-ı diğer İso'yu dinleyeceğiz. Polis Moral Eğitim Merkezi'nin restoranında sahneye yakın masamıza oturuyoruz. Yüzlerce emniyet görevlisi, aileleriyle birlikte gelmiş. Polis Moral Eğitimi Müdürü Arife Emirler'le aynı masadayız. Emirler'in kendi elleriyle sardığı yaprak dolmaları geliyor. Antepli Polis İso da içli köfte ve kadayıf yapmış. Derken sahneye çıkıyor. Bir alkış tufanı kopuyor. İso, Pala Remzi'yi öyle gürlek söylüyor ki alkışlar duyulmaz oluyor. Ardından Ahmet Kaya'nın Yakamoz'u geliyor. Peçetelere yazılmış istek trafiği bitmek bilmiyor. İso sahneden inip masaların arasına karışıyor. Ormancı'yı genç polislerin masasında hep birlikte söylüyor. Derken, Bir Zamanlar Yaptıklarıma Bakma Ne Olursun'a hüzünlü bir polis korosu eşlik ediyor. İso'yu keşfetmek benim için sürpriz oldu. İşte size Polis-şarkıcı İso'yu iftiharla takdimimdir.

Sesiniz nasıl keşfedildi?

- Sakarya Polisevi'nde programlara çıktım. Bir trafikçi arkadaşım bağlama çalardı ben de darbuka. Kulağım iyidir. Sakarya tümen komutanı gelmiş beni dinlemeye. O geceden sonra haftanın iki günü orduevinde programa başladım. Baktım polisevine hiç aile gelmiyor. Sağolsun müdürüm anons geçti: ‘‘Haftanın şu günlerinde aileye mahsus programlar yapılacaktır.’’ Bir dönem geldi, içerisi doldu, millet kapıdan bakıyor. Ondan sonra haftanın iki günü kadınlar matinesi yaptım. Kimsesiz çocuklar yurdu ve huzurevinde de konser verdim. Sokakta durdurup imza isterlerdi. 'İso' derlerdi. Arkadaşlarım da İso diye çağırır. Polisevinde bir ağabeyle tanıştım. Program sonrası oğlunun düğününde söylememi teklif etti. Kabul ettim. Bu defa Viyana'daki oğlunun düğününe davet etti. Uçak biletimi alıp yolladı. Salon sahibi beğenince Avusturya, Almanya, Belçika gezdim. Bir ay turne yaptım. Bazı hanımlar düşüp bayıldı, sedyeyle kaldırdılar.

Sahne teklifleri almışsınızdır?

- Çok teklif aldım. Ama kabul etmedim. Bu teşkilatın mensubuyum, teşkilattan ekmek yiyorum. Elimden bu geliyor, bunu teşkilat mensuplarına vereyim. Başka türlü sahneye çıkmam. Çevik Kuvvetteki arkadaşları görüyorum, içim gidiyor ya. 12 saat çalışıyor. Sosyal hayat için sekiz saat kalıyor. Uyumayacak mı? Onlar için elimden şarkı söylemek geliyor. Teşkilatımın mensupları için sesimi kullanmak istiyorum.

ÜNAL ERKAN'IN HANIMI AĞLADI

Ağlatıyor musunuz dinleyenleri?

- Çook. Burada da öyle (Polis Moral Eğitim Merkezi'ne gelen emniyet mensupları) ağlıyorlar. Hem ağlıyorlar, hem istiyorlar.

Polislerin en çok istediği şarkılar, türküler neler?

- Duygusal parçaları istiyorlar. Mihriban, Yalnızım dostlarım, Mevlam Birçok Dert Vermiş, Yeşil ördek gibi, Burası Muştur, Ormancı, Berivan, Yakamoz, Keskin Bıçak, Son Zamanlarda Yaptıklarıma Bakma Ne Olursun... Altı-yedi kez daha peçete gönderip istiyorlar.

Sahneden nasıl görünüyor meslektaşlarınızın eğlenme hali?

