Güncelleme Tarihi:
Sevk yazısını almak için eşi Ahmet Kılınç ile Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na gelen Mülkiye Demir Kılınç, “Çocuklarım çok küçük olduğundan daha bebek olduğundan cezaevi koşulları uygun olmadığı için erteleme talep etmiştim. Ayrıca engelli olduğumu da belirtmiştim. Savcı beyin takdiri. Çocukları dikkate almayarak, rapor almam için beni hastaneye sevk etti” dedi. Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden alınacak rapordan sonra Adli Tıp Kurumu’ndan da bir rapor alacak olan Kılınç, infazının ertelenip ertelenmeyeceğine dair talebinin adli Tıp Kurumu’ndan verilecek rapordan sonra değerlendirileceğini söyledi.
2 YIL 1 AY HAPİS CEZASI ALDI
Örgüte yardım ettiği gerekçesi ile 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılan ve cezası onanan Mülkiye Demir Kılınç'ın, infazı hamilelik ve doğum süreci nedeniyle 19 Mayıs 2014'e kadar ertelenmişti. Demir erteleme süresinin dolmasına kısa bir süre kala İstanbul İnfaz Savcılığı'na dilekçe vererek infazının bir yıl daha ertelenmesini istemişti. Kılınç'ın avukatı Hanım Serençelik'in savcılığa verdiği dilekçede Kılınç'ın doğuştan sol bacağında kalça çıkığı bulunduğu yüzde 43 engelli olduğu belirtilmişti. Kılınç'ın engelli olduğuna ilişkin rapor da dilekçe ile savcılığa sunulmuştu.
SAVCILIK RAPOR İÇİN HASTANEYE SEVK ETTİ
Engelli olduğuna ilişkin sağlık raporu sunması üzerine infaz işlemlerini yapacak olan infaz savcısı Orhan Güldiker yeni bir sağlık raporu alınması için Kılınç’ı Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk etti. Sevk yazısında Kılınç’ın hastalığı nedeniyle hapis cezasının ertelenmesini talep ettiği hatırlatılarak, cezasının infazına ceza infaz kurumunda devam edilmesinin sağlığına olumsuz yönde etki edip etmeyeceğinin araştırılmasını istedi. Sevk yazısında ayrıca cezanın ceza infaz kurumunda infaz edilmesinin, Kılınç’ın sağlığını olumsuz etkiliyorsa mahkumun cezasının infazına, resmi sağlık kuruluşlarının mahkumlara ayrılan bölümlerinde devam edilip edilemeyeceği, bu durumda bile hapis cezasının infazının, mahkumun hayatı için tehlike teşkil ediyorsa ertelenmesinin gerekip gerekmeyeceği konusunda görüş bildirilmesini talep edildi. Sevk yazısında “İnfazı ertelenecekse hangi tarihe kadar erteleneceği, hükümlünün rahatsızlığının Anayasa’nın 104/2- b maddesinde yazılı sürekli hastalık ve kocama hali niteliğinde olup olmadığına dair sağlık kurulu raporunun başsavcılığımıza gönderilmesi rica olunur” denildi.
“SAVCI BEY ÇOCUKLARA İLİŞKİN TALEBİMİZİ DİKKATE ALMADI”
Savcılıktan sevk yazısını aldıktan sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Mülkiye Demir Kılınç ise şunları söyledi: Aslında birkaç maddeden erteleme talep etmiştik. Bir maddede hani çocuğu 6 ayını geçmemiş annelerin infazının geri bırakılıp birer sene periyotlarla erteleme yapılabilir maddesinden de erteleme talep etmiştik. Bir erteleme talebi de engelli olduğumuza dairdi. Bir rapor sunmuştuk. Ama savcı beyin takdiri tabii ki… Savcı bey çocukları dikkate almayarak, beni tam teşekküllü bir hastaneye gönderip oradan bir heyet raporu aldırıp oradan da Adli Tıp Kurumu’na göndereceklerini, oradan da alınacak rapora göre ceza ertelemenin olup olmayacağına karar vereceklerini söyledi. Bir süre vermediler ama ‘Adli Tıp Kurumu’ndan ne zaman rapor gelirse o zaman bir ona göre değerlendireceğiz ‘dediler.”
“BU DURUMU HUKUK TERAZİSİNE BIRAKIYORUM”
Mülkiye Demir Kılınç’ın eşi Ahmet Kılınç ise “ Bu bizim sanki durduk yere yaptığımız bir işmiş gibi ortaya çıkıyor bu gerçekte bizi çok rencide ediyor. 2 sene bir ay ceza neden verilmiş kitap satması yüzünden verilmiş. Bundan kim etkilenecek eşim mülkiye etkilenecek, ben etkileneceğim, bebekler etkilenecek. Böyle bir durum hukuk terazisine bırakıyoruz bunu insanların, kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz” diye konuştu.
"İNFAZIM ERTELENMEZSE BEBEKLERİME CEZAEVİNE GİRECEĞİM"
Geçtiğimiz hafta infazının bir yıl ertelenmesi için dilekçe veren Kılınç, infazının ertelenmemesi durumunda 5,5 yaşındaki ikiz bebekleri Özgür ve Lorin'le birlikte cezaevine gireceğin söylemişti. Kılınç, "Çok küçükler daha 5,5 aylıklar. 4'üncü aydan itibaren anneyi kaybetme korkusu yaşıyorlarmış. Anneden ayrı kalma sendromu, yoksunluk varmış. Bu durumda mecburen yanımda götüreceğim" demişti.