- Sahneye çıktığım an insanların durumuna göre hal alırım. Neşelendirmek için espriler yaparım. Sonunda istediğimi elde ederim. Efkarlı parçalar istiyorlar genellikle. Söylerim ama araya neşeli parçalar koyarım. Çok ağlatıyorum. Hiç unutmuyorum, Ünal Erkan'ın hanımı ağladı. Bir uzun hava okumuştum: daldanalım kardaş daldanalım... Ünal Bey bööyle gitti. Polis müdürü diye ayırım yapmam. Bütün istekleri okumaya çalışırım ama yaşlıların isteklerini mutlaka okurum.

Hangi sanatçıyı örnek alırsınız?

- Müziğinden önce kişiliğine bakarım. Orhan Gencebay, Zülfü Livaneli, Arif Sağ, Musa Eroğlu, İzzet Altınmeşe, Muharrem Ertaş, Neşet Ertaş.

Müzikte hayaliniz nedir?

- Bir sponsor bulup kaset yapmak. Polislikle ilgili kendime ait söz ve bestelerim var. Mesela: Duydum ki vurulmuşsun/Alkanlara boyanmışsın/Bembeyaz kefen içinde/Melek gibi uyumuşsun... Kaset kendi bestelerimden oluşacak.. Kasetin gelirinin şehit ailelerine verilmesini istiyorum. Emeklilerle birlikte 300 binin üstünde teşkilat mensubumuz var.

Vatandaşın polis İsmail'i nasıl bilmesini, görmesini istersiniz?

- Bizi duygusuz robot diye düşünmesinler. Bir insanın taşıması gereken bütün duyguları taşıyoruz. Eleştirirken polisin çalışma şartlarını akıllarından geçirsinler. Üç beş polisin yaptığı süfli işlerden ötürü bütün polisleri yargılamasınlar. Evlatları, kardeşleri gibi görsünler. Ben insanları böyle görüyorum. Eminim polis arkadaşlarım da böyle görüyor. Hepimiz insanız.

Nasıl bir polissiniz, elinize düşenlere nasıl davranırsınız?

-Diyelim bir bayan geldi, benim kız kardeşim karakola düşmüş. Ben ona nasıl davranırdım, diye düşünürüm. Varsayımlar o insanın suçlu olduğunu göstermez. Hırsızlıktan yakaladıklarımızı cezaevine götürürken cebine harçlık bıraktığım olur. Cezaevinden çıkınca mutlaka yanıma gelirler, işe yerleştiririm.

Bu iyi niyetiniz kötüye kullanılmadı mı? Sonuçta suçlular dünyasında görevlisiniz?

- Çok suistimal edildim. Başıma çok şey geldi. Ama pişman değilim yaptığım iyiliklere.

Karakol polisiyken çok kimseyi dövdünüz mü?

- Dövmedim ama bağırdığım oldu. Dövmeyi kendime yakıştırmam.

Keskin nişancı mısınız, attığınızı 12'den vurur musunuz?

- Atışım çok iyidir. Polis okulunda Özel harekatçı hocamız vardı. Onun sayesinde iyidir. 25 metreden bir kibrit kutusunu kaçırmam.

Evde ayrı, polislikte ayrı İsmail misiniz?

- Yaptığım işi biliyorsam, nerede nasıl olacağımı, neyi nasıl kullanacağımı bilirim.

İSO İLE NERMİN'İN AŞKI AYDA ÜÇ KEZ TAZELENİYOR

Nasıl tanıştınız?

İso:
İşyerinden çok sevdiğim bir abla vardı. Oğlu Gökhan'ın sünnetinde kirve olmamı çok istedi. Tayinim İstanbul'a çıktı ama geleceğime söz verdim.

Nermin: Sünnetin yapılacağı evi bilmiyordum. Teyzem, 'dolmuştan inince çok güzel bir ses duyacaksın, o sesi takip et' demişti. Geç saatte dolmuştan indim. Aman Allahım ne güzel bir sesti.

İso: Anormal bir aşk oldu. Türkü söylüyorum. Gelir gelmez gördüm. Oturuyor böyle. Düğünün en güzel kızıydı. Tişörtünü, spor ayakkabılarını tek tek tarif edebilirim şu an. Bir yandan türkü söylüyorum, bir yandan da baksa da göz göze gelsek diyorum. Artık dayanamadım, sahneden indim. Ablaya sordum, bu kim diye. Yeğenim, dedi. Sözlüdür dedim, yok, sevdiği vardır dedim, yok dedi. Düğün bitti, herkes gitti. Biz yalnız kaldık. Balkona çıktık, kahve yaptık. Hiç konuşmuyor. Yıldızlara bakıyor. Hava serinledi. Evlenme teklif ettim. Sabah nikah dairesine gidelim dedim. Boynuma sarılıp ağladı. Birkaç ay çıktık.

İstanbul-Sakarya trafiği başladı öyleyse?

İso:
Her izin günü gittim. Sonra yıllık iznimi kullandım. Krem rengi elbise aldım. Zaten damatlığım oldu o takım. Bir gün sabaha karşı vardım. Cebimde param çok az. Sahilde kırağı yağıyordu. Uykum geldi. Bir manavın boş tezgahına uzandım. Ayakkabılarımı başımın altına koydum. Polisler uyandırdı. Karakola götürdüler. Gün ışır ışımaz telefon ettim Nermin'e. Bu arada üstümün ne halde olduğuna dikkat etmedim.

Nermin: Baktım, takım elbise beyaz ama siyah olmuş.

İso: Nermin'i istettim. Ama dayıları vermedi. Ensesi kalın biri istemiş de ona vereceklermiş. Ölmeyi göze aldım. Arkadaşımın arabasını aldım. Gittim, kaçırdım.

İso nasıl bir koca?

Nermin:
Gecenin bir yarısı işten gelince arkasına sakladığı çiçekleri uzatır birden. Evin aşçısı. Antep yemeklerini güzel pişiriyor. Benim hem kocam hem annem babam hem sevgilim hem kardeşim.

İso: Moral Eğitim'deki düğün salonuna çelenkler geliyor. Çelenklerin çiçeklerini güzel bir demet yaparım. Nermin hepsini kurutup saklar.

Nermin: Gelinliğimi giyip beklerim onu. Ne zaman içimden gelirse giyerim. Ayın en az üç günü.

İso: Tanıştığımız gecenin, kaçtığımız günün ve nikahın şerefine ayda üç kez o gelinliğini, ben damatlığımı giyeriz.

Nermin: Çok özenli giyerim. Saçımı, makyajımı yaparım, duvağımı takarım.

TEŞKİLAT DIŞINDAKİ TEKLİFLERE KAPALI

İso özel gecede söylediği şarkılarla, türkülerle polis meslektaşlarını hem ağlattı hem eğlendirdi. Her akşam masaları dolduruyor. Bağcılar'daki evinden sabah 6'da çıkıyor. 15 dakika yürüyor, dolmuşa biniyor. İnip Esenler'de metroya biniyor. Otogardaki aktarmada metro değiştiriyor, Aksaray'a gidiyor. Eminönü'ne gitmek için otobüse biniyor. Eyüp yolunda yeniden otobüse biniyor. Bütün bunlar, en iyi trafik koşullarında bir buçuk saat sürüyor. 540 milyon lira maaş alıyor. Çiçeklerine ad takıyor: Murtaza, Abdülmuttalip. Uykuda ritim tutuyor, şarkı söylüyor. Eşinin isteklerini de söylüyor uykuda. En çok da Bir Allah'ım var bir de sen varsın'ı.. Dışarıdan gelen sahne tekliflerini reddediyor. Polis şarkıcı olmakta kararlı. Kendi bestelediği şarkılardan bir kaset yapıp gelirinin şehit polis aileleri için kullanılmasını çok istiyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!